Git Sevgili! Ne olur git!…
Git SEVGİLİ, Adlı şiirimin hikayesidir...
Kasım 2009
İstanbul’da yine kar var.
En güzel duygusal denizlerde yüzdüğümüz yerdeyiz...
Kadıköy le moda arasında bir sinemada...
Günlerdir afişlerine bakıp,
bir an önce film gösterime girse de izlesek diye,
aklımızın kalan yerinde planını günler öncesinden yaptığımız,
konusundan aşk ve hüznün bir hayli yoğun olduğunu anladığımız,
film’deyiz...
54/55 numaralı kadife döşemeleri olan,
yan yana iki koltuktayız...
Işıklar sönmüştü,
başını omzuma koymuştu...
Saçlarını okşarken yanağından sızan damlaları,
parmaklarımda hissettim.
Gözyaşlarını sildim.
Saçlarından bir ömür koklayarak öptüm.
Film bitmişti,
ışıklar yandı, ağlamaktan şişmiş iki gözle,
birbirimize baktık,
sarıldık...
Fırtınadan kurtulmuş, kıyıya yanaşıp,
liman’a kavuşan bir gemi gibi...
Ellerimizi halat misali kenetlemiş,
uzunca sarılmıştık...
Ara sokaklardan kadıköy rıhtıma yürüdük,
hiç konuşmadık yol boyunca...
İskeleye geldiğimizde,
’Hafta ya ne yapıyoruz ?
diye sordum...
Yüzüme ağlamaktan şişmiş gözleriyle öyle bir bakışı vardı ki;
kelime bulamam anlatmakta...
Dünyanın bütün dillerinde sustum ve baktım.
’Ben,
dedi ve devam etti...
Artık seninle görüşmeyeceğim,
ve seninle geçirdiğimiz bu son hafta sonu deyiverdi bir çırpıda...
Sonra kekemeleşen dilimden neden diye sorduğum soruyu,
dinlemeden,
ardına bakmadan iskelede kalkışını bekleyen gemi’ye bindi ve gitti...
Ölüm yüklenmiş bir hoşçakal’ı,
ayaklarımın dibine bırakıp gitti.
Öylece kaldım rıhtımda.
Ensem den sırtıma giren kar tanelerini hissetmiyordum bile.
Boynu bükük,
yürüyordum; ki kendi ayaklarıma takılıp düşmekten kurtulamadım...
Bir hafta evden hiç çıkmadım sokağa,
telefonla sipariş edilen hazır yemeklerden bir parça ile,
geçinip gittim...
Aklımda hep’Neden’ sorusuydu takılan.
Ayrılık için bir sebep aradım,
yoktu.
Radyoyu da açmadım bir hafta boyunca,
hüzünlü şarkılar dinlememek adına.
Boş boş televizyon izledim,
şiir de yazmadım,
sigara ya sarıldım parmak aralarımla,
sımsıkı...
Dolmuş kül tablaları,
ucu kırılmış bir kalem,
boş çay bardakları...
Aradan geçen 3 yıl...
Etrafımda ki insanlarla iken unuttum ’O/nu gibi,
davranış bozuklukları,
yalnızlığa gömüldüğümde kendimi,
’O/nun aklıma gelmediği yalanına inandırma çabaları...
Bu tür çabalarla geçen 3 yıl...
Birgün Taksim den Ortaköy’e giden kalabalık,
bir otobüsün en arka koltuğundaydım.
Kulağıma gelen bir sesle ürperiyorum,
gözlerimi kalabalık arasından,
sesin geldiği yöne doğru çevirdim...
Yaklaşan durakta inecek olan insanların arasında,
’O/nun sesi...
Rica etsem müsaade edermisiniz ?
Diye...
O an beynimden kaynar suların akıp,
omzumdan dizkapaklarıma indiğini hissettim.
Ve ayaklarımın titremesi...
Kalabalık arasından zoraki ilerlemeye çalıştım,
açılan otomatik kapıdan tam iniyordu ki ;
Göz göze geldik...
Tıpkı rıhtımda baktığı bakışlardı Allahım...
O anlık zaman diliminde ikimizde ne yapacağımız şaşırmıştık...
Tek bir söz edemedik.
Toparlanmaya çalıştım,
fakat o çoktan gözlerini çekmişti benden...
İlk adımlarını kaldırıma çoktan atmıştı...
Geç kalmıştım.
Otomatik kapı kapanırken tüm dünyanın açık kapıları,
yüreğimin tam da orta yerine kapatmıştı...
O an ardı sıra inmeyi düşündüm...
Sonra vazgeçtim...
Her zaman ki gitmiş olduğum cafe ye gittim,
bir kahve söyledim...
Sigara mı yaktım uzaklara boş boş dalıp düşündüm...
Çantamdan en sevdiğim kitabı çıkardım,
kitabın orta yerinde 3 yıl öncesine ait,
sinema biletleri...
Hüzünlü gözlerle baktım biletlere...
Elime aldım kalemi mi,
sonra 3 yıl boyunca aklıma gelen ve yazmak için doğru anı beklediğim,
şu satırlar döküldü beyaz kağıda...
Git Sevgili!
Korkmam ben karanlıklardan…
Elimde kalan yüzünün sıcaklığı aydınlatır yollarımı…
Gözlerinle bakarım aynalara…
Farkına varmaz kimse…
Yüzümde asılı kalır hep gülmelerin…
Git ne olur git!
Kaldıkça daha çok parçalıyorsun içimi…
Varlığın bir çığ gibi düşüyor sensizliğime…
Erteleyemiyorum seni sevmelerimi…
Her an demleniyorsun içimde…
Git Sevgili!
Ardından bir süre bakarım…
O da yetmez belki birkaç gün ağlarım…
Divane olur gezerim çıplak kaldırımlarda…
Uğradığın tüm duraklara el sallarım…
Gördüğüm her kişi sen olsa da yokluğunda…
Biraz da gözüm kapalı yaşarım…
Hayalin gitmez benden deli yangınım… !
Git Sevgili!
Ne olur git!…
Yorma artık sensizliğimi…
Umutlandırma her çırpınışta yere çakılan sevgimi…
Duramadık bir aşk boyu sözümüzde…
Şimdi git!
Uçan martılara bakar gibi izlerim seni…
Avuçlarımda biriken gözyaşlarımı yollarım ardından…
Bana zor gelen hiçbir acı yok!
En çok konuştuğum kadar susarım seni içimden…
Harf harf hece hece silerim sana olan şiirlerimi…
Git Sevgili!
Tüm kapıları kapatırım üzerime… !
Başımı gömerim yastığımın en çukur yerine…!!
Dedim ya zor gelmez bana hiç bir şey…
Sensizlik en çekilmez zorluktur kalbime…
Daha çok sızlatma beni yoruldum…
Kim bilir kaç sensizlik daha sırada…
Dayanabildiğim kadar değildi ki yokluğun…
Şimdi de git!
Git ki yokluğun gerçek olsun!…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.