KORKU VE SUSKUNLUK KURTULUŞUN ÇARESİ DEĞİLDİR
Bütün mesele suskunluğa mahkum olmamaktır. “Beni alır götürür hapse atarlar, ailem, çoluk çocuğum ne yaparlar?.... Bu milletin enayisi ben miyim!.... Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diye düşünen ve kendine haklılık payı ayıranlar oldukça, bunların sayısı her gün biraz daha çoğaldıkça bu ülkenin başı en büyük belaya girmiş demektir.
Bir ülkede kaos yaratıp ülkeyi parçalamaya çalışanlar, önce bu korku fobisini yaratıp yayarlar toplum bireylerine. Çaldıkları mayanın tuttuğunu gören kaos ve kargaşa yaratıcıları saldıkları korku ve yarattıkları endişelerin sonucunu böylesine kötü etkilenmiş bireylerle aldıkça, her gün baskı ve kaosun dozunu biraz daha artırırlar. İŞTE BU GÜN ÜLKEMİZDE YAŞANAN TÜM OLUMSUZLUKLARIN NEDENİ “KORKU BELASINDAN” YAŞANMAKTADIR.
Korku, her canlı için ve birçok durumlarda söz konusudur ama; onunla yaşamak, sürekli korkunun etkisinde kalmak bir kader değildir. İşte TÜRK insanının yenmesi gereken en önemli olgularından birisidir korku. Bu korkularımız yüzünden ülkemize, insanımıza, tüm değerlerimize yapılan saldırı ve kötülükleri, haksızlıkları görmezden gelemeyiz. Bu durum korku salanları, suç işleyenleri cezasız bırakıyor, haksızlık yapanların yaptıkları yanlarına kar kalıyor, adeta imtiyazlı insanlar oluyorlar ve de suç işleme özgürlüğünü doğal bir hakmışçasına sahipleniyor, kendilerince hak edilmiş kural sayıyorlar.
Sayısız toplumsal kurumlarımız ya yok edildi, ya da işlevsiz bırakıldılar. İşlevsiz bırakılanların başında Eğitim kurumlarımız gelmektedir. Oysa en can alıcı, olmazsa olmazımızdır bu kurumlar. Cesur, bilgili,düşünebilen, kısacasın çağdaş ve yurtsever insanlarımız dün olduğu gibi, bu gün de bu kurumlarımızdan yetişeceklerdi.
Bütün bu olumsuzluklar, yozlaştırma ve önemsiz, etkisiz kılmalar gözlerimizin önünde, bağıra – çağıra yapılıyor. Ses çıkaran bir avuç idealist insanlarımızın gözlerine biber gazı sıkıldı, yerlerde sürüklendiler, hapislere atıldılar da hiç kimsenin gıkı çıkmadı.
Peki nerede bu ülkenin aydınları?…. CUMHURİYET nimetleri ve imkanlarıyla yetişmiş, mevki ve makam sahibi olmuş yurtsever, toplum-sever insanlarımız, neredelar?...
Hiç kimse unutmasın, çok yakın zamanlarda bu günler dahi aranacaktır. Bu baskı ve kaos rüzgarları herkesi saracaktır. Hiç kimsenin “Bana değmez, bana ne, ben sağda ve selametteyim” deme lüksü yoktur.
1-Vahşi kapitalizmin uygulandığı ekonomik sistemlerde, öncelik daima aşırı kazanç ve kar amacıdır. Para bunu durduk yerde tek başına sağlayamaz. Öncelikle parayı kullanacak insanlara ve de hem insanı, hem de parayı yönetecek bireylere ihtiyaç duyulur. Bunlar para denen kapitalin sahipleri egemen güçlerdir. Egemenliklerini yaşatıp sürdürebilmeleri için de daima bir iktidara,”yönetim ve yürütme erkine” ihtiyaçları vardır. O “yürütme ve yönetme” erkleri de, bildiğimiz ve bizlerin de oy verip seçtiğimiz hükümetlerdir.
2-Görünürde toplumları yöneten hükümetler “iktidarlar” vardır. Toplum bireyleri, hükümetleri aynı zamanda hem yürütme erki, hem de bizzat devletin kendisi kabul ederler. Görünmeyen fakat varlığı bilinen devlet, iktidarlar tarafından temsil edilir. O nedenle her iktidar halkın ve toplumun gözünde, gönlünde aynı zamanda “Devlet babadır” bu nedenle iktidarlar “Hükümetler” mensubu olduğu halkın gözü - kulağı, canı – ciğeri ve de olmazsa olmazıdırlar.
3-Uyanın artık, uyanın!CUMHURİYET aydınları.... TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN pek çok değerlerine acımasızca, hırsla, hınçla saldırılıyor, aşağılanmaya, önemsizleştirilip gözden düşürülmeye çalışılıyor, CUMHURİTYET VE ATATÜRK DÜŞMANI bazı tutucu çevrelerce. Gerçekten de çok üzücü ve acıdır böylesi yaklaşımlar. Oysa bu coğrafyada, bu topraklar üzerinde hayat bulanların, varlıklarını önce ALLAHA, sonra da TÜRKİYE CUMHURİYETİNE borçlu olduklarını gururla söyleyip hissedebilmeliydiler. Hissetme kabiliyetine sahip olmalarına rağmen özellikle hissetmiyorlar. Çünkü kendilerini CUMHURİYETE, ATATÜRK ilke ve devrimlerine karşıtlıkla şartlandırmışlar. Bu gün bu fırsatın ellerine geçtiğini sanıyorlar. Fırsatı değerlendirip, adeta “ öç ve rövanş” alma umudu ve kafasıyla, son derece de pervazsız davranıyorlar.
4- İnkar edilmez bir gerçektir ki: TÜRKLÜK – TÜRKİYE CUMHURİYETİ – UNİTER YAPIMIZ konularıyla çok uğraşılıyor, acımasız planlamalarla sonucu hepimiz için tehlikeli olacak ameliyat masalarına yatırılmak isteniyor. Türk aydını ve yurtseverleri bunun farkında olmalı. İçimizdeki düşmanlar kimler, dışımızdakiler kimler, bunlar kesinlikle belirlenip açığa çıkarılmalı, kimin - kimlerin ne niyette oldukları, uyutulmak istenen TÜRK toplumuna yılmaksızın, ısrarla anlatılmalıdır.
Kemal Polat 02. 01. 2013
YORUMLAR
Vatan, Millet tehlikeye girmişse susmamak gerekir. Susmanın yeri ve zamanı değildir.Neden yıllarca mücadele verdik, neden imkansızlıklar içindeyken dahi yürek gücüyle kurtuluş mücadelemize önderlik etti büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk,neden her karış toprağımız şehitlerimizin al kanlarıyla sulandı ve hala devam ediyor.Bir çok vatanseverim diyenler bunu bilmiyor mu,yüreklerinde hissetmiyor mu..? Eğer hissediyorlarsa bu suskunluk neden. Korkmak için bir neden yok ki.Biz Vatan diyoruz, ülke elden gidiyor diyoruz,daha fazla gecikmeyelim,sürmesin bu olumsuzluklar,acılar diyoruz ve ülkemiz menfaatlerinin gerekliliğni savunuyoruz.Türk ün Türk ten başka dostu yoktur.Bu gerçeği unutmamak gerek..hangi ülke bizim çıkarlarımızı düşünür,hangisi bize dosttur.Biz bunun farkında olmazsak, suskunlukla geride durup izlersek,düşmanın ekmeğine yağ sürmüş oluruz.Ateş düştüğü yeri yakar sözü çok doğru,işte ateş düştüğü yeri yakıyor,Vatan elden gidiyor..bunu görmezden gelmek mümkün mü..Bana değmeyen yılan bin yaşasın felsefesi geçerli olmamalı zira,Vatan söz konusu olduğunda..
Tebrik ederim Kemal bey..mutlaka okunması gereken çok yararlı bir yazıydı..Kaleminiz hep yazsın.Sağlıklar ,esenlikler dileklerimle,saygılarımla.
kempol
Cumhuriyet aydını varsaydığımız ve onun olanakları ile hayat bulmuş, kimlik sahibi olmuş insanlarımız niçin bu kdar suskunlar?... Niçin "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" hesabı içindeler?... Bunu sabırla, mutedil olmayla, hoşgörü varsayımı ile karşılamak ve anlamak mümkü değil artık bu aşamalarda. Solucan biçimindeki yılanlar, hepten Anakonda, Boga yılanlarıı oldular... Bu tehlikeyi görüp, tedbir düşünmek Cumhuriyetin emeğini almış olan her aydının kaçınılmaz görevi olmalıydı. Yüz yıl sonra, aydınlanma çağına kararlı bir şekilde adım atmış olan TÜRKİYEYE, TÜRKLERE hiç yakışıyormu? Yedi duvali yenip bu günlere erişmiş TÜRKÜN UNİTER LAİK DEVLET VE MİLLET yapısına hiç yakışıyormu bu görüntü?..... Elbette yakışmıyor dost şairim, bunu herkes görmeli, bilip anlamalı. Çünkü atı alanlar üsküdarı geçiyor, mesafa alıyorlar.
Sokratvari duygusallığa yenik düşüp, sömürgen, yıkıcı, bölüp parçalayıcı hainlerin sevinç ve övünçlerni artırmak için saflık gösterip baldıran zehrini içmek, aptallığın, korkaklığın ta kendisidir.
Bu anlayışla, olmayan adaletin tecelli edeceğini sanarak, özgürlük cellatlarına boyunlarını uzatanların, acıklı ve işkence içindeki perişanlıklarını görüyoruz. İşlenmemiş suçların kurulduğunu, hiç olmamış ve yazılmamış suç belgelerinin nasıl oluşturulduğunu, 100 yaşına da gelse vatan millet koruyuculuğunda saçlarını ağartmış insanlarımızın nasıl itilip kakıldıklarını, haysiyet ve onur kırma cellatlığının yapıldığını nasıl görmüyor bu toplum, bu millet.
Sonsuz saygım ve esenlik dileklerimle yeni yılınızı kutlar, mutlu ve özgür günleriniz daha da çoğalmasını dileyerek selamlıyorum sizi, değerli dost şairim HAZAN hanım
Kemal Polat
(Geç dönüşüm için lütfen bağışlayınız, beklenmeyen yoğunluklarım neden oldu)
Yazınıza tümüyle katılıyorum.Cumhuriyet yıkıcılarına karşı gerçek Atatürk'çüler karşı duruyorlar.
Olanı biteni seyreden aydınların aydın olduğunu sanmıyorum Aydın özgür düşünen ve duyarsız olmayandır.Bir uyanış var aslında bu Akp yandaşı medyadan farklı bir medya. Onlar var iyiki.
Umudumuzu yitirmeyelim,bunu bekleyenlere fırsat vermeyerek.
Tebriklerimle selâm sevgi ve saygılar..
kempol
Onur duydum ziyaretinizden, güç aldım anlamlı yorumunuzdan.
Dilekleriniz, umutvarlığınız dilerim yeni yılda filizlenir, boy atar ve özgür ulu çınarlar gibi gelişip dal budak salar. Saygılarımla selamlıyorum dost şairim sizi. Kemal Polat
glenay
iyi akşamlar,
selâmlar..
Sayın Kemal Bey,
Kanaatimce; olan-bitenin bir tek açıklaması var o da; Ülkemizin, Türk'e düşman, milleti kandıran ve vatanı düşünmeyen, Cumhuriyet kurulduğundan bu yana; cumhuriyeti yıkmak isteyen bir zihniyetin bugünkü uygulayıcılarının yönetiminde olmasıdır. Bu yönetim, cebren olmasa bile hile ile ele geçirdikleri iktidardan uzaklaşmadıkça/uzaklaştırılmadıkça bugün karşılaştığımız durumun daha vahimi ile gelecekte de karşılaşacağımız kaçınılmazdır.
Korkudan ziyade, halkımızın bir kısmı kandırılmış, bir kısmı da akan çeşmeden suyunu doldurmakta. Sesini yükseltenlerin sesleri ise duyulmamakta.
Milletin uyanması için menfaat bağlantılarının keslmesi gerekmekte.
Hakkımızda hayırlısı olsun diyeceğim ama yazınızda ifade ettiğiniz gibi bu gidişin hayırlı bir gidiş olmadığı açıktır.
Yazınızı beğenerek okudum. Tebrik eder, saygılarımı sunarım.
kempol
Çok sağolunuz değerli dost Bekir Güçlüer bey. Esenlik ve mutlluk dileklerimle yeni yılınızı kutluyor, sizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum değerli aydın kardeşim. Kemal Polat
kempol
Esenlik ve mutluluk dileklerimle selamlıyorum sizi değerli dost sayın BALIOĞUZ. Kemal Polat
Beynelmilel güçler yıllarca bir birlerine ya kominizim geliyor diye veya kapitalistler gelecek diye korkutarak bütün dünyayı güç böylgelerine ayırıp sömürdüler.Bu konrku imparatorluğu bütün dünya insanlığını yıllarca baskı altında tuttu.Ülkemizde Amerikan yanlısı iktidarlar rusya gelecek diye,rus yanlısı iktidarlarlar da Amerika gelecek diye bizleri korkutup hüküm sürdüler.Bu gün Ülkenin üzerinde yine bir korku hakimiyeti kuran ve herkesi baskı altına alan bir iktidar CHP gelecek diye insanları korkutuyor.Halbuki CHP muhalefetin yanından bile geçmiyor, kendi kabuğuna çekilmiş atılan salvolardan korunmanın derdine düşmüş.MHP ara sıra bağırsada korku imparatorluğunun payandası durumunda. Ne yazık ki sağlıklı düşünebilen ilim adamları tatilde, gerçek siyaset adamları meclisin dışında meclis onlara gözükmüyor.Devletimizin kuruluş ve ayakta kalış değerleri ise biriyleri tarafından habire örseleniyor, yıpratılıyor.Cesur ve kahraman aydınlara ve basına ihtiyacımız var.Yüreğiniz daim olsun muhterem Ağabeyim.Size katılmamak mümkün değil.Var olun.Selam ve hürmetlerimle...
kempol
DEĞERLİ VE GERÇEK MÜMİN MUSTAFA BEY KARDEŞİM.
Yazımın ana fikrini nekadar doğru anlamış, irdelemiş ve bu harikulade güzel yorumu yazarak, yazımdaki ana tema gerçeği, içtenlikle destelemişsiniz. Onur duyduy bu değerli paylaşımınızdan.
Evet değerli dost, bu günkü siyasetçilerden, gerçektende artık hiç bir fayda yok bu ülkeye. Hepsi de nasıl milletvekili seçilebilir, bu ayrıcalıklı maaşları almaya, ayrıcalıklı imkanları kullanmaya nasıl devam edebiliriz sevdasındalar. Bunu bilen ve gören iktidar da fütursuzca, can yakıcı, baskıcı ve ezici, yıpratıcı eğlemlemlerine devam ediyor, iktidarını korumak için, katillerle bile ilişki ve görüşme içinde olabiliyor.
İşte bunun için halkımıza, aydınlarımıza, gerçek inançlı cesur müminlerimize sesleniyoruz, onlara gerçekleri söylüyor, toplum yıkım mühendislerini gösteriyoruz. Gerçekten de hay - huylarla, çok suni yaklaşım ve yalanlarla uyutuluyor halkımız. Gelecek karanlık görünüyor, bunu bilsin, bunu görsün istiyoruz, insanlarımız.
Sizi içtenlikle sevgi ve saygılarımla selamlıyorum değerli kardeşim Mustafa bey. Kemal Polat
kempol
KEMAL pOLAT