Aç,çürük,çöp
Küçük bir tabağa bir kepçe çorba koyulduğunda çok görünür ve yedikten sonra ne hikmetse tıka basa doyduğunu sanırsın; ama göz zerre kadar aç olabilir. Bu arada dişime bir şey kaçtı. Çorba içerken olur mu pek bilmem ama… Kürdanım yok ve parmaklarım da kalın.Görgü kuralı denilen kalitesi yüksek maddeler söylenmiş zamanında bu yüzden parmağımı ağzıma götürüp kusmak istemem. Kilolarımdan da memnunum. Değilsem de en sağlıklısı spor hayatıdır. Şöyle bir iki dolanıp gelin psikolojik olarak da rahatlarsınız. Spor hayatına giriş yaparsak bu işle profesyonel olarak ilgilenenlerin bir kısmına –en azından benim tanıdığım kısmana- bakmayın derim; çünkü onların birçoğu sağlığın ne olduğundan habersizler. Siz hiç sporcu olup da çürük raporu alan gördünüz mü? Bende geçen bunları görmeyeyim diye, sol sağ sol sağ evimin dibindeki parka hücum ettim. Göz gözü görüyordu ağaç denilen, bir nevi yaşam kaynağından yoksun bir park yani. Küçük bir çocuk ‘Anne bu çam ağacı mı? , bu selvi, ne güzel papatyalar…’ vs. diyeceği yerde, ‘Anne bu pet şişe,aa bu da naylon poşet…’ vs. dedi, diyebilir de. Neyse efendim çocuk yetiştirmek sorularına yanıt vermekte zor iş. Hah ne diyordum, sonra bir tanıdığa rastladım o sırada aramızdan rüzgar gibi geçti -hey yavrum hey- bir bisikletli. Dikkatli olayım bile demedi. Tanıdıkta, o çöl ortamına rağmen beni göremedi. Görüp çöp konumuna koyup, görmezlikten de gelmiş olabilir. Sonra bir şeyi anlamadığımı anladım. Ben giderken onlar mı dönüyordu yoksa ben dönerken onlar mı gidiyordu o yollardan… Yoksa ben görünmez miydim pis yollarda... Vücut sporu değil beyin sporu oldu sabah sabah süper ya!