BORÇ
Okulların yarıyıl tatiline girmesiyle birlikte hem aile ziyareti yapacak hem de tatil yapacaklar dı. Büyük bir heyecan sevinç ve alelacele tüm hazırlıklar yapıldı. Ailecek araba yolculuğu başlamıştı bile çocuklar arkada kadın ve kocası önde yolda gördükleri doğa ve manzara güzelliklerini seyrede seyrede gidiyorlardı. Bazen de bu güzellikleri birbirlerine göstererek “ Allah ne güzel özene bezene yaratmış” diyerek bu güzelliklerde kayboluyorlardı. Bazen bir araba kendilerini sollarken korna çalıp sel lektör yaptığında adam dikiz aynasından arabayı ve kendi pozisyonunu kontrol ediyor, dikiz aynısına yansıyan yavrularını ve gerçek güzelliği görmüyordu. Kendisi sol lamaya çıkacağı zaman sağ aynaya bakmak için kafasını sağa çeviriyor ama yanında oturan güzelliği görmüyordu. Derken 3-4 saatin ardından yol onları biraz yormuş ve mola verme ihtiyacı doğmuştu. Artık gözleri mola verebilecekleri güzel bir mola yeri ya da tesis aramaya başlamıştı. Kısa bir zaman dilimi sonrasında yeşillikler içerisinde yanında su ve çeşme bulunan tesis mi birine ait bir bahçemi tam belli olmayan çok güzel bir yer gördüler ve çok hoşlarına gitti, ama burada mola verip vermeme konusunda tereddüt yaşarlarken;
“YOKSA GİDECEK BİR EVİN YÂDA GİDECEK BİR YERİN…
BİR MİSAFİRE İKRAM EDİLECEK ÇAY MUTLAKA BULUNUR MERAK ETMEYİN ..”
Yazılı tabelayı görün ce içlerinde ki tereddüt bir anda kayboldu ve burada mola vermeye karar verdiler. Arabayı binaya yakın bir yerine park ederek, muhtemelen bir şahsa ait olduğu nu düşündükleri tesis te binaya ilerlerken binanın girişinde DÜNYA yazıyordu. Bir anlam veremediler bu yazıya…. Ama biz okuyanlar için ise çok mana çıkıyordu binanın girişinde DÜNYA gelen kişiler müşteri değil MİSAFİR ve burada duruş amaçları ise kısa bir MOLA içindi. DÜNYA BİR MOLA YERİDİR BİZLER İSE ONUN GEÇİCİ MİSAFİRLERİYİZ.
……..tesise girdiler içerisinin mistik bir havası vardı ve insanın içine adeta huzur doluyor gibiydi. Ortada bir masaya oturdular, yanlarına yaşlı bir amca gelip ne hal hatır sorduktan sonra ne ikram edebileceğini sordu. Bir kaç dakika sonra onlara dört çay ve iki su getirip masalarına bıraktı. Aile biraz dinlendikten sonra yola devam etmeleri gerektiği için adama hesabı ödeyerek kalkmak istediler. Ama ortalıkta yaşlı amcayı bir türlü göremediler adam birkaç defa yüksek sesle seslendi ama kimseler yok gibiydi. Biraz daha beklemede kaldılar beklemenin sonunda da kimseyi bulamayan adam daha fazla bekleyemedi ve sinirlenerek tesisten ayrılmak için kapıya doğru ilerledi ve şu yazıyı gördü;
İSTİSNALAR KAİDEYİ BOZAR
KEM GÖZ VE SİNİR İLE ETME NAZAR
ESAS YARADANINA OLAN BORCUN DURURKEN
İÇTİĞİNİZ 2 SU 4 ÇAY ÖDESEN NE YAZAR ÖDEMESEN NE YAZAR …..
..adam ailesi ile birlikte arabasına atladı ve yoluna devam etti ama bir türlü tesisten çıkarken okuduğu yazının tesirinden kurtulamıyordu. Bu dalgınlıkla ilerlerken hatalı bir sollama girişiminde bulundu .O an yaşlı amca gözlerinin önünde bir hayal gibi belirdi “Yavaşla evladım yavaşla “ adam son anda frene basarak önünde bulunan arabanın arkasına kendilerini zor attı ve büyük bir kazadan kıl payı kurtuldu. Yaşlı amcanın hayali hala gözünün önünde ve kendisine tebessüm ederek “ evladım illa da borcunu ödemek için yanına gitmene gerek yok, bana bir hayır dua Rabbine de namaz ,niyaz,zikir ve şükür yeterde artar”…………………..
Ahmet SIRDAŞ
10.12.2012
KÜTAHYA