AÇILMAYAN KAPI -11
Odaya çıkınca Süheyl yatağına uzandı.Pencersesinen hemen yolun karşı tarafında bulunan 39.ncu Mekanize piyade tugayı görülüyordu.Orda nöbet tutan bir asker gözüne ilişti.Ağır adımlarla bir türkü tuttmurmuş tel örgünün içinde bir yöne doğru ağır ağır yürüyordu.Oradan sesini duyması mümkün değildi ama.Bir şeyler söylediği belli oluyordu.Annesini yanına çağırdı :
-Anne bak şu askeri görüyormsun dedi.Sanırım hasretlik türküsü söylüyor,dedi.Annesi :
-Oğlum vakti zamanı gelince seni de askere yollyacağız inşallah.Kimbilir nereye çıkacak askerleğin.Seninde o askercikten farkın olmayacak.Sende bizleri,kardeşlerini özledikçe böyle türküler söyleyeceksin askerde,gurbet ellerde dedi.Sühey :
-Anne ben okuyup yedeksubay olacağım.Asteğmen olacağım.Böyle tel örgüler etrafında nöbet tutmayacağım.Nöbetçi subayı olup,nöbetçileri denetleyeceğim.Annesi :
-Evladım,nöbetçi subayı olsan,astsubay olsan,er olsan ne farkedecek ki.Hepsinin de yaşadığı askerlik değil mi?Hepsi de geri de bekleyen insanlar bırakmıyorlar mı?Askerin rütbesi mi olur oğlum.Vatanın her köşesinde kahramanca görev yaparlar.Rütbeli de olsalar mesleğin nedir deyince direk asteğmenim,astsubayın demezler."Askerim" der oğlum.Askerlik kutsal bir meslektir bilirsin.Allah askerimizin maneviyatını,gücünü yüksek tutsun.Harp olunca daha iyi anlarız askerin ne demek olduğunu.Bakma şimdi mehmetçiğimizin devriye atarken türkü tuturduğuna.Yarın harp zamanı aslan kesilir o kahraman mehmetçiklerimiz.
..Süheyl in aklı bir an yıllar öncesine gitti.Köyde harman çekiliyordu.Dedesi Hacı Hasan Omar köyün ileri gelenlerindendi.Bir ara harmana köyün hocası Ali hoca a uğramıştı.Kendiside bir kenarda harmanı izliyordu.6-7 yaşlarında ya var ya yoktu.Ali Hoca her zaman olduğu gibi kendisini görünce yanına gelmiş kucağına alıp sevmişti.Söyle bakalım Süheyl evladım,büyüynce ne olacaksın? demişti.Kendisi de heyacanla sesini yükselterek "binbaşı olacağım hoca emmi" demişti.O tatlı hatırlar göz önüne geliverdi birden.Kimbilir çoktan rahmetli olmuştu Ali Hoca.Zaten köyün kadrolu imamı değildi.Yaşı da hayli ileri idi."Allah mekanını Cennet eylesin" diye geçirdi içinden.Annesi :
oğlum daldın herhalde,deyince kendisini topraladı.Hatırlıyormusun anne ,biz köyde iken Ali hoca emmim bana "sen büyüyünce ne olacaksın?" demişti."ben de bir çırpıda" binbaşı olacağım hoca emmi" demiştim.
-Hatırlamaz olurmuyum oğlum.Dün gibi hatırlıyorum.Rahmetli olalı çok oldu.Ali hocamız.Allah nur içinde yatırsın çok iyi bir insandı.
-Amin,dedi dudaları kıpırdayaral Süheyl.Amin.
Kendisi de biliyordu ki İmam Hatip okuluna gittiği için asla harp okullarına giremeyecek ve dolayısı ile de binbaşı olmayacaktı.Öyle bir mevzuat vardı engel olarak karşılarında.Meslek Liseliler ve İmam hatipliler asla harp okuluna giremezlerdi.Bu durumu tekrar hatırlayınca hayıflandı yine.Böyle bir durumu asla kabullenemiyordu.Ve bir ömür de geçse çocukluk hayallerin çalan bu mevzuat koucuları şiddetle kınayacaktı.Sanki bu okullar Yunan milli eğitiminin okullarımı diye düşünüyordu hep.Ha diyebilirlerdi ki,harp okuluna gireceksen başka okullara,düz liselere gitseydin.İyi de kardeşim böyle bir okul var ise orayı tercih ettiren ana babamız,ya da kendimiz farketmez.Ecnebi okulunda mı okutuyordu bizleri?Yazıklar olsun böyle zihniyete diye geçirdi içinden.Kendi evlatlarını ayrıma tabi tutan,körpecik dimağların hayallerini bir hiç uğruna yok eden zihniyete yazıklar olsun,dedi.
..Gözleri bu arada Haruniye yönüne giden dolmuşlara takıldı.Yeşil ,beyaz,kırmızı eski tip ford minübülsler her yirmi dakika da bir geçiyordu yoldan.Karşı kaldırımda bekleyen üç beş yolcu az sonra bir dolmuşa binip kaybolurken,az sonra yerini başka yolcular alıyordu.Dolmuş üzerindeki "Haruniye,Yeniköy" yazılarını görünce içi ferahlıyordu.Biliyordu ki bu dolmuşlar kendi köyü olan "Akçakoyunlu köyü" içinden geçip Haruniye ye varacaktı.Yirmi kilometre ötede olsa ah köyüm derdi hep.Anlıyordu o dolmuşları görünce içine dolan memleket özlemini ana burda idi ama memleketin toprağı ötelerde idi.Sanırım özlem sadece ana,babayı kardeşi özlemek değildi.Toprağı,dereyi,ormanı özlemek te büyük bir özlemdi.Karşı daki askeri birlikte bir türkü tutturan mehmetçik te kimbilir köyündeki koyunlarını,tarlasını özlemişti belli mi olur.Ana ata özlemi zaten özlemlerin başıdır.Ya toprağın kokusunu özlemek,ya gölgesinde dinlendiği mazı ağacının yaprak seslerini özlemek..Bunlarda boş özlem sayılmazdı hani."Memleketin taşına,toprağına gurban olayım" diyenler,sanırım bu sözü öylesine söylemiyordu,diye geçirdi içinden.
..devamı gelecek
Talip KAZGI
26 Aralık 2012 Çarşamba
saat :22:05
YORUMLAR
İşte bu işin mağdurlarından biri de benim.İmam-hatip lisesi mezunu olduğum için....
Neyse güzel bir anlatımdı.Allah neye kadir değil.Bak onlarında girmesi kolaylaştı harp okullarına.
Tebrikler.
Sağlıcakla.