İtiraf Diyelim
Bu satırlarım, edebi bir anlam taşıması için değildir. Sadece, şuanda karşımda içimdekileri paylaşacak birilerinin olmaması sebebiyledir ki, burada sevgili okur size epey bir görev düştüğünü belirtmeliyim. Bakmayın yazının keyifli gibi göründüğüne. Hiç tadım tuzum yok aslında. Size anlatıyorum çünkü, başka paylaşabileceğim birini bulamadım. Yanlış anlamayın sakın, sizin yeriniz bende ayrıdır. Çokta severim sizleri bilirsiniz. İnanmayın herkese. Aramızı açmaya çalışanlar var ben biliyorum.
Bugün 25 Aralık. Yılbaşına çok az kaldı. Herkes tatlı bir telaş için de. Birbirine hediyeler alanlarda var, tatil planları yapanlarda. Benim içinse bir anlamı yok maalesef. Hayat tüm renklerini yitirmiş sanki. 50’lerin siyah beyaz filmlerindeymiş gibiyim. Üstelik renkli televizyonun icat edilmesine daha yıllar var. Öyle çaresiz beklemedeyim yani. Bir kız var sevgili okur. Aşık oldum ona. Göğsümü gere gere paylaşıyorum bunu. Saklamıyorum. Ama o istemedi beni. Bunu kibarca anlatmaya çalışsa da paramparça oldum. Porselen bir vazo gibi yere düşüp un ufak oldu kalbim.
Neden aşık olur ki insan? Veya şöyle sorayım. Sonuna varamayacaksa veya karşılığını bulamayacaksa neden içimize kazınır durur? İnsandır, hata yapar mı diyeceğiz. Veya acıdır çekilmesi mi gerekir? Nasıl anlatacağız bunu ona? Bunu nasıl anlatacağım kendime? Başınızı şişiriyorum biliyorum. İki göz evimde benden başka kimsenin olmaması nedeniyle yazıyorum. Yalnız yaşamanın zorlukları diyelim. Bu akşam kusuruma bakmayın lütfen. Dikkat ediyorum da yıllardır resimlerim tek kişilik. Tam diyorum işte hayatımın insanı karşıma çıktı. Bakıyorsun hiç oralı olmuyor. İki üç sabahtır kamyon çarpmışçasına uyanıyorum. Daha doğrusu uyanamıyorum olmalıydı. Aylardır uyanınca ilk aklıma gelen şeyin, beni kabul etmemesi tüm dengemi bozdu. Şuanda onu düşünüyor olmam, bir yoğunluğa ulaşıp ona tesir ediyor mudur? Çok kısa, bir an olarak ifade olan zaman diliminde aklından geçiyor muyumdur? Aşksa eğer, bence aklına düşüyordur. Şeytan diyor ki, pılını pırtını topla git uzaklara.
Hani derler ya, vazgeçtiğin zaman kaybetmişsindir. Vazgeçmedim.
Birkaç gün önce eve geldiğimde kapı koluna iliştirilen apartman aidat makbuzunu fark ettim. İçeriye girdiğimde o anda aklıma gelen satırları makbuzun arkasına yazıverdim. Şöyledir:
Yüzün düşmüş yüzüme,
Gözlerimi açmam yeterli,
Öyle karşımdasın işte,
Ben sen oldum,
Sende yaşıyorum.
Aralık 2012
Mehmet Koçal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.