- 1225 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
( 'Kaynanam ve kdv'si' ) KANKA 2
Eve geldiğinde iki gözü iki ceşme ağlıyordu.Annesi kapıyı açtığında suratı bes karış,arkasına dönmüş kaynanasına laf yetiştiriyordu.Elif güya annesine biraz naz yapacaktı.Ama nerdeeee...Annesi öfkesinden çaaatt diye çatlamak üzereydi.Elif "üff yine mi kavga edyorlar bunlar yaa"diye geçirdi içinden.
Annesi Elif’in ağladığını fark ettiğinde Elf içeri girmiş,odasına geçip kapısını küüt! diye çarpmıştı bile.
Elif’in annesi Zarife ve babannesi Ayşe Hanım sürekli birbirleriyle didişip duran gelin kaynana modellerinden,yani içimizden birileri işte...
Elif,bu çatışmadan,kavgadan,gürültüden patırtıdan oldukça muzdaripti.Annesini tutsa babannesi,babannesini kayırmaya kalksa annesi darılıyordu.Bu yüzden ikisi tartışmaya başlayınca hemen ortadan kayboluyordu.Zavallı babası ikisinin arasında mekik dokumaktan telef olmustu yıllardır.Ama ne eşinin gönlünü alabilmişti,ne de annesininkini...
Annesi "Eeee besle büyüt,altını temizle,üstünü pakla,saçını süpürge et,garıyı görünce unut bakalım anayı babayı.Yazık emeklerimeeee "diye bir taraftan ağlar,saçını başını yolar.
Eşi öbür taraftan "Yok Selami sen büyümemişsin daha,ana kuzusu olduğunu bilseydim asla yüzüne bakmazdım senin.Yok yok senin yatağını sevgili annenin odasına yapmak lazim,gece korkarsan neyim anacığın yakınında olsun"diye çen çen çen laf sokuşturur...
Elif babasına ayrı acıyor,annesine de kıyamıyor ama babannesini de çok seviyor bu üç kişi arasında olan biteni üzülerek kaygı içinde izliyordu.
Okulda zaten canı yeterince sıkılmıştı.Annesinin yardımına ihtiyacı vardı.Sınıf öğretmenleri tüm sınıfa yarına kadar yetiştirecekleri bir ödev vermişti.Bir şey icat edecek olsanız ne icat ederdiniz" konulu ödev için,sadece bir gün süre vermesi Elif ve tüm arkadaşlarını gıcık etmişti.
Sinirinden sınıfta kendini zor tutmuş,apartmana girice muslukları salıvermişti artık.Annesi bu konularda çok iyiydi.Kesin güzel bir icat konusu düşünür ve yüksek bir notu garantilerdi.
Zarife kızının neden ağladığını sormak icin
odaya geldiğinde,hâla homurdanıyordu kaynanasına duyurmamaya çalışarak "ölsende kurtulsam,her seye de karışılmazki canım bu kadar yaa!"
Elif hic sormadı.Ne oldu,yine ne işine burnunu soktu,niye kızdın bu kadar...
Eskiden annesinin rahatlaması için sorardı.Anlattırırdı,dinlerken az buçuk yorumlar yapardı.Annesi baktı ki,öz eleştirileri babannesinin tarafını tutmak gibi algılıyor,vazgeçmişti sormaktan.
Baktı babannesinin cephesinde de aynı vaziyet,hiç oralı olmadı,İkisini de dinlemekten vazgeçti."Bana ne ya,arada ben kalıyorum.Ne yaparsanız yapın beni karıştırmayın dedi ve çekildi savaş meydanından...
Hatta zaman zaman "Boş ver baba biz karışmayalım,onlar aralarında halletsin" diyerek tartışma ortamından bir şeyler bahane edip,odasına götürüyordu babasını bile.
Annesinin homurdanmasını lakayt bir şekilde dinledi.Ağlaması bitmisti.Siniri geçmemişti.Bir gün süre verilirmiydi hiç performans ödevinde.Aklına geldikçe öğretmenini boğacak gibi oluyordu.
"Ne oldu?diye sordu annesi.
"Okulda kötü bir şey mi oldu? niye ağlıyordun ?söylesene kızım! Diye devam etti.
Elif annesi konusurken,kendi kendine gülmeye basladı.Annesinin sözlerini duymuyordu bile artık.Kahkahalarla gülerken gözlerinden sicim gibi yaşlar akıyordu.
" Buldum ! buldum ! "
"Kızım manyakmısın,ne bağırıyorsun Arşimet gibi buldum ! buldum ! diye...
Elif bulmuştu ne icat edeceğini.Çok zengin olacaktı çok.
Öyle bir cihaz icat edecekti ki tüm gelin kaynanalar Kan/Ka olacaklardı.
En çok ta babası rahat edecekti. Elif bulmuştu ne icat edeceğini.Çok zengin olacaktı çok.
Öyle bir cihaz icat edecekti ki tüm gelin kaynanalar Kan/Ka olacaklardı.
En çok ta babası rahat edecekti...
Kitap okumayı çok seven Elif geçenlerde okuduğu hikayeyi poster halinde hazırlayıp,öğretmenine performans ödevi olarak teslim edecekti.Okuduğu hikayeden o kadar çok etkilenmştiki,rüyasına bile girmişti.
Rüyasında annesi babannesini yatırmış,ağzına acı biber dolduruyordu.Zavallı babannesi ’Tamam gelin,bir daha işine karışmam.İstediğin gibi gez toz,karışırsam dömbelek olayım’Ne alakaysa artık.Bir kaç gün aklına geldikçe gülmüştü ’dömbelek babanne’...
Tabi hiç kimseye anlatmamıştı.Hiç güven olmazdı ikisinede ,durduk yerde onların kavgalarıyla kim uğraşacaktı.Zaten bahane arıyorlardı didişmek için.
Henüz annesine anlatmamıştı okuduğu hikayeyi.Aslında annesine küçük bir oyun yapmayı çok istiyordu.Ama işin açıkcası biraz tırsıyordu...
Annesi çok iyi bir insandı aslında.Ama söylediğine göre,ne gelinliğini bilmiş,ne gençliğini...Daha da ilginç olanı,annesi gelin olarak geldiğinde,babannesinin kaynanası da henüz hayatta imiş...Yani kaynananın kaynanası...
Yani bir evde iki kaynana,iki gelin...
Annesi aynen şöyle aktarıyordu,duygularını dile getirirken,ne kadar zorluklar yaşadığını anlatırken:
’kaynanam ve kdv’si’
Kaynana yanında oturmanın insanın özgürlüğünü kısıtladığını,yeni evli çiftlerin evliliğe alışma dönemlerinde,birbirlerini tanıma aşamasında,kavgalarında,her türlü anlaşmazlıklarında,müdahele edilmemesi gerektiğini düşünüyordu.Birlikte oturulduğu zaman ise bu hiç te mümkün olmuyordu.Kısacası çiftlerin olgunlaşmalarına izin verilmeliydi...
KÜÇÜK ÇOCUKLARIN DÜŞE KALKA BÜYÜMESİ GİBİ.
Annesine göre eğer ki ekonomik şartlar uygunsa...
Eğer ki kaynana ve kayınbaba henüz genç ve sağlıklı iseler,oğullarını ve gelinlerini ayrı evlerde oturtması taraftarı olduğunu sık sık tekrarlardı,özünde çok iyi bir insan olan,lakin hayat şartlarının,sinirlerinin laçka olmasına sebeb olan zavallı annesi...
İcat bu ya daha önce hiç kimsenin düşünmediği ve hiçkimsenin yapmadığı bir buluş olmalıydı yapacağı şey...
Aslında pek te icat sayılmazdı Elif’in yapmaya hazırlandığı ödev.hatta öğretmeni çok büyük olasılıkla kızacaktı,ve hatta sınıfta en düşük notu kendisi alacaktı...
Olsun yine de,bu performans ödevini bu şekilde hazırlayacaktı.Bunu kesinlikle yapmalıydı.Hem belki annesi ve babannesi de bu hikayeyi okudukları zaman biraz da olsa kendilerine gelebilirlerdi.Ödev şeklinde karşılarında görmeleri daha bir etkili olabilirdi.Umut dünyası işte....
O akşam büyük bir kartona,hikayesini bir güzel yazdı Elif.İşte hikayesi:
(Bu bir alıntıdır)
Uzun yıllar önce Çinde Li-Li adlı bir kız evlenir ve aynı evde kocası ve kaynanası ile birlikte yaşamaya başlar. Lakin kısa bir süre sonra kayınvalidesi ile geçinmenin çok zor olduğunu anlar.İkisininde kişiliği tamamen farklıdır buda onların sık sık kavga edip tartışmalarına yol açar. Bu Çin geleneklerine göre hoş bir davranış değildir ve çevrenin oldukça tepkisini alır.
Birkaç ay sonra bitmez tükenmez gelin kaynana kavgalarından ev onun ve kayınvalidesi ile arada kalan esi icinde cehennem haline gelmistir.
Artık birşeyler yapmak gerektiğine inanan genç kadın doğru babasının eski bir arkadaşı olan baharatcıya koşar ve derdini anlatır. Yaşlı adam ona bitkilerden yaptığı bir ilaç hazırlar ve bunu 3 ay boyunca hergün azar azar kaynanası için yaptığı yemeklerin içine koymasını söyler. Zehir az az verilecek , böylece onu gelininin öldürdüğü belli olmayacaktır. Yaşlı adam genç kadına kimsenin ve eşinin şüphelenmemesi için kaynanasına çok iyi davranmasını ona en güzel yemekleri yapmasını söyler.
Sevinç içinde eve donen Li-Li yaşlı adamın dediklerini aynen uygular . Hergün en güzel yemekleri yaparak kaynanasının tabağına azar azar zehiri damlatıyordu. Kimseler şüphelenmesin diyede ona çok iyi davranıyordu. Bir süre sonra kayınvalideside çok değişmişti ve ona kendi kızı gibi davranıyordu. Evde artık barış rüzgarları esiyordu.
Genç kadın kendisini ağır bir yük altında hissetti yaptiklarından pişman bir vaziyette baharatcı dükkanının yolunu tuttu ve yaşlı adama şu ana kadar kaynanasına verdiği zehirleri onun kanından temizleyecek bir iksir için yalvardı, Yaşlı kadının ölmesini artık istemiyordu. Yaşlı adam yaşlı gözlerle karşısında konuşup duran Li-Li ye baktı ve kahkahalarla gülmeye başladı.
Sevgili Li-Li dedi ;
Sana verdiklerim sadece vitaminlerdi. Olsa olsa kayınvalideni sadece daha da güçlendirdin hepsi bundan ibaret. Gercek zehir ise senin beyninde olandı. Sen ona iyi davrandıkca oda dağıldı ve yerini sevgiye bıraktı böylece siz gerçek bir ana kız oldunuz dedi.
Eski bir Çin atasozu şöyle der ;
Gül veren elde gül kokusu kalır.
Sevilen insan sevgisini insanlara veren insandır...
YORUMLAR
Bence bu icat işe yaramaz mı...yarar hemde çok..."iki kaynana iki gelin " Dörtmü oluyorlar yoksa üçmü kafam karıştı ya...:))))))))))))sevgiler...