- 383 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Oyunbozan
Oyunbozanım bu aralar. Yapmak istediğim o kadar çok şey var ki! Ama aşırı yüklenilmiş asansör gibiyim. Düşüp zemine, hayatın topuklarını çatlatmak an meselesi. Korkuyorum, zaman geçtikçe, büyüdükçe, korkularımda büyüyor. Saçmasapan cin hikayeleri ve filmlerinden ziyade, görülmeyenden değil, görülenlerden korkuyorum.
Böyle anlarda Müzeyyen Senar’ın sesi ilaç gibi. Yaşlılığında kayda alınmış meyhane şarkıları kadar güzel hayat dedikleri. Aslında özlem de o kadar tatlı ki, insan beklerken, umarken tadıyor en gerçek ve sahih lezaizleri.
Dışarı çıkıyorum. Tertemiz hava almayalı çok olduğu için Marmara’nın güneybatı kısımlarına uğruyorum. Doğusunda bir intizar, kadeh sesi duyuyorum.
Kendime sinesim, sünger gibi zamanı çekmek istiyorum içime içime. Hayat bin tarihli film gibi hep gişede iken, özlenilen utanç duygusu ile gözlerimi açıyorum.
Arabalar, son model arabalar ne de güzel! Ama gelip geçiyorlar, bir ara durup, bizi kandırdığı ışıklar haricinde kıymetli son takvimli zamanda geçiyor. Ehliyeti aldığım gün kadar anlamsızım yani. Sadece var etme, var olmasına çalışma!
Gözlerimi kapayınca eskiden kirpiklerimin rakse tutuluşunu izlerdim de, artık flu bir perde, gözlerimin önünde ağrı çeken kadınlara veriyorum sebebini.
Zor oluyor. Yazacak o kadar çok şey var ki, yazıyorum, paylaşmıyorum da. Zaten kendi yazdıklarımı yazdıktan sonra kontrol için dahi olsa okumam, vakit geçiyor arada. Gerçek soğutuyor beni alfabe töresinden.
Kan akıyor... Tecavüzler, kavgalar, dayanmalar, mücadeleler... Hiç yoktan senin sesine ortak yazarlar buluyorsun. İstifa ediyorlar... Dumura uğruyorsun. Onlar dahi artık yazmıyorsa, sen nasıl olur da yazmaya cüretkar olursun diye kendimi azarlıyorum. Onun haricinde steril uyuşukluklar. Çocuğun annesi ölüyor, hiç yeri zamanı değilken istikbalinde başına gelecekleri düşünüp ağlar gibi oluyorum. Ağlar gibi, yazar gibi işte...
Oyunbozanım dedim ya, dua ederken, etmeye gayret ederken bile fatihaya koşuyorum en kısasından. Okuduğum kitaplar eski sevgililer gibi. Hiç eskitmeyi bilmediğim için yine de bir gün dönebileceğim olarak kalıveriyorlar hayatımda.
Yazıyorum.
Kalıveriyorum en baş da hep, bir arpa şehriye çorbası kadar yol aldırtamıyorum kendime.
Tuzum ıslak, boğazım İstanbul ayazı.
Yaşıyorum, her faninin olduğu kadarı, ruhlar gazi sayılmasa da, delik deşik zihnimde atinin piri reis haritası.
"şimdi istihbarat zamanı rüyalara. yaşam tanıdık bir edebiyat öğretmeni. oyun çoktan bozuldu, ebe şiir düşler kantininde uyaklı hasret arasına sevdalı. okulun en güzel kızını bile istemiyor artık
tekmelenmiş, mağrur delikanlı.
saygılar,
terli kuşlar’a"
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.