- 1309 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
DEJAVU
DEJAVU
Tezgâhın üzerindeki akşamdan kalma bira bardaklarından yükselen nahoş koku, midesini ağzına getirdi. Genzini yakan berbat tadı, tükürüğüyle beraber gırtlağından aşağıya saldı. Bulaşık köpüklü ellerini saçlarının arasında gezdirdi. Dudaklarından dökülen okkalı bir küfür havaya savruldu. Limon kokulu köpükler havada üşüştü. Lavabonun içerisindeki kirli bardakları öylece bırakıp, dolaba yöneldi. Elinde buz gibi bira kutusuyla mutfağı öylece bırakıp terk etti.
Koridorun kenar köşesine sıkışıp kalmış kedi, sahibinin kokusuyla gözlerini araladı. Bıyık altı umursamazlıkla alışkın olduğu resmi garipsemeden, gözlerini yumdu. Uykusuna devam etti. Siyah derisinin üzerinde parlayan birkaç beyaz nokta, karnının şişkinliğine tanık sırıtıyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse, sahibi oldukça cömert bir adamdı. Karşılıksız seviyordu onu.
Banyonun ıslak zeminine aldırmadan, lavaboya bir bakış fırlattı. Aynı anda kaygan mermerin yumuşaklığıyla yüzüstü buluştu. Bira tenekesi acayip tiz sesler çıkararak, küvetin kenarına doğru savruldu. Yere saçılan sarı sıvı, köpüklerini ardına bırakarak banyo giderine doğru yol aldı. Sızlayan kaşına aldırmadan, gayri ihtiyari bira şişesine doğru hamle yaptı. Zira dolaptaki son birası şu an can çekişiyordu. Gecenin bu vaktinde, sokaklarda arayışa girmeye hiç niyeti yoktu. Yarısı boşalmış şişeyi kafasına dikti. Kulağına doğru akan yapışkan ve sıcak sıvının farkına dahi varmadan, doğrulmaya çalıştı. Islanan pijamasının paçaların kıvırıp, aynadaki simasına baktı. Meşhur küfürlerinden birini daha savururken, askıdaki kirli havluyu kanayan kaşının üzerine bastırdı.
Günlerdir uzamış olan kirli sakalını avuçlarıyla sıvazlarken, aynada yansıyan adamın görüntüsü kendine yabancı geldi. Kıvırcık saçlarının arasına serpilmiş beyaz aklar, buğday tarlasındaki gelincikleri andırıyordu. Sevimli ama tezat… Göz kenarlarındaki ufak tefek kırışıklar, şaşırtıcı derecede çehresine hoş yansımalar yapıyordu. Olgun bir meyvenin ağızda bıraktığı bir tat gibi. Şakaklarına yansıyan mavi gözlerinin pırıltısı, alelacayip derecede yorgun olmasına rağmen büyüleyiciydi. Lakin bakışlarındaki garip duruş, ürkütücü olmasına karşın ifadesi zor pırıltılar saçıyordu. Delici ve sığ…
Parmak uçlarıyla yüzüne ufak dokunuşlar yapıp, zihnini toparlamaya çalıştı. Bir dikişte bira şişesinin bitirip, ağzından çıplak göğsüne doğru sızan sıvının yol alışını bir müddet izledi. Aynı anda arkasından bir cismin sol tarafa doğru kayıp gittiğini fark etti. Aynanın yüzüne yansıyan bu saniyelik süreç, tüm vücudunun gerilmesine sebep oldu. Gözlerini sıkıca kapatıp tekrar açtı. Yanıp sönen bir ışığın, ilk anda verdiği rahatsızlığı hissetti. Akıldan şüpheye düşmek, bu olsa gerek diye hayıflandı. Son zamanlarda tuhaf şeyler oluyordu. Ve bu tuhaf şeyler kendisini germekten ziyade korkutuyordu. Önceleri bilinç yanılgısı diye adlandırdığı saniyeler, şimdilerde baş belası olmaya başlamıştı. Evet, kabul ediyordu, garip bir adam olmasına rağmen öyle ipe sapa gelmez şeylere inanacak kadar da budala değildi. İlk önceleri yaşamın getirdiği sıkıntıların ardına sığınıp alkol alırken, şimdi bundan acayip bir zevk alıyordu. Yavaş ve sessiz adımlarla ilk önce bedeninin ve ardından beyninin uyuşması, büyük bir kurtarıcı gibiydi. Uyuşan beyninin getirisi ise, bu saçma sapan görüntüler, sonrasında ise daha evvel aynı anı yaşadığını hissettiği o ürkütücü düşünceyi oluşturuyordu.
İstem dışı bir hareketle bakışlarını etrafında gezdirdi. Elindeki boş bira kutusunu avucuyla sıkıp, ağzı açık olan çöp kovasına fırlatıp, duşa girdi. Beline sarılı olan havluyu klozetin üzerine savurdu. Suyu açtı. Soğuk suyun tüm tokadı bedenini titretirken, gaddar bir haz duydu. Duş fıskiyesinin altında öylece bekleyip, gözleri kapalı halde suyun gücünü hissetti. Mazoşist ve lirik hisler damarlarındaki kana karışıp, ciğerlerine ulaştı. İki tutarsız his beyninin içinde çatışırken, aklına gelen düşünceyle irkildi.
Bedeninde ellerini gezdirirken Efsun aklına düştü. Kadının esmer teni fildişi gibi parlarken, saçlarından yükselen yasemin kokusunu içine çekti. Dokunuşlarından ürperen bedeni, kendine yaklaştırmak ihtiyacıyla sarsıldı. Kedi gibi itaatkâr tavrı çıldırmasına nedenken, kendisini zor tuttu. Gözlerini açtığında sert vücudu çoktan rehavete gömülmek üzereydi.
Bu anı kaç kez yaşamıştı. Hatırlamıyordu. İçinin titremesine neden olan bu düşünceyi savsaklayarak duştan çıktı. Hayaletleri gerisinde bırakıp, yatak odasını adımladı. Yüz üstü, dağınık yatağın üzerine uzandı. Şu an ne kadar tanıdıktı. Kaç kez yaşamıştı bu bildik anları? Rüyasında... Gerçekte... Uzun zaman olmuştu.
İşin içinden çıkılmaz hale geldiğinde soluğu, o berbat suratlı psikoloğun odasında almıştı. İlk cümlesi dudaklarından dökülürken, delirdiğini savunmuştu. Çekilen mr sonrasında, lobdaki beyin faaliyetlerinde artış olduğu söylendiğinde, hiçbir şey anlamamıştı. Beyninin üst kısmının daha etkin olduğu kendisi için sadece bir komediydi. Bu doktor bozuntusu adam saçmalıyordu. Kendini hastanenin dışına attığında, ilk işi elindeki ilaç poşetini çöpe fırlatmak oldu. En yakın birahane yüz metre ilerideydi. Ve bu daha iyi bir fikirdi.
Sokaktan gelen köpek seslerinin arkasını, sabah ezanının sesi tamamladı. Yatağın bir kenarında duran çarşafı üzerine çekip, çıplaklığın gizledi. Bir çocuk gibi kıvrıldı. Huşu içerisinde okunan ezan sesi çaresizliğine noktayı koymuştu. Hiç inançlı biri olmamıştı. Lakin şu an bir şeylere inanmak ihtiyacındaydı. Sığınacak bir avuç veya görünmeyen bir varlık. Erkekliğin gücüne aldırmadan, biriken susamışlığını gözyaşlarıyla akıttı. Kendisini dahi hayrete düşüren kelimeler dudaklarından döküldü.
_ Lütfen yardım et bana!
SEVİLAY DİLBER
YORUMLAR
Değerli arkadaşım.
Hani resim çizme gibi bir kaabiliyetim olsa yaptığıun muazzm tasvirlerden hikayenin kahramanının tıpkısının aynısı bir resmini çizmem mümkün olacak. Hem tasvirler hem fde anlatım o kadar güzel ki su gibi akıp gitti yazı. Final ise her zamank gibi bir Sevilay Dilber klasiği olmuş. Yazdıklarınızı ne zaman okusam final konusunda hep yanılıyorum...O kadar sürpriz bir finalle bitiriyoruzsunuz ki size gıpta etmemek elimde değil.
Çok çok güzeldi...Kutlarım...
Özlemiştim yazılarınızı. Lütfen daha sık uğrayın sitemize..
Selam ve sevgilerimle.
Yazılarınız bilgeliğinizi ve kelime dağarcığınızın zenginliğini yansıtıyor.
Okumak çok kolay ve keyf verici oluyor doğrusu.
Sadece şu satır aklıma takıldı :"Sokaktan gelen köpek seslerinin arkasını, sabah ezanının sesi tamamladı."
Nasıl tamamladı.Köpek sesi ile ezan nasıl tamamlar birbirini?
Selam ve saygı ile.