- 1024 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
CESARET&GÖNÜLLÜ ESARET..
Ne kadar da çok hayıflanırız bir başımıza kaldığımızda;dün ve dünde kalan pek çok şey için..!
Peki bu gün, ne kadar farklı davranabiliriz ki, aynı olayları yine yaşasak?
Bence bu gün, yalnızca dünün muadilidir davranışlarımız, tavırlarımız;belki biraz daha geliştirilmiştir, o kadar!
Yani kullanılan ilaçlar aynı da, dozaj ayarlaması yapılmıştır kendimizce, kendimize..!
Keşke, cesaretin bedeli bu kadar ağır ve bu kadar acımasız olmasaydı
Hiç değilse arada bir cesaret edebilseydik hayata meydan okumaya ama adam akıllı şöyle kükreyerek "Hööyyt!"
Her dönemde, her yaşta, her ortamda hiç bir şeyi umursamadan atabilseydik- iyi ki-lere giden adımlarımızı;
Kimlik, kariyer, çevre, etiket ve daha bir çok şeyin hesabını yapmadan her insanın eşit olduğu o noktalara doğru yani..
Hiç değilse duygudaşlıklar da, aslında yapmak istediğimiz şeyler çok farklıyken, hep "başkaları’ adına, hiç de istemediğimiz kararları kabul etmek zorunda kalmasaydık ah..
Veya o ’başkaları’ normalde bizi hiç ilgilendirmiyor/ken ve hayatımızdaki tek yerleri yalnızca ( ne derler veya el alem ) olan bu sıfatsız kişiler kararlarımızda bu denli önemli olmasalardı keşke.
Oysa, ne kadar da önemli yerlere sahip olabiliyorlar maalesef hem de, bizim verdiğimiz sınırsız kullanım izinleri ile; -bizi, bize karşı ve bize rağmen kullanım izni!
Tabandan - tavana, hiç ayrım yapmadan hepimizin hayatında var olan bu, ( ne derler- el alem ekibi).
Gözle görünmeyen zincirlerin birer halkası olarak nasılda kenetlemiş ve ne adilane bir şekilde eşitlemişlerdir hepimizi!!
Nasılda kanatırcasına ve acımasız baskılarla kilitlenmiş bileklerimize o göremediğimiz ama pas tutmuş kelepçeler...
Tabii ki kurallar olmadan yaşanmaz olurdu dünya, elbetteki kurallarımız olmalı ama toplasak, çıkartsak, çarpsak, bölsek elimizde kaç şey kalır ki acaba "yalnızca kendimiz için" yaptığımız,yaşadığımız?
Hani şöyle "o ne der, bu ne yapar " diye düşünmeden, herkesten, her şeyden arınmış yalnızca ve yalnızca kendimiz için kaç karar alabildik ki mesela bu güne dek?
" Aslında bizim kararımız bu" diye böbürlendiğimiz, kaç kararımızın ardında gerçekten başkalarının hiç imzası yok?
Oysa tüm cesaretimizi toplayıp isyan ettiğimizde bile nasılda sabote edilmiştir o -başkaları- tarafından, kırk yılda bir kendimiz için aldığımız en masum kararlarımız.
Hatta hiç o konuya dahil olmaması gerekenler bile, acayip yardımlaşma ve dayanışma içerisine girerek en yakınlarımızla, nasıl da yerle bir etmişlerdir hayallerimizi el birliği ile!!.
Peki biz, kaç defa başkaları veya o ( ne derler -el alem) pozisyonunda olup kaç kişinin hayallerini çaldık, belki de yerle bir ettik son umutlarını ;HİÇ DÜŞÜNDÜK MÜ?
Ahh ne olur, bir kez olsun haykırabilsek içimizden geçenleri olduğu gibi ve dilimizin ucuna gelenleri söylememek için şişirdiğimiz dilimizi, bir kez daha ısırmasak ne olur!
Hiç değilse bir defa ya bir defa haykırabilsek, korkmadan incinmekten veya incitmekten "CANI CEHENNEME BANA AİT OLMAYAN TÜM FİKİRLERİNİZİN VE TÜM KURALLARINIZIN!" diyebilsek mesela ve sonuna kadar da gidebilsek sonra/Tüm o bayraklı halay ekibine rağmen..
Ne olur bir tek defa sığınmasak, saklanmasak duvarlar ardına ve saklandığımızı zanederken aslında, ne kadar da aşikar görüldüğümüzü farkedebilsek.
..
Bize ait olmayan kurallara uymak zorunda kalmadan, bir kez yıkabilsek tüm gereksiz engelleri/ Komik mi? Evet çok komik ve burada bende güldüm :)
Ulan ne zormuş be hem " Şu üç günlük dünya" söylemini dilimize pelesenk edip, hem de zamanı sonsuzmuş, sınırsızmış gibi o kadar kolay harcamak sırf o ’ne derler-el alem’ için. Boşuna değil hepimizin ÖZELLİKLE KADINLARIN migren ağrıları ile kardeş olması (Migrendaşlık)
Mesela, ben bunu kendime yüzlerce kez söyledim ama asla işe yaramayacağını bilerek ve
inadına tekrar ediyorum, edeceğim/ son nefesime kadar hem de..
Hani, çıkmayan candan umut kesilmez derler ya, veya fakirin ekmeği umuttur hani! İşte öyle tutunuyorum umutlara
Ben de tam bir cesaret fakiriyim aslında ama olsun;umutlarım, avuntum olsun ahir ömrümde ve son nefesime kadar sürsün diye kendimle inatlaşmaz sam neye yarar yaşamak ,ben neye yararım?
Bıkmadan tekrarlıyorum işte, dua gibi
"Hadi, cesaret hadi!
Belki bu son seferidir artık / at kendini korkma, fırlat kendini hızla geçmekte olan bu trenin son vagonuna!!"
Kendimi fırlatacağım dan değil de, hayat benimle hep oyunlar oynadı ya hani acımasız ca!
Aklımca, ben de hayatla türlü oyunlar oynuyorum çocukça; tüm kurallara ve aslında "en katı kuralcı bana inat!!"
(-Etki-tepki kurbanı ben- çok istesem bile kurtulamam ki zincirlerimden-)
Oysa o tren çoktan kaçtı bile ve hatta bu güzergahta ki tüm seferler iptal edildi çoktan hem de sonsuza kadar/ YORGUN BİR KAPTAN (BEN) TARAFINDAN-
Son kontrol edişimde geride bıraktığım yolları yani o güzelim oyun alanlarımı, devasa gökdelenler dikilmişti yerlerine Arş’ı Teâlâ’ya kadar..!
Nasılda cüce kaldım hayallerimin çok gerisinde ben ah! Nasıl aşabilirim onca duvarı şimdi ve nasıl savaşabilirim kendim yarattığım bu acımasız çarkın azgın dişlilerinden..!
CESARET!? O, YALNIZCA DÖRT DUVAR ARASINA HAPSOLMUŞ ÇOK HOŞ BİR MUHABBET; ŞAİRLERİN O EŞSİZ ÜTOPYALARINDAN YALNIZCA BİRİ GİBİ YANİ...!
Kalın muhabbetle..!
Meral Adak..
YORUMLAR
MeralaAdak
Emek verilmiş, özenilmiş, düşünülmüş ve üretilmiş; kimin için,
insanlar bulundukları düzeyden kendilerini daha yukarı çekebilsinler,
varsa aramızda uyuyan, üstündeki kış uykusunu atsın diye,
insanlık şahlanıp ayağa kalksın diye...
Yoksa omurgasızlara yem olmak da var yaşarken daha...
Kutluyorum değerli dost kalemini. 10 puan.
Selamlar ve saygılar.