- 1652 Okunma
- 19 Yorum
- 0 Beğeni
Sen ırgatsın
“Her insan doğarken eşit gibi görünse de, doğduğu aileye ve bölgeye göre eşitliği değişir. Kimimize rızkı altın tabakla sunulurken, kimimiz tırnaklarıyla kazıyarak rızkına ulaşır.”
Yukarıda alıntıladığım bölüm, kitabımın önsözündendir. Çünkü ben, bunun böyle olduğunu yaşayarak öğrenenlerdenim.
Nasıl mı? Az sabır gösterirseniz kısacık anlatayım.
İlkokulda, muhtarın kızı Hatice ile yan yana otururduk. Hatice, notlarını iki buçuktan üçe zar zor geçirirken, ben, her sınavda şartlanmış gibi beş alırdım. Almak zorunda hissederdim kendimi. Bunun için çok çalışırdım. Çalıştın da ne oldu? Diye sorarsanız, hiçbir şey olmadı. İlkokulu bitirince, okumak için ağlayıp sızlamam boşunaydı. Ailem beni okutmadı ama muhtarın kızı Hatice, iki, üç ala ala okudu ve öğretmen oldu.
Ailem okutmadı diye hayata küsecek değildim elbet, küsmedim. Kısa yoldan hayata atılıp bulduğum her işte çalışmaya başladım ama nereye kadar? Bu işin sonu nereye varacaktı böyle? Bugün kazanıp bugün yemek bana göre miydi? Değildi. Mademki çalışacaktım, adam gibi bir iş bulup sigortalı çalışmalıydım. Bu gençliğin, bir de yaşlılığı vardı.
Aklımda bu düşüncelerle, üniversiteye hazırlanan öğrenciler gibi ders çalışıp, devletin işçi alımları için açtığı her sınava başvurup katıldım. Heyecanla beklediğim sınav sonuçlarını, sınavı açan kurumların astığı ilanlardan öğrendim. Ne hikmetse girdiğim her sınavı kazandım ama hepsinde de yedekte bekleme zorunluluğu ile karşılaştım. Beni ne zaman çağıracaksınız diye sorduğum her yetkili; gerektiğinde çağıracağız deyip beni başlarından savdılar. Neden diye çok düşündüm. Üzüldüm.
Nedeni gayet açıktı, çünkü hiçbir kurumda benim bir dayım yoktu. Dayısı olan, arabasını dağdan aşırırken, olmayan düz yolda şaşırıyordu. Ben de şaşırdım. Şaşırdım ama ne dağda ne de yolda, ben ne yapacağımı, nasıl iş bulacağımı şaşırdım.
Yine de ümidimi yitirmedim. Şehir kazan ben kepçe iş aradım. Bana önerilen işlerin ücreti, asgari geçimin çok altında ve sigortasızdı. Ama vazgeçmedim. En sonunda bir otelde sigortalı bir iş bulmuştum. Her işin bir zorluğu olduğu gibi, bu işin de vardı; hiç izin kullanmadan çalışacaktım. Gerekçe; otel, yirmi dört saat, yedi gün açıktı ve çalışanı, haftanın her günü işe gelmeliydi. Kabul ettim. Hayatımı kazanıp karnımı doyurmak, çocuklarımı yetiştirip okutmak için çalışmak zorundaydım.
İşimde, beşinci yılımdaydım. TRT nin çekeceği bir filmin, bizim şehrimizde çekileceğini duymuştum. Çok heyecanlandım, sevindim. Hele oyuncularının da bizim otelde kalacaklarını duyunca heyecanım kat kat artmıştı. O, çok sevdiğimiz, yakından bir kez bile göremediğimiz, gözümüzde büyüttüğümüz sanatçılar yanımıza gelecekti. Belki de bizimle sohbet edeceklerdi.
Kırk, elli kişilik ilk oyuncu kafilesi çok geçmeden gelmişti otele. Hepsi de iyi insanlardı. Birçoğu ile fotoğraf çekilip sohbet etme imkânı bulmuştuk.
Aradan on, on beş gün geçmişti ki, akşama doğru bir otobüs dolusu ikinci bir kafile daha gelmişti. Yalnız onlar konaklamayıp, birkaç saat dinlendikten sonra tekrar yola çıkacaklardı. Ben, işimi bitirmiş kapıları kilitliyordum ki, çalıştığım katın holünde bir curcuna, bir kalabalık kimin hangi odaya girdiği belli değildi. O anda kilitlemeye çalıştığım odaya yakından tanıdığım ünlü bir sanatçı (!) beni iterek girmeye çalışıyordu. Onu durdurmak zorunda kalmıştım. Bu odanın onların olmadığını, başka bir misafirimize ait olduğunu nazik bir dille anlatmaya çalıştım ama o çok ünlü sanatçımız beni bir türlü anlamaya, dinlemeye çalışmıyordu.
Elimdeki anahtarı çekerek aldı ve gözlerini gözlerime dikip öfkeyle;
—Sen ırgatsın! Sana ne oluyor? Dedi.
Gözümde büyüttüğüm sanatçının aslında çok da büyük olmadığını o an anlamıştım.
Muhtarın kızının nasıl öğretmen olduğunu, benim neden olamadığımı da.
Aradan yıllar geçtikçe başka birçok şeyi de anladım ama yine de pes etmedim. Çalıştım, çalıştım, çalıştım ve sonunda hafta tatili olan bir iş bulmuştum.
Su gibi akan yıllar, bedenimi yıpratsa da yüreğimi, yüreğimde büyüttüğüm insan sevgisini yıpratamamıştı. Ayırım yapmadan, her sınıftan insanı sevdim, arkadaş edindim, dost edindim. Tek tatil günümde arkadaşlarımla birlikte olmak için insanüstü çaba sarf ettim.
Bedenim ırgat olsa da gönlüm ırgatlığı bir türlü öğrenemedi.
Gönül bu, kimseyi taktığı yok ki, ırgatlığı öğrenir mi dersiniz?
28.12.2012/Emine UYSAL
YORUMLAR
İnsanlık adamın kendisinde olmalıdır.Yaşam zaten zehirli bir akreptir.Kimi nerde ve nasıl vuracağını kimse bilemez.Düzenin kime çalıştığı,kime hizmet ettiği zaman sürecinde zaman zaman gün ışığına çıkıyor.Korkmayacaksın,korku korkuyu yaratır.İş ne olursa olsun önemli değildir,İşin ne getireceği,neyi götüreceği önemlidir.Alın teri insanın onurudur..Zannetmeki bir siz o zikzaklardan geçmişsiniz.Ben on altı yıl öğretmenlik yaptım.Ama siyası nedenlerle içeriye alındım.kominiz propogandasından dolayı yargılandık,Ama sonra KOMİNİST PARTİSİ kuruldu TC kanun 141 ve 142 ci maddeleri değişti.Arkadaşlarım göreve döndü ben ise göreve dönmeyi kabul etmedim.Bu gün Maliye Hukuk Muşaviri benim öğrencim ve aradan yıllar geçtiği halde birgün beni bir baş muşavir olarak aradı ve ona verdiğim bilgilerden ötürü o makama geldiğini sevgi ve saygısını illeti.Bu benim en büyük mutluluğum oldu.Yaşamımın bir parçasını size anlattım.Çok zorlu günler geçirdim.Ama zorluğu hep yendim.Uzun yıllar eşimden ayrı barajlarda şeflik yaparak ekmeğimi kazandım.Ezildim ama eğimedim.Kapitalizmin üretim tarzı budur.Hiç üzülmeyiniz can dostum...Yaşam bir bütündür.
Yaşadığınız sürece ekmeğiniz için zorlu koşullarda çalışmanız o sizin onurunuzdur.Kutlarım...Bu öykünüzü güzel cümlelerle ifade ederek bizlere okuttuğunuz için içten sizi tebrik eder sevgi selamlarımı iletiyorum can dostum...
Emine UYSAL (EMİNE45)
teşekkürler efendim, açık ve net yorumunuz için.
Ah canım benim senin o güzel yüreğin nice kendini büyük sanan sanatçıların kütlesinden daha büyük sevgi dolu olgun ve ağır başlı..ilk gördüğümde gözlerindeki bakışının yüreğindeki sıcaklığın yansıması olduğunu hemen anlamıştım helal ve temiz kazancınla ırgat olmak haramla padişah olmaktan daha onurludur .. sevgilerimle .. geç kalmışlığımı bağışla dostum...
Emine UYSAL (EMİNE45)
çok sevgimle can.
BOZOK KIZI
Emine UYSAL (EMİNE45)
Merhaba Emine Hanım,yazınızı geç okumak zorunda kaldım.Okudukça üzüldüm..Toplum ve birey olarak seviyesizlikten, okumuş cahillikten bir türlü kurtulamadık..Amerikalı,Avrupalı mimar,mühendis bir çok yüksek tahsil yapmış,insanların ırgatlık yatığını ( demir yollarında,çifliklerde v.s.) hatta ülkemizde dahi aynı şekilde çalıştıklarını gördüm.Bu insanlar, yaptıklarından gurur duydukları gibi,toplumları da onlardan gurur duyuyor ve onlara saygı gösteriyorlar.Biz de malesef, emeğe saygı yok..Önçe insan..
Sizleri,başarılarınızı ve yazınızı kutluyorum.Selâm ve saygılarımla..
Emine UYSAL (EMİNE45)
selam ve saygılarımla
Hangi kademede, hangi görevde olursa olsun, ister zengin ister fakir, önce insan olabilmeli.
Asalet budur asıl. Maalesef böyle olaylar sık sık oluyor.
Ders verici ve güzel ifade edilmişti yazı. Candan kutlarım.
Her şeyin gönlünüzce olduğu nice yıllar dilerim, sevgilerle
Emine UYSAL (EMİNE45)
Yeni yılda her şey gönlünüzce olsun.
sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgilerimle...
Bence sonuç önemli..başarmak,kazanmak..
Seni tanıdığım için söylüyorum..senin gibi ırgatlar bu ülkeye çok şey kazandırır..boş ver biz kendimize güvenelim..gerisi yalan..kutladım selamnlar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
çok sevgimle canım.
Ablam bedduayı sevmem ama öyle zoruma gitti ki dilerim size ırgat diyen o şöhret budalasının yaşlanıp yıldızı söndüğünde çevresinde kimse, elinde avucunda tek kuruş kalmaz da görür ırgatlığı ki böyle kendini beğenmişler genelde yalnız ölür.
Bu arada Türkçe dersinde kızım Sevgi Pınarı kitabınızdan üç hikâyenin özetini anlattı ve 100 aldı.
Hepimizden selamlar, sevgiler ablam.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Kızının 100 puan almasına çok sevindim. Benim hikâyelerin güzel olduğundan değildir o, senin kız çok akıllı maşallah, kim bilir nasıl güzel anlatmıştır.
Ailene sevgi ve selamlar…
Emine hanım gerçek değerin insanlık olduğunu yazından iyice anladım. Beni de okutmadılar ama
umutsuzluğa kapılmadım bende. İnsan isteyince okuyabilir ama ben ders kitaplarını değil, roman
şiir öykü ve yararlı kitaplar gibi kitapları büyük bir kitap açlığıyla okudum. Hem de başkalaına
elbise dikerek aldım bu kitapları, dergileri..
Yazını duygulanarak okudum, sana başarılar diliyorum. İnsan yeterki istesin, başaramayacağı şey yoktur.
selâm ve sevgilerimle..
Emine UYSAL (EMİNE45)
Ben de okullarda okuyamasam bile, çok okudum. kitap almaya gücüm yetmediği zamanlarda çocuklarıma okullarındaki kitaplıklardan getirtiyordum. onca yorgunluğa rağmen her gece kitap okumadan uyuyamazdım.
selam ve sevgimle...
glenay
arada. Evlendiğim kişiden boşanınca çocuklarımı biraz da ailemin desteğiyle
okuttum çok şükür.
seninle aynı kulvarlardayız..
selâm ve sevgimle,
iyi geceler..
İnsan önce insan olmayı bilmeli arkadaşım...Bu gün bir yerlerde gördüğümüz insanların çoğunun nerelerden,nerelere geldiğini biliyoruz..özleri kalmamış,ruhlarını kaybetmiş bir çoğu..öyle olmasa idi o sözde ünlü asla sana öyle davranmazdı..Her şey gönlünce olsun arkadaşım ve seni çokkkk seviyorum....
Emine UYSAL (EMİNE45)
selam ve sevgimle...
merhaba...
önce insan olmak lazım...
zirvelere çıkanları da abartmamalıyız...
bazıları hak etmediği bir önün arkasınnda zavallılıklarına devam ediyorlar...
bazı fırsatları kaçırabiliriz fakat onurumuz ve şerefimizle değerimizi taşırız...
depremde nice zengin ve ünlülerin bir kaşık çorba için kuyrukta küçüldüklerini gördüm..
dünya bir sınav yeri...
hayatta neler olmuyor ki...her şey tersine dönebiliyor bazen...
bir de şu var tabi...
kimse ölüme çare bulamıyor...
kefenden başka da mal götürememekte...
mezarların şaşaalı yapılması da orada yatanın işine yaramamakta, eğer güzel amel götürememişse..
sizi çok tebrik ediyorum değerli kalem...
saygımlasınız...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Merhaba Seyfettin bey, ne güzel söylemişsiniz, yüreğiniz dert görmesin, yorumunuz, yazımın özeti gibi olmuş. önce insan olabilmektir gaye, olabilene tabii.
Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim, selam ve saygımla...
Sevgili Emine.
Güzel bir söz vardır '' Tahsil cehaleti alır, eşeklik bâki kalır'' Bazıları ne kadar tahsil görürlerse görsünler, ne kadar ünlü olurlarsa olsunlar eşeklikten kurtulamıyorlar maalesef.
Bakın aklıma bir fıkra geldi..Anlatmazsam çatlarım.
Bir matematik öğretmeni sandal sefası yapmaya karar vermiş. Bir sandalcıyla anlaşıp denize açılmışlar...Denizde Öğretmen sormuş sandalcıya:
-Sen cebir bilir misin?
-Bilmem sayın hocam.
-Çok kötü..Desene gitti hayatının beşte biri...Peki Trigonometri bilir misin?
-Valla onu da bilmem sayın hocam.
-Vah vahhh çok yazık..Desene gitti hayatının beşte biri daha...Peki analitik geometri bilir misin?
Sandalcı bir '' La havle'' çekmiş...
-Bilmem hocam bilmemmm..Nereden bileyim?
-Vah vahhh..Çok yazık..Gitti hayatının beşte biri daha desene?
Derken bir fırtına çıkmış...Sandal başlamış sallanmaya...Ha battı ha batacak...Sandalcı sormuş bu sefer:
-Hocam sen yüzme bilir misin?
-Hayır bilmem
-Vah vahhh..Çok yazık...Desene gitti hayatının tamamı....
İşte böyle Emine ...
Neyi ne kadar bildiğin değildir önemli olan...Eğer derya ortasında gemin batmışsa ve yüzme bilmiyorsan ne işe yarar onca ilim, onca şöhret değil mi?
Selam ve sevgilerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Değil mi, yüzme bilmedikten sonra onca ilim ne işimize yarayacak deryanın ortasında. Bugün elektrikler yok olsa kaç kişi hayatını gündelik işlerini devam ettirir acaba, ben ettiririm:))
selam ve sevgimle...
İnsanı insan yapan ne mal mülk, ne mevki, ne makam, ne şöhrettir.Yürektir arkadaşım yürek.
O da sen de var.
Tebrikler yine içinde ders barındıran yazın için.Sevgiler.
Emine UYSAL (EMİNE45)
selam ve sevgimle...
insanın derecesi adamlığından belli, popüler sıfatlardan değil. Mesela benim starım da sensin hani insan gibi insan olduğun için..
Emine UYSAL (EMİNE45)
selam ve sevgimle...
İnsan kendini bildikten sonra başkaları ne demiş önemli mi? İşte bu sözü doğruluyor yaşam hikayen canım. Sen başlı başına bir ekolsün, diş tırnak uyuklamıyor sende. Bence canlıyı küçümseyen sanatçı olamaz. Sanatçıyım diye geçinir.Maalesef böyle yontulmamışlarla sürekli karşılaşıyoruz.
Gelelim yazına, sen bu işi ilerlettin iyice, öyle güzel cümleler kurulmuştu ki, biri bitmeden diğerine atlamak istedim.
Kalemine sağlık canım, sevgilerimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
çok sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
önce eskiyi satıp bitirelim ki yenisine sıra gelsin değil mi?
çok sevgimle can...
"başak dolunca eğilir"
yüreği kavi kardeşim. seni tanımak onuruna eriştiğim için çok mutluyum...sen hayatı öre, öre yaşamışsın....şimdi seni herkes tanıyor ama muhtarın kızını......birde gözümüzde çok büyüttüğümüz kişileri yakından tanıyınca boş bir çuval olduğuna çok tanıklık etmişimdir. bırak bizler o müsvettelerin gözünde ırgat gibi kalalım....saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sakın ola ki, ırgatlığımdan falan utandığım düşünülmesin. Ben bunu her fırsatta hepinizle paylaştım zaten. Beni inciten; o, şahsın gözlerinde gördüğüm küçümseme idi. Öyle bir bakmıştı ki, çöp bidonu, karşısında duran insandan daha temizdi onun gözünde. İşte beni ezen, o bakışlardı.
Peki, şimdi niye paylaştın diye sorarsan, şöyle diyeyim; ben, tam on yıl hiç izinsiz çalıştım. Çalışmak zorundaydım. Alın terinin kutsallığına inanlardanım. Rabbim her darda bir kolaylık verdi. Şükürler olsun. Bazı durumlar oluyor ki, ırgatlığımı hatırlatıyor bana. Bu da onlardan biri işte…
Şimdi haftada bir, yılda bir hafta izin kullanabiliyorum. Her izin günüm öyle kıymetli ki, işte bu kıymetli zamanımı dostlarımla geçirmekten gocunmam, yorulmam. Çünkü insanları seviyorum. Yorulanlara da diyecek sözüm yok.
Selam ve sevgimle…
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
yani tahiri zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
tahir ne kaybederdi tahirliğinden?
bütün iş tahirle zühre olabilmekte
yani yürekte.
değerli kalem, Emine Uysal Hanfendi, üzüldüğümden mi, kızgınlığımdan mı bilemem, yazıyı okurken daha Nazım'ın bu dizeleri düştü Us'uma.
Evet, sanatçı olmuş o beyefendi hatta ünlü de olmuş ama yaşadığı dünyayı, yaşamın gerçeğini algılayamamış. Ama ne gam!
şunu bilseydi keşke!
Bütün mesele yürekte !
Bu vesileyle kitabınızdan heberdar olmuş oldum, kitabınızı, yazınızı ve güçlü kaleminizi kutluyorum.
Saygıyla kalın...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim Hüseyin Bey.
selam ve saygılarımla...