- 502 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Şiir Şaire Ayna
Şiir Şaire Ayna
Şiir özgürlüktür, söz ülkesinde şairin gezintisidir. Şiir, şairin kendi duygularını veya başkalarının dışa vurduğu veya vuramadığı (herkesin fark edemediği) düşünce ve davranışları ifade etmek için kullandığı latif (hoş) bir araçtır.
Şiir terapidir, kalbe sürur, ruha afiyet verir.
Şiir, anlatma ve anlama yeteneğini geliştirir. İnsanın başarısını ve kendine güvenini artırır.
Şiir, Milli duyguları kuvvetlendirir. Milli kahramanların ve önemli şahsiyetlerin unutulmamasını dolaylı yoldan sağlar.
Şair açısından şiir, şairin hususi dünyasından bazen gizli, bazen açık haber verir.
Edebiyat denince ilk “edep” akla gelse de edebiyatçının edepli olma mecburiyeti yoktur. Edep izafidir, görecelidir; şahsa göre farklıdır… Yani her edebiyatçının edep anlayışı kendine göredir. Edebiyat söz sanatıdır. Mana ve sözü, görsel ve söylem estetiği oluşturarak sunmak/ sunabilmek edebiyatçının yeteneğini gösterir. Yoksa toplumun ekserisinin kabul ettiği kutsal veya güzel sözleri rasgele sıralama sanatı değildir.
Hadiste "Sözde sihir vardır" denilmiştir. Her türlü edebi eserin kendine has bir ruhu vardır. Terkiptir çünkü… Yazar eserinde kendi bakışını yansıtır. Sadece yaşadıkları veya özlemlerini yazmak gibi bir sınırı yoktur. Her konuda yazar…
"Gerçek aydın özgül etkinliği gerçeği zahmetle araştırmak, bulur bulmaz da, ne pahasına olursa olsun, kendisini bin parça edeceklerini bilse, açıklamaktır; aslında "çölde feryat eden" biridir o, çünkü gerçek ancak yalnızlıkta bulunur. Aydın, halka karşı, kamuoyuna karşı yerleşik sanılara karşı fikir yürütür. Bu nedenle yazgısı anlayışsızlıkla karşılanmak ve halk tarafından sevilmemektir. Misyonu karşı çıkma ve kandırmaktır."
Şiir asla insanın şuur halini tam manasıyla dile dökemez. Zaten bu yüzden çoğunlukla soyut olmalı. Şiir şairin ruh hali hakkında sadece bir fikir verir. Fakat yine her okuyucu farklı anlayacaktır. Şairin okuyucuya aktardığı kendi yeteneğince olur. Okuyucu da kendi yeteneğince anlar. Ne kadar yüksek anlatırsanız anlatın okuyucu anladığı kadarını alır. Bu yüzden şiirde mana somuttan soyuta doğru estetik bir yolculuk yapmalı. Az anlayanda bir şeyler almalı derya gibi istifade eden de olmalı. Çok çalışmakla şiirin kuralları öğrenilebilir, ancak iyi şair olmak için sadece çok çaba göstermek yeterli değildir. “Zorla güzellik olmaz” Hiç kimse zorla fark yapamaz. Kişi özünde farklı olmalı ki fark oluşsun. Yeteneksizin farkı eksi yönde olacaktır…
Geçmişten devralınanı koruma isteğini anlarım ama takılıp, çakılıp kalmayı anlamam…
Eğer yetenek açığa çıkacak ise bu öğrenilmiş ezber kalıplardan çıkamayanların yapabileceği bir şey değildir.
Gelişim yenilikle çok ilişkilidir. Yenilikten kaçmak gelişimin en büyük engelidir.
Şiir hamile kadının 9. ayından sonraki halinden sonraya benzer bir hal ile ortaya çıkmalı ki şiir olsun.
Yani şiir yazıya dökülmeden önce sancısını çekmeli şair.
Ben bir şiir yazıyım, hece sayıyım, kafiyeleri de tutturunca işte şahane bir şiir. Bu şekilde yazılan milyonlar şiir var. .
Zaten şairlik çalışmakla da olmuyor.
Şiir yazılmaz, yazdırılır.
Yazdıran içten gelen bir istek, sancı. Hissedenler yazar.
Dolmadan boşalmaz. Gençlik biriktirme dönemi, 40 sonrası ise meyve verme dönemi. İlla yaşa takılmamalı. 25 yaşında olup mükemmel şiir yazanları biliyorum. Ağaç gibi, kimi erken meyve verir.
Şiirde şekilcilik ve kafiye tutturma sevdasını pek sevmem.
Benim için duygu aktarımı önemlidir. Duygu aktarılabiliyorsa konu da önemsiz. Çünkü şiire konu olan şeyler de izafidir. , görecelidir. Birisi için önemli olan bir başkası için hiç önemli olmayabilir.
Şiirde din ve Milli duygular veya toplumsal duyarlılıklar , siyasi fikirler perdeli işlenirse vurucu olur. Direk ifadeler etkili olmaz. Her şiirin bir ruhu vardır, şair kendisi bu ruhu hissedemiyorsa o şiir değildir. Okuyucunun anlayışı da izafidir. Herkes kapasitesi ve yeteneği ölçüsünde anlayacaktır. Okuyucunun anlayış kaygısıyla şiir yazılmaz.
Kraliçem
Hangi sihirli sözünle açtın
Kilitli kapılarımı
Kolayca girdin sarayıma.
Şimdi biz masaldayız
Her şey emrine amade.
Bu şiirimde “Sevgilim seni çok seviyorum” gibi klasik bir söz yazmış olsam şiir olmayacaktı.
Sevgili kraliçe olunca , sevgi de anahtar gibi olunca, kalp de saray gibi, aşk da masal gibi…
Saygılarımla.
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.