FELçLİ AŞK MONOLOGLARI
Ayaküstü bir ölümdü yaşadığım ve aşkımın peşlne düşmük, huzurlu bir yuva sunabilmek omidlnden başka amacım olmadan gitmiştim ömrüme ismini işlediğim kadına ve anladım ki elleriyle öldürürken beni iterek, dudaklarıda bana ait değildi ve yüreği sadece bana merhametsizdi. Gözlerimi ona vermek istedim o an, keşke Leylam benim gözlerimle görebilseydi, ağlardı yaptıklarına, pişmanlıklarında tövbelere boğulurdu bir ömür, o hayatımda varken şeytanın fısıltılarına rağmen hatamı anlamış esir düşmüş bir komutan gibi aman dilemiştim ama yanılgılarımın gerçekliğini görmüştüm. Hayat bana yalan söylerken, aşk gurura bulanıp intikamını almıştı işte... Sanırım ben sevilmeyen, istenmeyen bir hiç olmuşken benim gibi sevmese de onu mutlu eden bir alternatifln gölgesinde kalmıştım. Sevmeye tövbe etmek üzereydim tam, kim bilebilirki başına gelecekleri... Size deseler aşk acısıyla ve sevdiğiniz kadının ellerl, dudakları, ruhu yabancılaşmışken aldığın beddualar karşısında bir kamyon gelip size çarpacak, yatağa mahkum kalacaksınız, bir hemşire çıkacak ortaya, babanızla savaştığınız dönemden bu yana sizi arayacak ama bulamayacak ve birgün hastanede yattığınız odanın yanından geçerken görüp sizi, felç bir aşka inat kabul edip, hatta yazı ve şiirlerinizi uzun nöbetlerinizde bakucunuzda bekleyerek yazacak, anneniz hakkını helal etmeyip sizi sevmeyecek, sevdiklerinizin hepsi size sırtını dönüp istemezken, sevmezken, tanımadığınız bir kız çıkıp gelip hızır gibi size sahip çıkacak, bir daha yüroyemeyeceksiniz ama bir insan slzl b,yle sevecek deseler hanginiz inanırdı? Bende inanmazdım ama yaşamak inanamaktan daha başka...
Nefes alamıyorum sensiz demiştim ona, şiirlerde onu gergef gibi işlerken, belli ki ben onun herşeyiyim diye gittiğimde hiç bir şeyi olduğunu görmüştüm. Haftalarca izin alıp hasta yatmış, gözlerim ona olan sevgimle akmış, dizlerim bedenimi taşıyamamış kapaklanmıştım secdelere aşla, meğersem bir hiçmişim, basit bir hevesmişim kendimce... Yeni yıla onsuz mu gireceğim diye üzülürken, arkadaşlarım kendimde olmadığımı söylüyordu, haklılardı, haddinden çok sevmiştim merhametsiz bir gurura yenilse de, kulağımda çınlıyordu o ses "Seni sevmlyorum, istemiyorum sana ait değim anlasana adam." Bu sesi geceyi ortasından bölen bıçak gibi bölmüştü bir tırın korna sesi...
Gözlerimi açtığımda tepemdeki ışık gözomo alıyor, gözümü kaçırdığımda bir adam hastanın üstüne çarşafı örterken, kopan çığlıklar beni sarsıyordu. Babam geldi aklıma, aralarda izin alıp her gün kaçıp gitmiştim ihtiyacı olmasa da, yanında olmak önemliydi, sevmek ve sevgini hissettirmek... O telaşın içinde bana bakan bir çift gözü göremeyecek kadar kördüm demek ki, hem görsem de Aylin hemşirenin bakışlarını, kalbim hava almayacak kadar sevdamla doluydu, ona yer zaten yoktu.
Kolumda serumlar, kalbim yerinden çıkıp gidecekken, gözlerlmden yaş süzülüyordu, Leyla sınavlarına hazırlanıyordu, mecnuna tanımadığı adamlar sahip çıkmış, onu düşünürken felç olmuş yatıyordu, bir hemşire sanki hayatı ters çevirdim dercesine gülümsüyor, adıyla adını hatırlatıyordu. Kocaman bir tebessümle girdi içeri...vazoya çiçek koydu, gülümsedi.
-Nasılız bakalım bugün, ben aylin. Sana ben bakacağım. Şimdi konuşup yorma kendini,
-Tamam.
-Söz dinle ama, asileri ve itaat etmeyen hastaları sevmem
-Benim gibi.
-Bak hala konuşuyor. Seni ben baban burda yatarken görmüştüm, o zaman kemoterapi görüyordu, hastama iğne yapmaya gelmiştim, bir evladın babasına verdiği değeri ve aşkla hizmetini göronce bu adamın kalbi aşkla dolu dedim o an. Oysa ben gün içinde onca ölümü göre göre merhametsizleşmiştim, duygusuzlaşmıştım. O an keşke bu adamın eşi olabilseydim dedim kalbimden... Ama nasıl olduysa bir an kayboldun ortadan... Hakkında hiçbirşey bilmiyordum. Yollarda sana rastlar mıyım diye yürüyor, insanların yüzüne baka baka ilerliyor, allahımdan hep hergün kuran okuyup seni diliyordum. Sen yokken karşıma çıkan bir sürüsü oldu elbet, platonik dedim önce, hatta bir an ümitsizliğe kapılıp nerdeyse evleniyordum. Ama son an içimden bir ses, bekle dedi, düşlerimde seni ararken bile karşıma çıkanlar, o kalbi nurla yıkanmış blr insan, onu tanısan aşkla ona sadık kalırsın bak aşkla yanıyorsun bile onu tanımadan dediler. Büyülenmiştim sanki... Uzun nöbetlerin ortasında sana çok ağladım ben, yüreğimde bir kuş çırpınıyordu adeta seni düşününce, damağımda anlam veremediğim bir gül tadı oluyordu, gülüm sadece sana açıyordu, yağmurlarım sana yağıyordu ve ben anlayamamıştğm bu halime... Yakışıklılığa, zenginliğe baksan seni milyon kere katlayanlar yoktu gözümde... Ağladım, varlığına şükrettim bekledim.
Arkadaşlar anlatıyordu, kamyonun altında kalmış blr adam, ne romantik adammış cebinden bir şiir çıkmış diyorlardı. Onlar anlatırken kalbim sıkıştı birden, merak eder ya insan, yattığın yeri öğrenmiştim. Senin olmadığını düşündüğüm için önemsemedim. Birgün odanın yanından geçerken gördüm seni, tüm dualarım kabul olmuştu ve sen bana gelmiştin, varlığını biliyordum şükrümdeydin, şimdi yanımdasın.
-İyide güzel kız, ben bu saatten sonra sana birşey olamam. Felç bir adamın nesini seversin ki?
-Ben senin yüreğini sevdim.
-Senden önceki beni buraya getiren de ,yle diyordu, gerçi o tercihini yaptı beni attı, düşünürken bu hale geldim, onu suçlayamam, o haklıydı, ben onun en baştan hiçbirşeyiydim. Kim bir hiçbirşeyi sever ki?
-Ben
-Bak, seni tanıdığımda bilmem kaç yaşındaydım, gençliğimi yedin dersin sonra, pişman olursun beni sevdiğine, kabin bir beni kabul etmez merhametsizleşir, yıllar sadece senin için ileri gidiyor ve ben sen yaşlandıkça gençleşiyorum ya...Vazgeç benden, geçenler ardına bile bakmadan geçti, sende yapabilirsin.
-Vazgeçmeyeceğim, bak eski aşkını anlatınca, sen yine dik durmuşsun boşver, sadakatinide sevdim şimdi, hem allahtan gelene bir şey yapamazsın, kader kalemi senin elinde değil, nasip olmazsın felç olursun, o sana nasibini getirir alanda o verende. Üzülme! Söyle nereye gitmek istersin yeni yılda, nerde girelim?
-Bir otel var merkezde, çok aradım ve ben çok seviyorum, beni oraya götür, madem kendim gidemiyorum, 303 numara...
-Tamam, hemen ayarlarım, pazartesi çıkacaksın ne de olsa... Anneye de haber veririz...
-Benim kimsem kalmadı aylin hemşire, kimsemsin dediklerim kimsesiz bıraktı beni, haber verip izin alacağım kimsem yok, rahat ol o açıdan...
-Peki,
-Ya hemşire, elin ayağın tutuyor, genç ve güzelsin, yahu hala sevmekte ısrarcı mısın bu felçli aşk gazisi sefili...
-Ben senin yüreğini sevdim ki...
-Namazlarımı da kılamayacağım, üzülüyorum şimdiden, kuran okuyabilirim dimi, okuyamazsam hiç nefes alamam, çünkü o.... Neyse.. Birşey soracağım, ailen sana kızmaz mı?
-Ailem yok can, kaybettim kaza da, yalnız kaldım.
-Beni böyle sevebilir misin ya?
-Yaşa ve gör canım,
-Hikmetinden sual olunmaz ya rab, sen herşeyin sahibi ve hakimisin. Bu soruyu soracağım? Herşeyini kaybetmiş olmama rağmen, bana yalan söyleyen hayata inat.
-Nedir o?
-Evlilik aşkı öldürürmüş, benimle bir ömür ölür müsün? Seni hiç terketmeyeceğimi söylesem, beni sever misin?
-Evet, evet, evet.
-Benim bir hayalim vardı, babamlarınki ile aynı tarihte evlenmek, o hayalimi de gerçekleştirir miyiz?
-Hangi ay can canım,
-Ocak
BAKİ EVKARALI