Genel olarak saçı olanların saç için berbere gittiği düşünülür. Peki, kel berbere gidemez mi? Gider, hem de bal gibi gider; kısaca, isterse gidebilir.

‘Kadın berberi, erkek berberi, güzellik salonu’ anlamları ile Fransızca kökenli ‘coiffeur’ Türkçeye ‘kuaför’ biçiminde girmiş bir ad türü sözcük olup, dilimize Farsçadan geçen ‘berber’ sözcüğü ile de karşılanmaktadır.

Bayanların ve erkeklerin kuaföre gitmeleri ne kadar doğalsa, saçı olanların ve saçsızların da kuaföre gitmeleri o denli doğaldır.

Saç ektirme, peruk (takma saç) yaptırma, cilt temizliği ve bakımı, makyaj, estetik görünüm ve benzeri uygulamalar için kuaföre gidilebilmektedir.

Kel yani saçsız olmak kuaföre gitmeye engel değildir. Aynı biçimde kellerin kuaföre gitmelerini yasaklayan bir kural, yönetmelik veya yasa da bulunmamaktadır.

Kelin de gözü, kaşı, kirpiği, burnu ve kulağı; erkekse, bıyığı ve sakalı vardır. Yalan mı?

Metroseksüellerin (İng. metrosexual, bakımlı erkek) kısa aralıklarla kuaföre gittikleri bilinmektedir.

Kişinin görünüşü salt giysileriyle değil, aynı zamanda saç ve cilt bakımı ile söz konusu olmaktadır. Tümüyle kişinin görünüşü bir bakıma içinin aynası değil midir?

Hijyenik, bakımlı ve temiz bir bedene sahip olmak istemek herkesin en doğal hakkı olsa gerek! Saçımıza ve yüzümüze en uyumlu biçimi vermek isteriz.

Aklıma geliveren bir fıkrayı, konuyla ilgili olduğu için, hemen aktarmak isterim, izninizle:

Kel birisi mahalle kıraathanesinde arkadaşlarının önünden salınarak geçerken sormuşlar:

__ Hayrola, nereye böyle?

__ Berbere!

Bu yanıtı alınca yadırgayanlar gülüşüp bakışmışlar.

__ Nasıl olur? Hayret!

Adamcağız ‘Benim de canım var, ben de insanım…’ şarkısını mırıldanarak ve arkasına hiç bakmaksızın yürüyüp gitmiş!

Başkalarının saçından, kılından, kelinden sana ne, bana ne, kime ne?

Hoş ve esen kalınız…

30.12.2012