- 1077 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BAKANLIKLARIN SEYİT ONBAŞI TAKINTISI
Şu cümleyi duyup da irkilmeyen birisi var mıdır?
“Bir insan, Alpaslan olup Malazgirt’te şahlanmadan, Sultan Fatih olup atını denize sürmeden, Kanuni olup şanlı ordularıyla Avrupa’nın içlerine yürümeden, Seyid Çavuş olup 250 kiloluk mermiyi ’Ya Allah’ diyerek namluya sürmeden, İstiklal Savaşı’nda Sakarya siperlerine girmeden, Mücahit olup Kıbrıs Harekatı’na katılmadan Milli Görüş nedir anlayamaz!”
Milli Görüş’ü böyle tanıtıyordu her konuşmasında Lider Erbakan!
Benim Çanakkale ve Seyit Onbaşı merakım böyle başladı. Ayrıca, Liderimin özel olarak beni heveslendirmesini, bana verdiği bir görev olarak algılayarak, Çanakkale Savaşı ile ilgili araştırmalarıma başladım.
5 yıllık bir ön araştırmamdan sonra, Çanakkale Zaferi konusunda üst üste 3 tane kitap yayımlamayı, Gelibolu Yarımadası’nı rehberlik, araştırma ve çeşitli amaçlarla yaklaşık 300 defadan fazla ziyaret etmeyi, okullar, yurt içi ve yurt dışında yurtlar, üniversiteler, kolejler, gençlik kuruluşları, dernekler, vakıflar ve siyasi partilerde 527 konferans gerçekleştirmeyi, yüzlerce makale yazmayı, yüzlerce sohbet, seminer, panel, açık oturum sempozyum ve benzeri etkinliklere katılmayı, yüzlerce tv, radyo programı ve belgesel çekimi gerçekleştirmeyi nasip eden Cenabı Allah’a şükrediyorum. Liderime de rahmet ve mağfiret diliyorum. Onun bu çalışmalarımı kasdederek bana “İki cihanda aziz olasın!” diye duada bulunmasını karşılık olarak yeterli buluyorum.
Gazetelerde okuduğumuz haberlere göre, (bu yazıyı yazdığım 27.12.2012 tarihine kadar tekzip edilmemiştir) Gelibolu Tarihi Yarımada’da görev yapan rehberlere Seyit Onbaşı’yı anlatmamaları ve ziyaret güzergahından çıkarmaları konusunda talimat verilmiş. Sebebi de Seyit Onbaşı olayının aslı olmamasıymış. Emekli bir Deniz Albayı böyle buyurmuş.
Çanakkale Zaferi ve Seyit Onbaşı konusunda çok hatıralarım ve şahit olduğum olaylar var. Bu yazımda bir iki tanesini hatırlatarak bazı gerçekleri anlatmaya çalışacağım:
Gelibolu Tarihi Yarımada ile iki bakanlık ilgilenmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı…
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Seyit Onbaşı ve tek mermi ile batırdığı düşman gemisi olayını içeren bir kitaba imza atmıştı.Ama kahramanımızın ismini Mehmet Çavuş olarak değiştirmiş, komutanını da Mustafa Kemal olarak vermişti. Üstelik Mehmet Çavuş, tek kolu ağır yaralı ve kırık olduğu halde o mermiyi kaldırmış ve gemiyi batırmıştı. Kumandanı olan Mustafa Kemal de kendisine altın madalyalar takarak mükafaat vermişti.
Bu şu demekti. Seyit Onbaşı gerçekti. Bu başarı Mustafa Kemal’in sayılırdı. (Meraklıları için: Özgürlüğün Bedeli, Kültür Bakanlığı Yayınları 1999/No-2208, sayfa 5-8)
Aradan 5 yıl geçmiştir. Bu defa Seyit Onbaşı olayını bu şekilde çarpıtmanın ve Mustafa Kemal’e mal etmenin ne kadar komik olacağı anlaşılmış olmalı ki, aynı Bakanlık yeni bir kitap yayımlamıştır. Çanakkale konusunda: Destan ve Abide Çanakkale, Nisan 2005
Lakin bu Bakanlık takmıştır Seyit Onbaşı’ya. Mustafa Kemal’e mal edemedikleri Seyit Onbaşı’yı bu defa yok saymayı tercih etmişlerdir. 300 sayfalık kitapta saydıkları kahramanların ismi arasında Seyit Onbaşı yoktur, fotoğraflar arasında da fotoğrafı yoktur. Yani Seyit Onbaşı adeta buharlaşmıştır.
Bununla bitmemiştir. Mustafa Kemal’in şu meşhur sözleri arasından bir cümleyi cımbızla çıkarıp öyle yayımlamışlardır. Sözün aslı şudur:
“Karşılıklı siperler arasında mesafe sekiz metre, yani ölüm muhakkak, muhakkak… Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulmamacasına, bütünüyle düşüyor, ikincidekiler onların yerine geçiyor. Fakat ne kadar imrenilmeye değer bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir fütur bile göstermiyor; asla sarsılmak yok! Okuma bilenler Kur’anı Kerim okuyarak, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelimei Şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, hayret ve tebriğe değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki; Çanakkale muharebesini kazandıran, bu yüksek ruhtur.”
Bu sözün içinden cımbızla çıkarılan cümle ise şudur: “Okuma bilenler Kur’anı Kerim okuyarak, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelimei Şahadet getirerek yürüyorlar” Sanırsınız ki bu cümle buhar olmuştur. Bilgi alma hakkımı kullanıp bu cümlenin neden çarpıtıldığını sorduğumda ise “unutulmuş” olduğu cevabı verilmiştir.
Gelibolu Tarihi Yarımadası’nın diğer sorumlusu ise Çevre ve Orman Bakanlığı’dır. Bu bakanlık da, Kültür ve Turizm Bakanlığı gibi düşünmüş olmalı ki, 2005 yılında çıkardığı “Çanakkale Savaşları Albümü”nde ne Seyit Onbaşı’nın ismine, ne de fotoğrafına yer vermişlerdir. Seyit Onbaşı bu Bakanlık’ça da buharlaştırılmıştır.
Yarımada’da bazı kişiler adeta görevli gibi Seyit Onbaşı’nın, Yahya Çavuş’un ve bazı diğer kahramanların uydurma olduğu propagandasını yapmakla meşguldürler. Bunlardan bir tanesi de geçtiğimiz yıllarda vefat etmiş bulunan Emekli Albay İsmet Sabırlı idi. Kendisi ile çeşitli platformlarda, tv kanallarında ve yazışarak karşı karşıya gelmişizdir. O Seyit Onbaşı’yı, Yahya Çavuş’u, Sargıyeri Şehitliği ve benzeri olayları yok saydığı gibi, Allah’ın yardımı konusunu da hurafe olarak görürdü. Mustafa Kemal dahil o günün kumandanlarının yazışmaları ve emirnameleri altındaki son cümle olan “Gayret bizden Yardım Allah’tan” sözlerinin sebebini şöyle sorardım:
İsmet Bey! Allah’ın yardımını o gün savaşıp zafer kazanmış bu kumandanlarımız mı, siz mi daha bilirsiniz?
Verecek cevap bulamazdı.
Şimdi gene bir Emekli Albay’ın Seyit Onbaşı’yı inkar eden sözleri üzerine alındığı söylenen son karar, bence ilgili bakanlıkların önce Mustafa Kemal hanesine yazmaya çalıştıkları, bunu başaramayınca da buharlaştırma yoluna saptıklarından dolayı kendilerine bir fırsat ve dayanak olarak görmüş olmaları sebebiyledir.
Seyit Onbaşı olayının gerçek olduğuna dair delilleri burada saymak için yazının hacmi yeterli değildir.
Şurası unutulmamalıdır. Seyit Onbaşı bu halkın belleğinde yer etmiş, kahramanlığı dilden dile dolaşmakta, gençlerimize sembol isim olarak gösterilmekte, adına destanlar yazılıp besteler yapılmaktadır.
Halkımız asıl bu kahramanlarını unutturmaya ve yok saymaya çalışanları unutup yok sayacaktır.
Eninde sonunda…
NE YAPIYORSUNUZ?
Bunlar ne yapmaya çalışırlar bilinmez,
Seyid’i Yahya’yı yok sayarak zoraki;
Kahramanlarımızın izleri silinmez,
Oraya dikseniz de Conan, Rambo, Raki!
Ekrem Şama
[email protected]
YORUMLAR
Memlekette yapacak iş kalamdı şükür...
Sıra geldi kahramanları elemeye...
Bizim kahramanlar mı daha kahraman yoksa sizinkiler mi?
herhalde bu kanaate varanlar elli kiloluk pirinç çuvalını kaldıramayınca "Seyit Onbaşı" nasıl kaldırmış o kadar gülleyi diye düşünmüşler.
Biz koca devletin adamı kaldıramadıktan kelli kim kaldırabilir ki?
Ellerine kaldırabilecekleri kadar bi şey vermek lazım.
Dolar dolu bond çanta mesela...
Valla duyduğum kadarıyla millet sin kaf'lı methiyeler düzüyo.
Hedefine varması ümidiyle.
Selam ve saygı ile.
Muhtrem Üstadım;
Çanakkale konulu bir konferansınızı Antalya'da dinlemiştim. Muhteşemdi...
Allah sizden razı olsun...
*
Bu yazınızı da ibretle ve de hayretle okudum...
*
Evet, asla güçleri yetmez, yetmeyecek SEYİT ONBAŞI VE YAHYA ÇVUŞLARI milletimizin hafızasından silmeye... Onlar silmeye çalıştıkça, daha bir destanlaşacak, efsaneleşecek ve yüreklerimize mıh gibi yerleşecekler...
*
Tarihi çarpıtmakla bi yere varamazlar...
Atatürk, bunların tarihi çarpıtmak için yaptıklarını görse, derslerini bir güzel verirdi sanıyorum. Atatürk de bizim, Seyit Onbaşı da Yaya Çavuş'da ve daha nice kahramanlar da...
Gerekirse o karanlık günler yeniden gelirse kıyama durur bu millet ve bağrından nice kahramanlar da çıkarır...
*
Teşekkürler, selamlar, saygılar...