20
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1657
Okunma


-Tete…
Az daha düşüyordunuz. Sizin gözleriniz, görmüyor mu?
-bastonum var ya evlât, bastonum. O görüyor ya.
-baston dediğiniz nedir ki Tete?
-Doğru ya; eğri büğrü ağaç parçası, değil mi evlât. Dur bakayım, siz ona nasıl diyorsunuz “güvenmek” değil mi?
Eğer bastonun güvendiğin bir ağaçtan yapılmışsa, sakın korkma. Seni derin çukurlara düşürmeyecektir.
“Onunla git istediğin yere kadar…”
-fakat görmeden yürümek… Zor değil midir Tete?
-kuşlar var ya evlât. Sağımda, solumda her yanımda cıvıl cıvıl ötüşen kuşlar.
-inanamıyorum size Tete. Bir insanın rotasını kuşlar çizebilir mi hiç?
-kapat gözlerini, iyice kapat. Şimdi etrafındaki sesleri duymaya çalış. Kokuları gözlerine kokla. Hangisinin nereden geldiğini anlamaya gayret et.
-güzel bir oyun bu Tete.
-“kör oyunudur bu”
Sandığın gibi kolay değildir evlât. Hele gözleri gören oyunculara göre hiç değildir. Sakın oynamayı denemeye kalkma olur mu? Oynayamazsın.
Gözlerini kapatınca arkasında gözleri görenlerin bile görmediği kadar aydınlık beyaz bir perde açılır. Her yere onunla bakarsın. Fakat bize göre aydınlıktır bu perde, görenlere aydınlık gelir mi bilmem. Sen yine de gören gözlerin varken, kör oyununa heveslenme.
Bu oyun zordur evlât. İyisi mi sen bildiğin yola git, ben de yoluma. Hem daha yolunu gözlediğim göçmen kuşlarım var, üstünü örteceğim yolunu şaşırmış yaralı Sumrularım var.
Hadi var git yoluna, ben de işlerime bakayım evlât…
-Tete. Benim “gören oyuncu” olduğumu nereden biliyorsun ki? Onu da mı kuşların söyledi?
Kör oyuna başlamadan önce ne yapmam gerekir?
Neden güldün?
- Sana güldüm evlât, karanlıkta kalmaya olan hevesine güldüm! Madem öyle, kendine bir baston yap. Hemen, hatta şimdi. Sonra da gözlerinle kör olup... Bütün duygularınla uyanık olup, oyuna başla.
Oyuna başlamak için önce gözlerinin iyice kapat.
-şurada bir dal var, işte buldum bile. Aynı senin eğri büğrü bastonuna benziyor. Bekle Tete… Oyuna başlamama az kaldı. Üstündeki kuru yaprakları sıyırıp atmamı bekle. Sonra sana söz, bütün duygularımla senin yanında olacağım.
Her ne olursa olsun. Asla gözlerimi açmayacağım.
-kendine bu kadar güveniyor musun?
-evet.
-Bak evlât, bir gün yaralı bir kuşun yarasına bakmak için yerimden kalktığımda, tıpkı senin gibi birisine rastladım.
Bana onu hatırlattın.
Yaralıydı ama kanını içine akıtıyordu. Bana gören gözlerini almamı istedi, almadım. Aynı oyunu onunla da oynadık.
Yemin etti ama o yemin bana değildi, “ Kendisine… Eğer dedi, oyunu yarım bırakırsam, ya da oyunda gözlerimi açarsam, ant olsun ki O felaketin tek sebebi benim.” Sonra arkasından bir şehir çöktü.
Sen hâlâ bu oyuna başlamak istiyor musun?
-evet Tete.
-o halde önce sen başla evlât.
Artık sadece ikimiz varız. Bir de kuşlar…
Etrafında gördüğün her şeyi bana anlatacaksın. En hızlı kim anlatırsa, oyunu o kazanacak. Tamam mı?
-tamam. Sana söz veriyorum, oyuna başladıktan sonra, ne olursa olsun gözlerimi hiç açmayacağım.
Hadi, oyuna başlayalım.
-tamam evlât. Eğri değneğinden de memnunsan mesele yok.
Sıra senin, buyur bakalım.
-Üstümüzden bir kuş geçti Tete…
-ne tarafa evlât?
-demek ki kurallar bu kadar ince.
-evlât. Kendini oyununa ver.
- aa Tete sana doğru bir kuş uçtu.
-evlât, kuşun yanında uçan yavrusunu gördün mü?
-off Tete, bingoyu da hep sen yapıyorsun.
-bingo! Bingo nedir ki evlât?
-oyunda kazanmak.
-demek ki bingoyu yapan hep tek kişi, öyle mi?
-sen bingoyu iyice öğrenmeye başladın Tete.
-sen de kuşları görmeye başladın evlât...
-biliyor musun Tete, senden ve bastonundan özür dilemek istiyorum.
-toprağa verdiğim göçmen kuşlarımı geri getirecekse, durma. Hemen özür dile. Hatta boynumdaki ve yerdeki şu sarıpapatyalardan da bir kolye yap. Senin boynuna takıp, hoş geldin diyebileyim.
-sarıpapatyalar! Tete. Onların kokularını duyup burada olduklarını anlamış olamazsın.
-Unutma evlât, hayatta iyi bir oyuncu olmak için oyunları iyi takip etmek lâzım.
Bingo.
__öyküsatıcısıson2012mutluyıllarDavidoff