- 578 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TAKDİR VE ÖDÜL
Tam 15 gün anamız ağladı!
Tam 15 gün sürdü exra eğitim.
Tüfek omza, selam dur, rahat!
Tüfek omza, selam dur, rahat!
Tüfek omza, selam dur, rahat!
Sabah tekmilinden sonra, tam techizat, bölük komutanlığının önündeki geniş asfalt yolun kenarına diziliyorduk, eğitime başlıyorduk.
45 dakikalık eğitimin ardından verilen 15 dakikalık arayı iple çeker omuştuk.
İstirahat edin! Emriyle birlikte tüfekleri çatar çatmaz kendimizi bölük binasının içine zor atardık.
Tuvaletler oradaydı.
Bölük gazinosunun kapısının hemen sol girişindeki çay ocağımız oradaydı.
Bölük binasının kapısından girer girmez, bir kısmımız sola, çay ocağının bulunduğu gazino tarafına dönerken, bir kısmımızda sağa dönerek tuvaletlerin olduğu kısma koşardı.
Çay içerken üzerimizdeki tam techizat sorun çıkarmasa da tuvalete koşanlar için zorluk çıkaracak nitelikteydi!
Molanın bitimize kadar ne yapabilirsek yapıyorduk, sonra tektar dışarı çıkıyor, çatıdan tüfeğimizi alıyor, yeniden sıraya giriyor, yeniden verilen emri uyguluyorduk.
Tüfek omza, selam dur, rahat.15 dakikalık aralardan sonra tek kurtarıcımız! öğle yemeği vaktiydi.
Yemekten sonra kaldığımız eğitime akşam saaat 17.00 daki mesainin bitimine kadar devam ediyorduk.
Hazırlıklar sadece bizim bölükte miydi?
Hayır canım, ne alaka?
Askerlik görevimi yaptığım Merzifon’daki 5. ANA J. ÜS Komutanlığı tam bir seferberlik halindeydi.
Yollar devamlı süpürülüyor, boyası, badanası noksan binalar boyanıyordu.
Cimenler her zamankinden daha fazla sulanıyor, ayrık otların büyümesine bile izin verilmiyordu.
Çok ağır misafirler ağırlıyacaktık.
12 Eylül askeri harekatının sonrasıydı.
1981 Haziran’ıydı.
12 Eylül’ün getirdiği korkunç yoğunluk nispeten azalmıştı, ortalık durulmak üzereydi.
12 Eylül harekatının lideri Org.Kenan Evren ve Konsey üyeleri tam kadro Amasya fesivaline geleceklerdi ve uçakları da benim vatani görevimi yaptığım 5. üsse inecekti.
Ben Kütahya’daki eğitim birliğinde Bando kursu almıştım.
Sınıfım Hv Bando eri olduğundan ve 5 üste de bağımsız Bando kıtası olmadığından Muhafız Bölük emrindeydim.
Bize gelen mektuplarda MUH.Bölük olarak kısaltılan Muhafız bölük, üssün en seçme birliğiydi.
12 Eylül’den önce, Merzifon ve cıvarında meydana gelen terör olaylarını bastırmak amacıyla araziye çıkan birlik bizden giderdi.
Ana nizamiye, cephanelik, Füzelerin saklandığı Gar 8, Komutanlık binasıo, harakattan sonra kurulan cezaevi’nin korunması bizim görevlerimiz arasındaydı.
İşimiz; nöbet, eğitim, nöbet, eğitimdi.
Aslında çok iyi eğitimliydik.
Fakat komutanlarımız, bizim daha iyi eğitimli olmamız için Kenan Evren ve Konsey arkadaşlarının üssümüze gelmeleri esnasında tören birliği olarak görev alacağımız için bizi olabilecek en iyi biçimde hazırlıyorlardı.
Büyük günün bir gün öncesinde, Cumartesi günü tören kıyafetlerimizi giydik, misafir komutanı taşıyan C-130 uçaklarının gelebildiği en son noktadaki havuzbaşı tabir ettiğimiz tören alanında sıralandık.
Gelen uçak her zamanki gibi C-130’ du, kanatları pistin dışına çıkmıştı.
Uçak piste indi, inişini tamamladı, Havuzbaşı’na yöneldi,tören kıtasının tam karşısındaki park yerine yanaştı,durdu.
Misafirimiz, dönemin Başbakan’ı ( E) Oramiral Bülent Ulusu’ydu.
Misafir, uçağın kapısından görünür görünmez Amasya’daki Tugay’dan gelen Bando saygı marşını açlmaya başladı.
Saygı marşının bitiminde misafir uçak merdivenlerinden inerken Bando yürüyüş marşını çalmaya başlamıştı.
Gelen misafir, tören kıtasını denetledi, tam ortada bize ’’Merhaba asker’’ diyerek selam verdi.
Tören bitiminde arabasına bindi, gitti.
Bugünlük işimiz bitmişti.
Bölüğe geri döndük, tören kıyafetlerimizi çıkardık, normal giysilerimizi giydik, normal yaşantımıza döndük.
Döndük ama bu defa da akşamı iple çeker olmuştuk.
Başbakan Ulusu’nun üssümüze yaptığı ziyaret TV kameraları tarafından çekilmişti, akşama muhakkak televizyon haberinde görünecektik.
Akşam haberleri başlamadan ana gazinodaki TV’nin önüne oturmuştuk bile.
İlk haber, Başbakan’ın Merzifon’a yaptığı ziyaretti.
Görüntüde Başbakan uçaktan iniyordu, tören kıtasını denetliyordu.
Merhaba diyordu, biz de sağol diyorduk.
Başbakan arabasına binip gidiyordu ama biz kendimizi ekran başında tam ayırt edemiyorduk.
Çünkü C tipi askeri tören yapmıştık, C tipi askeri törende 871 asker bulunduğundan biz ekranda kendimizi tam görememiştik.
Ertesi gün aynı işleme tekrar başladık.
Elbiselerimiz ütülendi, sakal traşımızı olduk.
Botlarımız kimbilir kaçıncı defa ayna gibi parlatıldı.
Komutanları taşıyan uçak alana inmeden yarım saat kadar önce bölük binasının önüne gelen otobüse bindirildik, bir kez daha Havuzbaşına götürüldük.
Uçak alana inmeden 15 dakika önce Başbakan Ulusu’da tören alanına geldi, komutanımızla konuşmaya başladı.
Uçak bir gün önce olduğu gibi aynı biçimde alana indi, Amasya’daki Tugay’dan gelen Bando bir kez daha yerini aldı.
Karşılayıcıların başında bu defa Başbakan Ulusu vardı.
Genelkurmay Başkan’ı sıfatıyla birlikte Devlet Başkan’ı görevini de üstlenen Kenan Evren ve Konsey üyeleri Tören kıtasını denetlediler, Amasya’ya gitmek üzere üssümüzden ayrıldılar.
Ertesi gün Kenan Evren ve arkadaşları, HV Kuvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya hariç bizim üsseuğramadan Ankara’ya dönmüşler.
Org. Tahsin Şahinkaya denetlemelerde bulunmak üzere aynı zamanda memleketi olan Merzifon’da kalmış.
Komutan’ın denetlemesi 2 gün sürmüştü.
Giderken bir kez daha tören yapıldı.
Komutan tören kıtasının tam ortasına geldiğinde ’’Allaha ısmarladık asker’’ deyince biz hepbir ağızdan ’’Sağol’’ çektik.
Komutan tören kıtasını denetledi, son askerin hizasına gelince geriye döndü, tören kıtasına bir kez daha baktı,tarihe geçecek lafını söyledi:
İşte Hava Kuvvetleri budur.
Ben kara kuvvetleri, mara kuvvetleri tanımıyorum.
Hava Kuvvetlerinin kimseden aşağı kalan tarafı yoktur.
Hava Kuvvetleri Komutanımız Şahinkaya,üs komutanımız Hv Pl. Tuğg. Öner Dinçer’e döndü,Sağol Öner Paşa.
Burada çok iyi şeyler gördüm, teşekkü ederim dedi, uçağına bindi, gitti.
Çok sert bir komutan olduğunu duyduğumuz Şahinkaya’nın övgüsü üs komutanımız için çok büyük ödüldü.
Komutanımız bu kadar övgü olmasına neden olan Muhafız bölüğünü de ödüllendirmeyi unutmadı.
Ertesi günü bizim ilan panosunda Muhafız bölüğünün gösterdiği başarıdan ötürü komutanımızın teşekkürü ve verdiği ödül açıklanıyordu.
Muhafız bölük ertesi günü, normalde mesai günü olmasına rağmen izinli sayılıyordu.
İzin günlerimizde, hava soğuksa Merzifon’daki 2 sinemadan birine giderdik,hava açıksa parkta bahçede vakit geçirirdik.
O günde hava güzeldi, biz parkta otururken arkadaşlardan biri ortaya bir öneri attı.
Haydi sinemaya gidelim dedi.
Diğer bir arkadaş bu havada sinemaya gidilir mi? Deyince, öneriyi ortaya atan arkadaş, ama araya ’’Parça koyulur’’ cevabıyla itirazımız bitmişti!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.