OLMAMIŞLIĞIM
Senin gidişinden çok benim sana aldanmışlığım koyuyor bana.Dalınca hatıralara nefesimi tuttuğumu fark ediyorum,sessizleştiğini nefesimin bile.Acıya odaklandığımı ve can yanmasını…
Hani kızgın kumda yürümeye çalışırken durduğunda ayaklarının yanmasına dayanamaz ve neredeyse gözlerinden yaş gelirken,hareket ettiğinde daha da çok yanar ya ayakların,tüm vücudun,her bir zerren.İşte belki de bu yüzden hareketsiz kalıyorum seninle ilgili olan her şeyi anınca,dönünce hatıralara,aldanmışlıklarıma. Öylece bakıyorum etrafa kimseyi dinlememe ve duymamacasına. Bir uykudan uyanır gibi aniden irkilerek sıyrıldığımda hatıralardan “efendim” diyorum “ne oldu?” “bana mı seslendiniz?” “neyi kaçırdım?”… Çok şeyi kaçırdığımı hatırladığım anlardan sıyrılarak, o an kaçırdığım ya da öyle sandığımın peşine düşüyorum: “neyi kaçırdım?”…
O küçük, masum kızı özlüyorum ve onu seviyorum ben hala. O’na duyduğum en büyük aşk çünkü, en masum yanım O, benim. İnsanlar değişir,dönüşürmüş; değişmez sandığım her şey, herkes. Güvendiğim her şey yok olmaya mahkummuş, insanın olduğu yerde mümkünmüş her şey çünkü. O küçük masum kız benim hayallerimmiş içimde yaşadığım, gerçek olmayan ama gerçeğe çok yakın. Bu yüzden aldandım belki de “yapamam,ölürüm ben” ya da “ben hep yanındayım”lara.
Bir yerlerden tutunmaya çalışıyorum hayata, güçlü kalmaya; savaş sonrası yaralarından daha beter yaralarımı sarmaya çalışıyorum işte. Tamir etmek yok artık, en iyi onarmak kesip atmak kanayan, acıyan tarafları bir çırpıda ve öyle yapmaktayım bu aralar.
Hayaller kuruyorum yine, bir farkla işte… Tek başıma, tek kalmışlığımla beraber. Herkes için iyi olmaya çalışıyorum senin kızdığın şekliyle.”git o zaman herkese iyi ol” deyişin geliyor aklıma arada. Dedim ya aldanmışlığım koyuyor bana diye. Boşluğa inanışım, yoku kendi kendime var yapmışlığım koyuyor işte. Uğraşılarım,çabalayışlarım,her gidişten sonra kaybetmemek için çırpınışlarım ve sanki şimdi tüm bunlarla dalga geçiyormuşsun gibi oluşu çok berbat ama dedim ya hayat işte öğretiyor bana da aklıma gelmeyen, duysam ve görsem bile inanmayacaklarımı…
Sana kızma evresini çoktan geçirdim,keşke kızabilsem sana,küfretsem belli belirsiz. Kızgınlık beklentinin işareti derler ya beklemiyorum artık, bu yüzden kızamıyorum belki de.
Gülmeye çalışıyorum, gülüyorum da yanımdakilere, gülümsüyorum içten ama hüzünlü biraz belki. Oysa ağlayamayacak kadar çok üzgünüm, kırgınım ve aldanmışım. Üzülmek, kırılmak geçer gider de bir gün, aldanmışlığıma ne zaman, ne mekan çare.
İnsan cümlelerini kıvırmamalı,kurtarma ya da yan çizebilme hesabı yapmamalı mesela. “tek başıma mı yaptım” ya da “niye buna izin verdin” de dememeli mesela yaptıklarından sonra, sevmeyişinin, aldatmışlığının ardından. Seni sevmiyorum artık sevemiyorum demeli mesela doğruca.
İşte böyle… Aldanmışlığım, hatıralarım ve hayallerimin lekelenmişliği canımı yakıyor ve beni öldürüyor da; ben seni sevmiyorum be artık diyecek gücü bulmak istiyorum, bunu yapmaya çalışıyorum, bu olmalı sevmemeliyim,sevemem artık; çünkü ben “yürüdüm”…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.