- 715 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aklım Takıldı
Bu gece, takvimlerden senenin son gününü de koparıp atacaksınız çöpe. Büyük bir coşku seremonisi dahilinde hem de. Peki neden, saklayacaksınız değil de atacaksınız dedim, hiç merak ettiniz mi? Belki böyle bir soru aklınıza bile gelmeyecek. Benim aklıma takılan şey her ne ise, sizin aklınıza takılması gerekir diye bir kaide mevzu bahis bile olamaz. Hayır hayır yanıldığımı söyleyemem bu konuda. Aslında kendimle konuşuyorum şuan, ama neden karşımda birileri varmış gibi siz, diye hitap ediyorum? Nereden bileceksiniz? Korkarım ben de bilmiyorum. Sadece deli olmadığıma sizi temin ederim, o kadar. Ama hiçbir delinin ben deliyim dediğini de hatırlamıyorum. Siz hatırladınız mı yoksa? Bravo size, bravo.
Bu yazılanların bir delinin hatıra defteri’nden alınmadığını kim ispatlayabilir ki? Yürekli birini arıyorum.Ya da vazgeçtim istemiyorum.Bahsettiğim o hatıra defterini de hiç almış değilim elime. Haksızlık etmeyeyim kendime,alabilmiş de olabilirim.Ne yazık ki hatırlamıyorum. Bir tiyatro sahnesinde izlediğimi söylesem kaç kişi inanacak içinizde? Kitabı okumuş sayılmıyor muyum yani? Eyvah aldatıldım desenize. Hey! Size sordum az önce.
Hiç mi?
Ben, inanıyorum. İnsanın kendi yazdıklarına inanıyor olması neden ayıp olsun ki. Size de tavsiye ederim. İnanıyorum, çünkü yazdıklarım saçma. O yüzden hiç vakit kaybetmeden okumaktan vazgeçebilirsiniz. Düşüncelerine saçma diyen birine ben inanmam da ondan söylüyorum. Ama yok siz, yazdıklarıma inandığınız için okudunuz,çünkü benim daha da saçmalayacağımı düşündünüz. Bu da size iyi gelecekti. Merak etmeyin size kızacak değilim bunun için. Hem bugün bir sene daha bitiyor, değer mi mutluluğunuza çomak sokmaya.Yok yok böyle bir ahmaklığı yapamam. Rahat olun. Fakat bundan sonra yazılacakları da okumak zorundasınız, desem beni yanlış anlamazsınız umarım. Korkmayın fazla vaktinizi alacak değilim. Yine de benim işim belli olmaz, korkmaya hazırlanın. Gece bitmeden sizi salacağımdan kesinlikle şüpheniz olmasın. Oflayıp puflamayın lütfen,çok uzattığımın farkındayım. Ama korkuyorum,ya yarı yolda bırakıp giderseniz? Size nasıl inanabilirim? Hayır yalancısınız demiyorum,sabırsızsınız.Çok affedersiniz haddimi aşmak istemezdim,ama şuan söyleyebileceğim kelime buydu.Aklıma başka kelime gelmedi. Kelimelere takılmayın bu kadar canım. Adı üstünde, kelime. Bir değeri olsaydı, benim gibi biri yazabilir miydi hiç? Yazamazdı. Dahası benim gibi birinin kelimelerle ne işi olabilir. Bakın kendime hakaret ediyorum şuan. Çünkü bunu söyleyen ben değilim kelimeler. Eğer sizin gibi düşünseydim,kırılmam gerekirdi kendime.Kelimelere de kırılmayacağıma göre… O kelimeleri söyleyen ben miyim dediniz? İşte gülerim buna.
Daha fazla yormayın işte delinin biriyim ben. Nerede kalmıştık? Tamam,bir deli ve hatıra defterinde. Bu kitabı okumadığımı, ama oyun olarak izlediğimi söylemiştim. Sizde gülmüştünüz bana. Üzerinde duracak değilim. En azından şimdilik. Kusura bakmayın ama,altta kalacak değilim ya. Daha da kızışmadan bu bahsi kapatalım. Arzu ederseniz bu hatıra defterini başka bir güne, yani başka bir senenin sonuna erteleyelim. Herkes hemfikirse eğer yeni konuya geçiyorum…
Ses çıkmadığına göre herkes kabul ediyor olmalı. Kaldı ki belli bir azınlık kabul etmeseydi yine geçecektim. Ne yani azınlığı mı dikkate alacaktım. Tarih boyunca kim almış ki ben alayım.Laf!.. Siz mi alacaksınız? Güldürmeyin beni, rica ederim. Görmüyor musunuz çok komik duruma düşüyorsunuz. Kapa çeneni diyemezsiniz bana,öyle bir hakkınız yok. Rahatsız olduysanız okumaktan vazgeçersiniz olur biter. Sizi zorla tutmuyorum. Eğer yok gitmiyorum diyorsanız da,sesinizi çıkarmadan okuyun ve milleti de rahatsız etmeyin. Ben gayet sakinim. Demokrasi de olur böyle vakalar. Herkes okuyabilir,ama eleştiremez yazdıklarımı.Böyle olmayı istemedim hiçbir zaman. Siz istediniz. Siz müsaade ettiniz. Hepiniz suçlusunuz.
Bakın yine müdahale ettiğiniz için bir türlü başlayamadım yeni konuya. Yeraltından Notlar’ı okudunuz mu diye sormayacağım,çünkü okumadığınızı biliyorum. Belli bir azınlık okumuş olabilir,onlar da bizi ilgilendirmez her zaman olduğu üzere. Azınlık çünkü onlar. Ama öncesinde bir şey paylaşmak istiyorum: neden azınlık kelimesine bu kadar taktım?
Kim yardımcı olacak bu konuda?
Bir gönüllü istiyorum…
Hayır sen gelemezsin.Hele sen, hiç gelemezsin.Cancağızım nedenini sorma,çünkü siz azınlıksınız. Hah ha ha! Çok komik öyle değil mi? Hey siz, kendilerini çoğunluk sanan avanaklar,buraya bakın. Neden bu kadar güldünüz? Size bu hakkı kim verdi? Yoksa çoğunluğuz diye mi bu kadar…
Of of! Olmuyor işte, olmuyor. Bir türlü rahat bırakmıyorsunuz. Ya susun ya da yazdıklarımı okumayı bırakın. Belki de kendimi bir şey zannediyor olmam hoşunuza gitti? Benim de hoşuma gitti ne yalan söyleyeyim. Yine de kendinize benzetemezsiniz beni, ne yaparsanız yapın. Anlamıyorum neden böyle yapıyorsunuz. Gidin dedim, gitmediniz.Susun diyorum, susmuyorsunuz. Peki o zaman siz bilirsiniz, Ne haliniz varsa görün.
Ben başlıyorum:
Yeraltından Notlar’da geçen şu söz, beni çok duygulandırdı nedense: Keşke sadece tembellik yüzünden hiçbir şey yapmasaydım.Tanrım,o zaman kendime ne büyük saygı duyardım…Dostoyevski böyle bir sözü söylemiş olamaz mı diyorsunuz? Peki madem öyle düşünüyorsunuz, size ispatlayacağım. Bekleyin…
Geldim işte. Şimdi o, inanmıyoruz diyenler Bir zahmet öne çıksın da göreyim yüzlerini. Neyse çıkmayın, öylece kalın. Söylüyorum sayfalarını: yirmi bir. Evet 21.yüzyılda yayınlanan kitabın 21. sayfasında aynen bu söylediğim sözler yer alır.
Bana inanmamakla çok büyük ayıp ettiniz. O yüzden aranızdan ayrılıyorum:
On,dokuz,sekiz,yedi…
31 aralık 2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.