- 1046 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
LEYLAY’I MECNÛNDAN DİNLEMEK - 2. Bölüm -
OLUR.
Maşuk aşığı sevdiğinden her şeyini üzerine alır. Maşuğun nazarı aşığın suçlarına da değer. Aşığın derde duçar olması sevgilinin nazarının suçlarına değmesindendir. Sevgi aşığın fiillerini âşıktan ayırmaz. Allah severse mağfiret eder. Mağfiret suçlara karşılık gelir. Maşuktan mağfiret âşıkta yara açar. Bu yara maşukun sarma kudretinin dolayı âşıktaki ezilme duygusundadır. Sevgi her şeyi kapsamayı gerektirir. Maşuk aşığı ihata eder. Âşık ise beşerdir. Suçlarla maluldür. Maşuk aşığa sevgisinin nasıllığını iyi ve kötüyü kapsamasıyla gösterir. Maşukun suçlara nazarı aşığın derdi olur.
Maşuka ait ne varsa aşığın sevgi alanını oluşturur. Onun adına sevmek ibadeti, onun yanında birini sevmesi şirkidir. Âşık maşukun muhitine de âşık olur. Çünkü maşukla ancak tenezzül ettiği, tecelli ettiği yerde karşılaşılır.
Hazreti Musa Rabbini görmek istediğinde Cenabı Hak beni bana bakarak göremezsin, dağa tecelli edeceğim dağa bak buyurdu. Dağ tuz buz olduğunda Musa’nın aklı kalktı gördüğü karşısında. Yani beni bulmak, görmek isteyen tecelli ettiğim yere baksın. Aşığın maşukunu bulduğu yerler fanidir. Âşık maşukunu gördüğü yere can evini açar. Fakat maşukun dışındaki her şey fanidir. Geçicidir. Maşuk âşıkla kendi muhitinin arasını gün gelir ayırır. Âşık can evinden yaralanır. Can evinden yaralanma sebebi maşukunu bulduğu yerin yitirilmesidir. Buna firak denir. Yoksa maşuk her zaman aynı yakınlıktadır. Firak maşuka değil müşahede yerine olan uzaklaşmadır. Aşığın firakının sebebi maşuğun izlerinin yitirilmesidir.
Maşuk aşığın bütün varını teker teker alır. Çünkü aşığın kendisine firar etmesi etrafının çaresizliğini, yitmesini, gitmesini görmesiyle daha kolay olur. Elindekileri alır, sana düşman eyler sonra bana firar et buyurur. Kopyalı, tüyolu imtihan. Hak etrafını boşaltıyorsa bil ki seni kendine davet ediyordur.
Maşuk âşığa duyduğu arzu ve sevgisinin şiddetiyle onu öyle sarar ki aşığın âşık olmaya bile imkânı kalmaz. Buna benliğin esareti denir. Âşık kendisini bilebilecek bir an dahi nefes alamaz. Esareti ilginin yoğunluğundan, sevginin taşmasından olunca âşık maşukun birliğini bilecek vakti bulamaz. Maşukun heybetli iradesi âşıkta mecal bırakmaz, hal bırakmaz. La havle ve la kuvvete illa billâh ne demek anlar âşık. Geriye sadece şuuru kalmış iradesi iptal olmuştur. Şuuru da sadece olup biteni izlemesine yarar. Maşukun heybetli iradesi aşığı her şeyi terk etme abidesi yapar.
Dirlik elden gider. Dosta göç etmeye yarar dirliğin elden gitmesi. Ne verirlerse geri vermen için verirler. Yenisini alırsın böylece. Verileni isterler ki verenle ilişkin devam etsin. Verilenler hep eceli gelince alınacak firak sebepleridir. Âşık eline, gönlüne ne verilmişse gideceğini bildiğinden verene şükrünü sunmak için ilgilenir olur verilenlerle.
Âşık yanar kimseye söyleyemez, yanar tütemez. Mahremiyet yakıcı ateştir, yabana, ele haramdır. Sevgilinin muamelesini ele vermeye, elin sevgilinin muamelesini görmesine izin veremez. Fakat bu muamele aşığı baştan ayağı eritir. Bülbül olur gülün elinden; ötemez. Maşukun yanındadır. Vuslat hâsıl olmuştur. Maşukun sonsuzluğu vuslatı özleme dönüştürür. Sevgilinin yanında sevgiliyi özler durur.
Maşuk göğüste tek kalp var o da benim nazargâhımdır. Kalp bana aittir buyurarak aşığı gönülsüz bırakır. Âşık Allahın gönlüne göre hareket etme alanıdır. “Derviş gönülsüz gerek” boşuna mı söylenmiştir. Âşık’ın gülşeninde gül kalmaz, gölünde su kalmaz. Fatiha hastalıklara şifadır. Âşık’a gelince hastalığının sebebidir.
Sığınağında sığınacak kimse kalmamışken, huzur evi tarumar olmuşken maşuk aşığın başına halkı üşüştürür, peşine münkiri düşürür. Maşuk âşıktan ne ister bilinmez?
Hem elindekileri alır hem de hüznüyle âşığın yalnız kalmasına izin vermez. Etrafını sardırır durur. Hem de kimlerle?
Bunlar olup biterken maşuk aşığın haline, ağlamasına bakmaz. İradesini yerine getirir. Maşuka ait olmak her şeyin başa gelmesi demektir. Tuzsuz taş yalama yoludur bu yol.
Maşuk aşığın her şeyini almakla yetinmez her şeyi de başına üşüştürür. Hem yoklukla hem çoklukla dener de dener.
Âşık başına gelenlerden bitap düşer, erir inler derinlerden fakat şikâyeti yoktur. Niyazı vardır.
Maşuktan yardımını talep eder. Talep etmesinin nedeni yine maşukun arzularını yerine getirmek içindir.
BİZE NE DÜŞER?
Âşıkla maşukun seyri bu izlerle, görgülerle, rivayetlerle ne kadar anlatılabilir ki?
Bizlere âşıkla maşuku baş başa bırakmak düşer. Âşıkla maşukun arasına girilmez, girilemez. Bize dedikodulardan kurtulup maşuğun aşığının peşine düşüp, izinde gitmek düşer.
’ M. Cân Gündede Gerdanlık...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.