- 880 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BÖYLE TESADÜF OLMAZ
2012 Bursa kitap fuarında imza günüm vardı. Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili Edebiyat bölümünde son sınıfta okuyan kızımı da ziyaret etmiş oluruz deyip eşimle beraber fuara gittik. Kocaeli-Gölcük den gittiğimiz için iki saat yolculuktan sonra fuar alanına varmıştık.Fuar kapıları daha yeni açılmıştı.İçerisi daha yeni yeni hareketleniyordu.Standımızı bulmak çok da zor olmadı, stand numarasını internetten aldığım için elimle koymuş gibi buldum.
Kitap fuarlarının en güzel yanı, kitap havasını teneffüs ediyorsun, çeşitli kitapları görme inceleme fırsatı yakalıyorsun,diğer yandan tanıdığın şair ve yazarlarla hasret giderirken,bazılarıyla yeni yeni tanışma imkanı buluyorsun.Fuarlarda kurulan dostluklar ise asla unutulmuyordu.Benimde İzmir den çok sevdiğim bir şair arkadaşım gelecekti.Yaklaşık bir senedir görüşmemiştik.Stand sahibi Fuara benimde geleceğimi söyleyince tamam geliyorum demiş.O arkadaşımı da göreceğimden çok sevinçliydim.
Standa geleli yarım saat olmuştu ki, kitabımı isteyen ziyaretçi için imza atıyordum, birden bir çift el gözlerimi kapattı.
-Halim..,
-Abi valla hemen nasıl? tanıdın.
-Biz dostları görmesek de kokusundan tanırız.
Standın içerisindekilerle bir hasbehal giderdikten sonra çay ile gelirken İzmir’den getirdiği meşhur boyozlardan yiyorduk.Daha sonra çantasından iki adet kravat almış birini bana birini de stand sahibi Mehmet Beye verdi.
-Halim’cim bizi mahcup ettin.
-Ne demek ağabeylerime bu neki,
Teşekür edip aldık.
İzmir’deki fuar anılarımızdan bahsettik. Hem hasret giderirken ziyaretçilere ara sıra kitaplarımızı imzalıyorduk.Hatıra fotoğrafları çektiriyorduk.
Öğleye doğru bir çift aile geldi. İzmir’den gelen Halim arkadaşlarla tanışıyorlardı.Standa alıp hoş beş edip yer verdik.Gelen orta yaşın biraz üzerinde olan adam bir Profosör tek tek bizleri süzdükten sonra;
-Halim’cim arkadaşımızda İzmir’den mi?
-Hayır arkadaş Kocaeli-Gölcük’den.
-Gölcük’den mi?
-Evet Gölcük’den geldim Hocam.
-Ya Gölcük deyince tüylerim diken diken oluyor.
-Hayırdır Hocam.
Artık öğlen olmuştu gelen giden biraz seyrekleşmişti. Meraktan çatlıyorduk.Stand dakiler hocanın ağzına bakıyordu,merak edilmeyecek gibi değildi.Prafösör ağır ağır anlatmaya başladı.Pür dikkat onu dinliyorduk.
Yıl 2004 İstanbul Üniversitesi’nden kızımın diploma töreninden dönüyorduk.Her zaman Eskihisar-Topçular’a vapurla geçiyorduk.Ne olduysa bilmiyorum,arabamla Eskihisar’a dönmeyip İzmit’e doğru yol aldık.
-Eyvah!
-Ne oldu hayrola dedi hanım,
-Vapura bineceğimiz sapağı geçtik.
-Amaan bende bir şey oldu sandım, bizi de korkut tun. Ha bak giderken Gölcük de askeriyeye uğrayıp hem kartımızı da alırız.
-Tamam hanım gerçek den Bursa’dan gelemiyoruz, bu vesile ile kartımızı almış oluruz.
Öğleden sonra kapıya geldiğimizde saat 14’30’a geliyordu. Hanımla kızım park mahallinde kamelyada otururlarken askeri kantinden yemeleri için bir şeyler almıştım.Kart verilen yeri bildiğim için direk oraya gittim.İçeriden bir astsubay;
-Buyurun beyefendi kime bakmıştınız, yardımcı olalım.
-Ben askeri işyerlerine girmek için kartımı yenileyecektim.
-Yüzbaşımız bu gün izinli kartınızı maalesef veremeyiz.
-Ne demek ya başka yetkili kimse yok mu?
-Yok beyefendi. İzinli dedim ya.
Öyle canım sıkılmıştı ki,biz ta nereden geliyoruz.İstediğin zaman gelemiyor insan,buraya da gel ilgilisi izinde olduğu için kartı almadan dön.Tansiyonum yükseldi.Koridorda biraz da sesimiz yükselmişti.Kabullenemiyordum daha doğrusu,o arada karşı tarafta hafif çaprazına düşen bir odanın kapısı açıldı.Bir bayan Üstreğmen;
-Ne bu gürültü, ne oluyor orada.
-Kart almaya geldim, ilgili Yüzbaşım izinliymiş. Ben her zaman gelemiyorum ki;
Sinirden adeta zangır zangır tiriyordum.
-Müracaat belgelerini alın beyefendinin kartını hazırlayın ben imzalarım.Beyefendi buyurun odama geçelim.
Üsteğmen önden ben arkadan odaya geçtik.
-Hoş geldiniz. Nereden? Geliyorsunuz.
-Bursa’da oturuyorum.Şimdi İstanbul’dan İtü’den kızımın diploma töreninden geliyoruz.Geçerken kartımızı da alalım dedim.Eşim ile kızım parkta oturuyorlar.
-Ne içersiniz Çay,kahve,soğuk bir şey Lütfen!
-Çay alırım zahmet olmazsa.
-Rica ederim.
Beyaz üniforması o kadar yakışmış ki, bir o kadarda candan samimi oluşu sinilerim artık tamamen yatışmıştı. Az sonra bir asker bize çaylarımızı getirdi.Çaylarımızı yudumlarken,
-Siz harbiye den misiniz yoksa……
-Evet harbiye den.
-Harbiye Heybeliada da değimli?
-Hayır Tuzla’da,
-Ha evet doğru ya,ben de Tuzla’da 1981 de yedek subaylık yaptım.
-Aaa 1981 tarihinde demek, Belki siz benim babamı da tanırsınız,o tarih de orada şehit olmuştu,üzerinden palet geçmişti.
-Olamaz sen bizim şehit komutanımız Haldun Yüzbaşının kızı mısın?, yoksa tankın yanlarında ağlayan yedi sekiz yaşlarındaki kız sen misin.
Boynuma sarıldı o ağladı ben ağladım,ikimizde dakikalarca ağladık.Adeta şok olmuştum.Aradan tam yirmi üç sene geçmişti. Kendimi toparlayıp bu bir tesadüf olamaz diye düşündüm.İlk aklıma gelen İstanbul Üniversitesinde öğretim görevlisi olan beraber Tuzla’da askerlik yaptığımız Prof.Ali Beyi aramak oldu.
-Ali Mrb.nasılsın.
-Sağ ol,sen nasılsın.
-Bende İyiyim, söylesene biz nerede askerlik yatık.
-Nerede olacak Tuzla’da unuttun mu? yoksa.
-Hani bizim komutanımız vardı, şehit olmuştu,palet altında kalmıştı.
-Haldun Yüzbaşı nasıl unuturum öyle bir insan unutulur mu? Gataya kan vermeye gitmiştik on arkadaş.Allah rahmet eylesin ne insandı be.Biliyor musun Metin hala ara sıra aklıma gelir.O bambaşka insandı be.
-Ali ben şimdi neredeyim biliyor musun?,
-Nere de?
-Hani tankın yanında ağlayan yedi sekiz yaşlarında kızı vardı ya babacım babacım diye ağlayan, işte o kızımızın makam odasındayım Üsteğmen olmuş.
-Benimle dalgamı geçiyorsun Metin.
-İnanmıyorsan telefona veriyorum.
-Alo………
Üsteğmen telefonda Bizim Profösör Ali ile konuşurken,tekrar ağladığını gördüm.Onu teselli etmeye çalıştım.Karşı tarafta Ali beyde çocuklar gibi ağlıyormuş.Sonra Telefonu elinden alıp
-Ali Kardeşim görüşürüz,kendine iyi bak….
-Ne kadar vakit geç ti bilmiyorum, asker geldi kart hazır komutanım dedi.
Kartı aldım, bana telefonunu verdi.Bende ona telefonumu verdim.ara sıra telefonlaşırdık,daha sonra irtibatımız kesildi soruşturdum iki seneliğine Amerika’ya gitmiş gelince de bir daha görüşmedik.Şimdi nerede olduğunu bilmiyorum.Şimdi ya Kd.Yüzbaşı,yada binbaşı olmuştur.
-Hocam ben onun nerede olduğunu bulurum.
İşte böyle bu bir tesadüf olamaz,İstanbul’a gidip gelirken her zaman Topçular-Eski hisar’ı kullanıyorduk ne odluda o sapağı geçtim Gölcük’e geldim.Bu bir tesadüf olamaz.
…………………………………
Ben işbaşı yaptıktan sonra askeriye hattan aradım.Halen Ankara Gata da Kd.Yüzbaşı olarak görev yapıyor.
YORUMLAR
Değerli Çile Vapuru, öncelikle yeni yılınızı kutlarım. Bizimle paylaştığınız bu değerli anınızı okudum. Duygulanmamak mümkün değil. Yaşam deneyimi ve hayatı insanları sevmek bu işte. Saygılarımla.