- 2974 Okunma
- 16 Yorum
- 1 Beğeni
YARAYI SEVMEK
YARAYI SEVMEK
Yaram var. Yaramın da yâri var. Beni boş bir deniz kestanesi olmaktan kurtaran, etrafa batıp durmaktan alıkoyan o yaradır. Eyüp misali, yaramı sevdiren ise o Yar’dır.
Gökyüzüm bulanıktır benim. Ufku dağlar üzerine oturtulmuş bir coğrafyanın, asasını çürüyen bacağına sarmış mecnunuyum. Öyle giderim, ufuk öte gider. Alem gider, suret gider, zahir gider…Yol uzar, bacağım çürür. Nerde bu menzil derim, menzil gider. Fakat ben, yolumu severim, yolum beni sever.
Şüphesiz bilirim, akıbetime gölge eyleyen nefsimdir. Ben acizim o yüzden, ben az’ım, ben hiçim, ben insanım.
Yol, çölden geçer. İnsan postuna sarılmış hayvanlar bekler dört yol ağızlarını. Korkarım, en korktuğuma sığınırım. Gecesi uzun çöllerin, acı zakkumdan yemişleri var. Yerim, uyuşurum, uyur kaybolurum. Hep kaybolurum… Kırk yıl sonra bir kuyunun başında ağlar bulurum kendimi. Biri hep bekler beni. Yorulduğum yere otağ kurar, ben görmeden okşar yaramı. Yaramı okşayan yine yaramdır.
Şüphesiz bilirim, yaptığını sağlam yapan ve yaptığında bir hikmet bulunan benim içimde. Ben büyüğüm o yüzden, ben çok’um, ben derinim, ben insanım.
Yol denizden geçer. Balığın karnında Yunus değilim, denizler efendisi Musa değilim; boğulurum. İşte öldüm derim. Ama ölmem. İnsan acıdan ölmez. İnsan öldüm dediği yerde yenilenir. Güneş suyu yarar, ışık düşer gözlerime. Elimi tutar biri. Elim artık elimi tutanındır. Elimi tutan yaramdır. Yaram yaşatandır.
Annemin kıblesi düşer önüme. Kıble yoldur, yol. Su ayrılır, arınır ve alçalır. Yürü, der yaram. Ötesi çetin derim. O sızlar, “Allah bilir, sen bilmezsin” diye ağlar. Ben ağlarım. Ben hep ağlarım. Biri gelir siler gözlerimi. Gözlerim toprak dolar. Toprak eski bir tanıdık. Ne çetin yürümek, dik durmak hatta. Durup da düşmemek. Yönüm, yanlarım keder. Kan ve gözyaşı. Pişmeyen aş, bir baht var zahir; şekil almayan taş, Ummandan haşlanmış bir rüzgar esti, yiğitler yıkıldı; yuvarlanıp tenime düştü gövdesine hasret bir baş…
Yol, kalabalık bir caddeden geçer. Takılır düşerim. Sık adımların altında ezilir yaram. O ne güzeldir kanarken. Ama ezilirken değil. Zulüm geçer üstümüzden, döner gelir yine çiğner bizi. Çırılçıplak soyar, ne kadar gizlimiz varsa aşikar eder. Ayıplarımın hepsini örtecek kadar elim olmaz. Kıvrılır kalırım taşlar üzerinde. Yaram erir, zalim semirir. Dilimin ucunda isyanlar gezinir. Fakat bilirim, yaramın Yar’i, iyiliği çarçabuk verdiği gibi acele etmez kötülüğü vermeye. Zalimlerin mühleti uzundur. Onları azgınlıklarının içinde terk eder. Onlar ki; ne çirkin ziynetlerle süslenirler. Sonra geçip yaramın karşısına “Hani bize ulaşacağına yemin ettiğiniz acı son nerede?” derler.
Şüphesiz bilirim; Yar’im, onların yakıştırdıklarından uzak, yüksek, çok yüksektir. Yaram hasta bir anne ninnisi gibi üfler kulağıma: “Onlara de ki; bekleyin, ben de sizinle birlikte beklemekteyim.”
Şüphesiz bilirim; birgün yeryüzü, bütün ziynetlerini takınıp süslendiği ve üzerinde gezinenlerin onu kendilerinin zannettiği bir anda -geceleyin veya gündüzleyin- Yar’in emri gökleri ve yeri öyle bir biçer ki, yeryüzü dün hiç şenlik yokmuş gibi olur.
Yol dağdan geçer. Yaramı sırtıma alır tırmanırım. Ne kadar yükselsem boynum doğrulmaz. Utanırım. Üşürüm, titrerim. Uyku bir ikindi ertesi kadar sakin, ölüm bir post kadar şefkatli gelir. Bir kütüğe yaslanır, geceye bakarım. Gece annemin ot yığınlarının üzerine örttüğü naylon kağıda benzer. Sakınır, saklar beni. Gevşeklik rüya getirir. Rüya kandırır. “Haydi uyu.” Fakat yaram üşümez, uyumaz, rüya görmez. Gözlerim rutubetli fakat derin bir kuyuya basamak basamak kapanırken, bir ses sürekli çırpınır: Zan ardınca gidenlerden olma, uyan! Yalnız Yar’in ikramıyla ferahla ve sevin. Şüphesiz O, zalimlerin toplayıp durduklarından daha güzeldir.”
Birbirlerine kalın urganlarla bağlı kurt sürüsü, hızlı ve yorulmak bilmez adımlarla ardımdan gelir. Toprak olmak güzel. Fakat yedirmem yaramı kurda. Yine yarama dayanır kalkarım.
Yaram Yar’dır; Yar’dan uzak düşmek yaradır. Bu yüzden büküktür boynum. Fakat güçlüyüm. Yar’im en güçlü çünkü. En seven, en acıyan, en affeden. Yar’im zalimlere bile zulmetmez, adaletle hükmeder. Herkesi hak ettikleriyle kuşatır.
Şüphesiz bilirim; O da beni sevmektedir. O’nun sevdiğine ölüm yoktur. Acı yoktur, engel yoktur. İçinde ebedi kalacağım, altından ırmaklar akan Naim cennetleri hürmetine seviyor değilim O’nu. Bir mükafat talep etmedim, ben cehennem korkusuyla da sevmiş değilim O’nu. Yalnız rızası yeterdi yaramı gülşen etmeye.
Yol ateşten geçer. Ben İbrahim değilim, yanarım. Alevden gölgeler titreşir gözlerimde. Alaz yer, duman gök. Gölgeler konuşur: “Seni yârine götürecek yolu biz bilmekteyiz.” Aşk ateşe kandırır, korlara bastırır. Yaram yarılır, bin yara çıkar göbeğinden. Yalancılarla gitme derler. Omuz omuza verip ağlaşan çocuk sesleri gibidir avazları. “Yar’in sapıtanları yardımcı edinmez. O onları hiçbir işine şahit tutmuş da değildir. Gerçekten sen çok seviyor ama az düşünüyorsun” derler. Ateş güneştir. Peşine düştükçe kaçan, yalnız Zülkarneyn’in balçığa batarken bulduğu ateş. Doğu’ya yürüdüğünde, setsiz bir topluluğun üzerine doğar halde bulduğu ateş.
Güneşi çıplak ayakla ezip geçmektir yaramı sevmek.
İçtikçe susatan su gibidir benim yaram.
“Gevşemeyin, üzülmeyin. Gerçek müminlerdenseniz yükselecek olan sizlersiniz.” Ali İmran/139
İlham: Yunus Suresi /18-20-24 ve hayat.
A.ENGİNDENİZ
YORUMLAR
çok güzel. çok güzel. ne kadar sevindim sabah sabah bilemezsin. bu kalem, bu yazıyı yazan ellerin sahibi için nicedir umut ettiğim böyle bir yazıydı. dileğim buna benzer yazılarını hep görürüm. Rabbimiz Yar'imiz, Yarimiz Yardımcımız olsun. kaleminin yolu açık olsun.
Allahım razı olduğu kulları arasına alsın.
selamlar, sevgiler. ellerinden yüreğimle öperim.
Aynur Engindeniz
ne çok susasım,ne çok konuşasım geldi böyle...
Allah'a şükrettim neden bilmem işte,iyi ki seninle aynı yerdeyiz.. senden ve bu defterde(kimseye haksızlık olmasın ama) okuduğum en güzel nesirdi kesinlikle...çünkü yazıdan öteydi..sanki sînesine Kuran'ı bastırmış ağlayan birinin inlemeleriydi bunlar,yazı değil..ıslak ıslaktı tüm cümleleri,yalandan riyadan uzak...defteri temizledi,gözümü temizledi,içimi temizledi,ne çok şey hatırlattı.."ben O'nu Cennet sevdasıyla değil,cehennem korkusuyla da değil,rızası için sevdim" diyen Rabiatül Adeviyye'yi duydum satırlarda..
ahhh insanız biz..yaralıyız..ne kutsal bu yara..yaramızla ve yaralı olduğumuzu bildiğimizle güzeliz..yaramızı bilmediğimiz anlar çirkin...herkes okusun dilerdim,herkes...
çok teşekkürler sevgili yazarımız böylesi bir paylaşım için...
bir fonda bizden,hatırlatan yazıya...
http://www.youtube.com/watch?v=ZiMPhxC9jVA
çok sevgimle..Allah razı olsun....
Aynur Engindeniz
Ne içten ve coşkulu cümleler bunlar. İnan mahcup oldum ama aynı pencereden dünyaya bakmak gibisi yok. Hepimiz birbirimiz için bir şansız. Şans nedir; kaderin süslenmiş hali. O zaman biz birbirimizle süslendik.
Teşekkür ederim varlığın için. Desteğin için.
Sevgilerimle.
küsss
Kuran'ı özlemeye vesilesin bu gece..tekrardan rızasını kazanmanı diliyorum Allah'tan..tabi bizlerin de inş..
sevgiler,iyi geceler..
yazınıza yorum yapamayacağım tebrikler, imana iman katan...
“Gevşemeyin, üzülmeyin. Gerçek müminlerdenseniz yükselecek olan sizlersiniz.” Ali İmran/139
saygılarımla,
Aynur Engindeniz
Okuyup değerlendirdiğiniz için teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Aynur Engindeniz
Sevgilerimle.
Merhaba Aynur hanım,
"Şüphesiz bilirim; O da beni sevmektedir. O’nun sevdiğine ölüm yoktur. Acı yoktur, engel yoktur. İçinde ebedi kalacağım, altından ırmaklar akan Naim cennetleri hürmetine seviyor değilim O’nu. Bir mükafat talep etmedim, ben cehennem korkusuyla da sevmiş değilim O’nu. Yalnız rızası yeterdi yaramı gülşen etmeye"
Yazını defaetle okudum. Buraya aldığım paragrafı ayrı bir ehemmiyetle, şevkle,iştiyakla paylaştım...
Bu paragrafta Yunus'un kokusu var...Anadolu erenlerinin...Hallac-ı Mansuru'un fena makamlarından geçerken duyumsadığı tat, vecd, sekir ve seyir hali var...
Üslubun ve kalp kırıklığın o kadar mütevazı ki...Gıpta ettim..
Taliplerin tasavvufa adım atarken,hocasının imtihanından çıkmış şakirtlerin hal tercümesi gibi...
Böyle titizlikle ele alınan bir yazının muhtevasında milimetrelik zayıf halkalar daha çok dikkat çekiyor ister istemez.
Yazınıza kıymet ve ruhani hava katan peygamber(as) adlarının,kendilerine yakışan tazim ifadeleriyle telaffuz edilmesi ne kadar isabetli olurdu. Çünki tüm diğer detaylarda buna dikkat etmişsiniz...Özellikle de Yüce Mevla'nın(cc) telaffuzunda...
Bir de "İnsan postuna sarılmış hayvanlar..." hitabını daha yumuşak ve müspet kelimelerle telaffuz edebilirdiniz. Çünki yazıda öyle bir sadelik ve nefis muhasebesi var ki, her şey mütevazı bir üslupta...Böyle olunca nefse tat veren, kibir duygusunu çağrıştıracak ithamlardan kaçınmak gerek...
Yazınızın müzüği yazıya özgü olduğuna göre, ben olsam sadece sözlü kısmını tercih eder,müzüğini ayırırdım. Müzikle söz bir araya geldiğinde ilahinin kendisine özgü özgünlüğü ve derundeliği kaybolmakta. Bizler şiirlerde söz ve müzik seslendirmesini kullanmaktayız. Fakat burada işlenen konu çok farklı.
Yorumları okudum..Pembelediğiniz çok şey yazmış...Akla gelmeyen özgün tespitler...kendisini kutlarım...Diğer yorumcuları da...Hepsi ayrı bir ödül sunmuş yazıya...
İşaret ettiğim hususları tırnak içine alırsak, kalanlara tebriklerimi ve teşekkürlerimi gönderiyorum...Özellikle de alıntı paragrafına ...
Başarılarının devamını, yükselen bir kalite ve estetik duygu donanımlı bir tempoda sürmesini temenni ediyorum...
Saygılarımla...
Aynur Engindeniz
Teşekkür ederim ilginiz ve yönlendirici tavsiyeleriniz için. Var olun.
Saygılarımla.
Entellektüel-41
Eleştirmek kadar zor bir şey yok...
Her satırı yazarken yutukundum...Nefisten olmasın diye çok düşünürüm...
Eleştiriyi kabullenmek bir erdem işi...Hatta tüm problemlerin sonu demek...
İbrahim Ethem hazretleri duyar ki şehirin kalabalığı toplanmış kendisini karşılayacaklar... hemen kervandan ayrılarak hızlı şekilde yürüyüp tek başına şehire girmiş ve kendisini bekleyen kalabalığa; "karşılayacağınız İ.Ethem yalancının teki, ne diye ona değer veriyorsunuz, değer mi buna" diye konuşmuş. Kendisini tanımayan kalabalık; "sen O'na nasıl yalacı dersi, asıl yalancı sensin" diye vurmaya başlamışlar. İ.Ethem'de taşı gediğine koymuş; "işte ben de sizin söylediğinizi diyorum O bir yalancı"
Sizdeki tevezu ve gönül dinginliğini görür gibiyim...Umarım kalbiniz tamamen mutmain olur...Nefise ağır gelen here söz, kalbi besler, ruha lezzet katar...
Başarılarınızın devamını diler...saygılar sunarım efendim...
Aynur Engindeniz
Çok teşekkür ederim ilginize. Sevglerimle.
Eklediğiniz fotoğraf ''Bab' Aziz'' filminin afişini hatırlattı nedense. Tabii asıl önemli olan burada hikâyedir bunu biliyoruz. Sadece fotoğraf mı,elbette hayır,yazılanlar da bu vazifeyi üstlendi. Bahsettiğim film, bir yolculuğu konu alıyordu, yani diğer bir deyişle Yol'u.
Filmden sonra bu hikâyeyi okumak ise apayrı bir anlam kazandı nazarımda diyebilirim.Zevk aldım anlayacağınız. Bir gün izlediğim o filmi bu sayfada tekrar anacağım aklımın ucuna bile gelmezdi.
Hayat üç şeyle kadim; ama şuan sırası değil sanırım...
Devam edelim:
Bab’Aziz filmi,Tasavvuf’un insan hayatındaki önemine ışık tutar. Tüm dervişlerin katılacağı, ama hiç kimsenin yerini bilmediği bir toplantıya katılmak için, torunu (Ishtar)’yla birlikte yola çıkan amâ bir Derviş’in yolculuğunu anlatır.Yolculuk boyunca,karşılarına çıkan insanların hikâyeleri ve torununa verdiği öğütler, bu yolculuğu daha renkli kılar ve nasıl bir yol izlememiz gerektiğine de işaret eder.
Tekrar hikâyeye dönecek olursak, evet fotoğraf daha önce izlediğim bir filmi anmama vesile oldu.
bununla birlikte, yol ve kıble ve hakikat ve çıplak hakikat ve visal...
Kendimce bu kavramlar üzerinde yoğunlaştım.
...
Yol uzun olduğu için, kısa kısa molalar da verilmiş. Bunu ben, kısa olarak kurulan cümlelere bağlıyorum.Öyle ki bu tür düşünsel yazılar yorardı okuru yoksa ve bazı bilimsel yazılar gibi sıkıcı hâl alırdı. Böyle olmaması da ayrı bir güzel.
Peki müzik?
Bir başka tamamlayıcı öğe...
Aynur Engindeniz
Yazıma gelince, beğenmenize çok sevindim. İlahiyi ekleyip eklememe konusunda tereddütlüydüm ama çok sevdiğim bir eser olduğu için paylaşmak istedim.
Çok teşekkür ederim değerli yorumunuz için.
Saygılarımla.
İç konuşmalara dönen hayatın sorgulaması içerisinde aynı zamanda kendi kendini karşısına alıp 3. bir tekil şahsın gözlemleri arasında gidip gelirken güzelleşen bir çalışma. Yazmak bir anlamda yazarının kendini tedavi yolu olmuş olmasa, bin türlü alavere dalavereyle ve şu gidip gelmelerle ne çok mürekkep oyununa döner nesir. Güzel... Kendinden çıkıp kendi insanlığını izlemeye başlayınca kişi daha da kolay anlayıp algılayabiliyor hayatı ve insanları. Selam ve sevgimle...
Aynur Engindeniz
Sevgilerimle.
şu an ne denir ve ne yazılır inan ki hiç bilemedim yavrucuk.
seninle konuştuğum o günün arifesinde dediğim şeyi yaptım ve hatta beterini yaşadım.
çok aşırı ciddi bir şey yoktu sağlığımda ve üzülme diye ilk zaman sana bahsetmedim. ama artık çok çok çok iyiyim şükürler olsun.
ölümden kıl payı yırtmış biri olarak şu an ne yazacağımı epey bir düşündüm kuzucuğum.
sanırım hayat dediğimiz o ince çizgi yalnızca toprak üzerinde belirince güzel oluyor nurcuk.
ki ellerimle tuttum onu ben kısa bir vakit önce. Rahman yaşama hakkımı geri verdi. belki bu bir armağan ya da bir ceza bana ne bilem. belki gitmeliydim O"na
belki göçmeliydi artık kervanım ki, sen bilirsin ondan bahsedince içim sıra çoşan deniz ayaklarımı ve korkunç telaşları mı...
gözlerim en çok onu düşleyince ıslanmayı seviyor. ondan bahsedince dünya ölüyor içimde.
rüyalarım son buluyor. bütün kuşlar dökülüyor içimin göklerinden. ağzım tıpkı bir bir sitare. ağzım koca bir uzay boşluğu. soluklarım bir küflü merdiven altı. ayaklarım kırık bir rüzgar yatağı.
hiç bir cümle yön bulamıyor onun var ettiği en aleni boşluklarda bile. gök değil yer diyorum illa. illa ki taş olmalı illaki balçık olmalı diyorum. Neb-i o koca göklerde dolaşıp en son toprakta uykuya dalmış değil mi?
işte o toprak olmalı diyorum sayısızca. toprak olmalı diyorum illa. Yesrib Yesrib Yesrib. kumrular gibi ağzımda bir titrek soluk yalnızca. yola koyuluyorum sararmış bir ya nasiple. yeşeren bir vuslat ve çığlıklar arasında ağlak o umutla.
ona çok teşekkür ediyorum elbet. Bana sayısız nefesler imde toprak kokan bir iman sunduğu için.
ağzım toprak biliyorum dilim gök. biz birleşince o "ehadiyet" sofrasında bir cennet oluyoruz cennet kapısına varıyoruz. o korkunç anın çemberinde gözlerimi bir an kapadım ve belki hayatımda ilk defa Rabbin bana ne kadar çok yakın olduğunu aleni olarak hissettim.
öyle ki insan;bütün acılarını unutup umud ettiği devaların tümünü tek cümlede buluveriyor bir anda. anlamsızlığın dahi bir anlamı varmış öğreniyor insan. zerre kadar hayır ve zerre miktar şer ziyan edilmeyecek. ne şükür ya Rab. ne hamd bu Ya Alim.
"ialillahveinnaileyhiraciun"..evet şüphesiz iman ettik sana
her şey seninle var ve her şey seninle bir bütün. doğan gece,ölen gün,geçen mevsim,dökülen yaprak...üşüyen serçe
ağlayan gül,susayan bülbül...
dalları gümüşten bir can kuşu uçar belirsiz bir gök boşluğuna. ve yasin çiçekleri takmış olan bir melek, alnından öpünce o nazlı Yari,yarasından kevser ırmakları doğar ecelin ve naz makamına erişir gönül...ne güzeldir şahı güzin önünde baş eğmek. ne onurlu bir şereftir var edenin cemaline müştak olmak ve huzuru ilahide el bağlamak. Allah ve Rasul bağımlılığı. nasıl bir nimetttir bu ey insan.
ey yeri var edip gök yüzünü alabildiğine uzatan Mevla
yedi kat olan gökten sekiz cennet müjdesi beklemekteyim... taleb etmekteyim. yasa dışı bir arzu ile sevmekteyim seni. ve öyle seviyorum öyle seviyorum ve bilirim seviliyorum.
en büyük hukuksuzluğumdur bu bilirim. ben adil olmayan bir niyet ile yaşadım hep. hem cennet diledim ve hem cehennemden korktum.
oysa senin var olduğun her yerde ben eminim biliyorum. emin bir kudret elindeyim en eminim. ateşlerde selamet
cennete bir yasak lokma olmak bile azim bir keramet . bir Adem tövbesi,bir Musa duası,bir Muhammed nidası.
işte seni sevmek ümit ve korku demek. ateşinde cennet cennetinde öyle güzel dehşet. yeter ki sen ol var olduğum her ızdırapta
yeter ki sen ol olmayan ben de.
insan en çok kendine yalancıdır bilirim. ilk önce kendine yalan söyler. ve sonra yabancılaşır kendine mecburen. kendine yabancı olan varlık kedinde var olana da yabancılaşır en son.
ve kendi olmaktan çıkar nihayet. ve büyüdükçe çocukluğuna dönmek ister.
her geçen gün bir diğer dünü özleriz. en çok annemizdir sevdiğimiz. anadır çünkü,anaçtır o.
sevmeliyiz ki bilelim Rabbin neden bizlere "ben size annenizden daha şefkatliyim"dediğini. anlayalım bunun anlamını.
öyle ya, o bize soğuk bir sudan ve anneden daha şefkatli. öyleyse hamd ve şükür yalnız o"na...
güzel arkadaşım benim, bu yeni yıl saçmalığından pek anlamam ben ama Mekkenin fethi olması sebebiyle gününü tebrik ediyor gözlerinden öpüyorum.
netimde sorun var o yüzden arzu ettiğim gibi yazamadım. ama inan yazı ve fonu müthiş beğendim. günümün seçkisi...
duamsın
(.
Lavi_(n)_Su tarafından 1/1/2013 1:51:57 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
Bilirsin, sana çok şey danışırım, çok kez yarama merhem oldun. Ama ben cennet talep etmek konusunda senden ayrılıyorum gülüm benim. Benim öyle bir talebim yok. Huzuru toplanıldığında bana tiksinerek bakmasın, beni yanılanlar grubuna ayırmasın, daha ne isterim. Araf'a bile razıyım, yeterki o benden yüzünü çevirmesin:((
Bak şimdi merak ve üzüntü içindeyim:( Lütfen iyi olduğundan emin olayım güzelim benim.
Sevgilerimlesin.
Mehtap Yıldız
netim sorunlu dedim ya. o yüzden kopuk kopuk yazdım. yeniden okursan takıldığın yerin değiştiğini göreceksin. ve mecburen sık sık düzenleme yapıyorum hala.
biz kalb ile konuşuyoruz kuzum.
işte o yüzden acın olunca Allahım seni bana bildiriyor.
ve biz tek bir cümle ızdırapta o var edenin dermanına bulanıyoruz...sevgimle üstadem...
Mehtap Yıldız
ama biliyorum ki sen de benim sancımı hissedip aynı ile dualarında büyütüyorsun beni.
biliyorum kalbindeki o asilliği...
sevgimle can"ım..Allah ve o çok Sevgilinin nazarı üzerine olsun inş...
Mehtap Yıldız
eklerim belki birazdan...o"na değil sana bozayım orucumu içimin duası...
du bakım...(.
ÖYLESİNE...
saygıyla,
Ülviye Yaldızlıı
Allah seni bizlere, sevdiklerine bağışlamış. Sağlığından haberdar et beni, lütfen
çok cokk öpüyorum seni, incetmeden o güzel yüreciğinden...
Aynur Engindeniz
Her halimle yanımdasın, bensin...Nasıl teşekkür edilir sana bilmiyorum ki...
Seni seviyorum güzel şairim.
Angie
bak yetiştin gözyaşlarıma...öldüm sandım ama insan ölmüyor değil mi?yenileniyor değil mi?
ben de sana ve her harfine...her.....
senin için şükürler ediyorum o yaraya. benim canım yazarım.
Aynur Engindeniz
Hiçbir yazınızı bu kadar çok sevmemiştim
"Bir yaram var, bin dermana değişmem"
Teşekkürler
Saygıyla
Aynur Engindeniz
Çok teşekkürler değerli arkadaşım.
Sevgilerimle.
"İçtikçe susatan su..."
Yaram yarimdir, yarim yaramdır, evet ama....
Birşey var yine de
bu kalemi okurken huzur ile evet deyip,diye iç çektiğim.
O yara doğuştan sanırım ustam,
olmuyor sonradan....
Anlatım, sarıp sarmalayan şiirler gibiydi.
Kaleminize beğenim ve tebriklerimle Aynur Hanım.
Yeni yıl, güzelliklerle gelsin, öyle geçsin, diliyorum.
Selamım, saygım ile.
Aynur Engindeniz
Her defasında beni benden söken kalem, böyle güzel sözler söyler de mutlu olunmaz mı? Çok teşekkür ederim. Var olun...
Mutlu yıllar, bütün yıllar.
Sevgilerimle.
Nefis, insan ve hiç.. İşte sözün özü bu. Sadece alkışlıyorum.Sayfama hiç uğramadınız ustam.
Sevgi ile kalın.
Aynur Engindeniz
Buradaki varlığım yazmaktan çok okumakla iştigal. Ama herkesi takip etmem mümkün olamıyor ne yazık ki. İnşallah uygun bir zamanımda çalışmalarınızı okumak isterim.
Sevgiler.
“Gevşemeyin, üzülmeyin. Gerçek müminlerdenseniz yükselecek olan sizlersiniz.” Ali İmran/139
Son iki yıldır bu ayeti Mevla sürekli aklıma getiriyor. Yaramıza merhemi böyle sürüyor.
Sevgili Aynur inanılmaz haz aldım.
Ve biliyor musun, bu yazında özgürce savrulmuşsun. Tüm benliğin şahlanmış ve öylesine işledin yüreğime.
Sevgiler güzel yüreğine.
Aynur Engindeniz
Sevgilerimle.
Nilgün Akçay
Şahitlik edeceğim okurken yüreğimi sadece Rabbim sana getirdi diyeceğim.
Razı olup razı olunanlardan etsin Rabbim cümlemizi.
Aynur Engindeniz
Teşekkür ederim, şahitliğin için. Bana da sorarlarsa "Gelmeyi aşkla istedi, geldi" diyeceğim inşallah.
Mehtap Yıldız
Rabbe şükürle...
Aynur Engindeniz
Nilgün Akçay
Dua ettiğimi niye söylerim! Bilin isterim, aklıma hep Yaradan getiriyor sizi birkaç isim daha var böyle.
Demem o ki Rabbim sevdiği kullarına derdi veriyor ama derdin üstesinden gelmek içinde destekliyor birbirini tanımayan insanların dualarında.
İşte söyleyişim sadece bundan. Rabbim'e emanet olun.
vakti zamanında olmayışımı da hoş görün.sevgiler.