- 1176 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Sürekli oynuyoruz!
Sürekli oynuyoruz!...
Sinerji kaosuna kapılmış, kendimizi kandırıyoruz sürekli...
Rollere bürünmüşüz, ne yapacağımızı bilmeksizin hızla akıp gitmekte olan bir insan seline kaptırmışız paçamızı, yakamızı sürükleniyoruz gönüllü. Gönüllüyüz çünkü aksi için bir uğraş vermiyoruz ya da ‘’ne oluyoruz ?’’ sorusunu dahi sormuyoruz.
Kimiz?
Nereye ve neden gidiyoruz?
Ya da nereye sürükleniyoruz bilmediğimiz güçler tarafından.
Geçenlerde okuduğum bir yazı dehşete kapılmama sebebiyet vermişti. ’Büyük alışveriş merkezlerinde çalan müziğin alt temasında insan beynini tüketime teşvik eden notalar yerleştiriliyormuş. ’Çağımızın en büyük hastalığı tüketim çılgınlığına teşvik ettirme yöntemleri uygulanıyormuş üzerimizde.
Sebep mi?
İnsanların mülkiyetçilik kavramlarını kamçılamak. Bağımlı hallere sokmak. İnsanı insana kırdırmak, sahip olma hırsımız ile bizleri anlamsız yarışlara sokmak.
‘’benim!’’ ‘’en iyisi bende!’’ hırsı ile zamanımızı gizli istemlerin doğrultusunda sadece tüketmek için harcamamızı sağlamak.
Sürekli inceleniyoruz kobaylar gibi. Kim tarafından bilmeden... yahut bilmek istemeden. Malum göz görmeyince gönül katlanır ya, aha işte; o durumdayız!
Ne farkındayız ne de farkına varmayı düşünüyoruz.
...
Sevdiğim hayatın bezgin yolcularına olan sevgim sonucu depreşen ‘’uyanın!’’ çığlıklarımla şu andan kaldırıyorum kafamı ve gülümsüyorum sağır olduklarını anımsayıp. Herkes hayatta kalabilme çabası içinde eğmiş boynunu kader dedikleri tembelliğe ve şarkımı söylerken yüzüme bile bakan yok ki dudaklarımı okusunlar.
Ellerimi uzatıyorum etrafım etten duvar olmuş.
Gökyüzü unutulmuş.
Yeşili hatırlayan yok; tüm gözler milli.
Deniz kendi çerçevesinde, kendi tadı, tuzunda, kendi yaşamını kurtarma çabasında...
...
Karanlık sahnemiz!
Ve sürekli oynuyoruz!
Perdeleri yanmış oyun alanında korkuyorum!
Annemi özlüyorum. Battaniyemi. Günümü!
Her köşe başından fırlamasını beklediğim marazlı iyiliklerden ürkerek; ıslık çalıyorum Cem babanın bir şarkı nakaratı ile ‘’bindik bir alamete...’’
YORUMLAR
Bugün tüketimle ilgili bir yazı yazmıştım. Sizin yazınızı okuyunca, farklı bir şekilde anlatmaya çalıştığım ideoloji kavramını kendi deneyimlerinizle çok çarpıcı bir dille ortaya koyduğunuzu gördüm. Çok güzel bir yazı. Tebrik ediyorum. Geç gördüm ama sevindim gözümden kaçmadığına.
Bu oyunların biteceğine inanıyorum. Başka birşeye inanmak istemiyorum. Bize daha biz doğmadan biçilen rollerin farkına varmak için verdiğimiz bu çaba bile oyunun bozulacağına inancımı arttırıyor.
Karanlık sahnemiz!
Ve sürekli oynuyoruz!
Perdeleri yanmış oyun alanında korkuyorum!
Annemi özlüyorum. Battaniyemi. Günümü!
Her köşe başından fırlamasını beklediğim marazlı iyiliklerden ürkerek; ıslık çalıyorum Cem babanın bir şarkı nakaratı ile ‘’bindik bir alamete...’’
KUTLADIM ZEVKLE OKUDUĞUM YAZININ YAZARINI.