- 751 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR KAŞIK SEVİNÇ
Bir kaşık sevinç. Bilmem bu bir kaşık sevincin ayarını ağırlığını,değerini bilirmisiniz?.Sanıyorum bir şartla bilirsiniz. Eğer bir kepçelik sevinci tattıysanız,işte değeri bir kaşık sanarak önem verirsiniz.Tabi burada benim demek istediğimi tam beyan edememem bunu zorlaştırmakta. Ama biraz olaya içine inince her şey anlaşılacağından eminim.
Yıllar eskidi biraz ama,hala bir kaşık sevincin hayali hem zihin perdem de hem de gözlerimin önünde yaşamakta.Belki on yılı geçti bu olayı yaşamamın üstünden geçen yıllar. Biraz daha gençtim eh nede olsa altmışımı bulmuştum. Bir gün bir işim için büyük şehrin dolmuş durağına geldim. Dolmuştan inip,işimi halledekcektim. Gideceğim yöne doğru ilerlerken,sol tarafım da büyük bir çınarın altında ki bankta bir ihtiyarın durumu dikkatimi çekti.İhtiyar nine oturmuş olduğu bankın önüne kurduğu küçük bir sehba da bir şeyler satma gayreti içindeydi.Belki de çok az geldiğim bu dolmuş durağın da ilk kez bu nineye rastlıyordum.
Biraz daha nineye yanaşıp nineyi bir güzel inceledim.Nine altmışını geçmiş bir hali vardı.Üstü başı oldukca temiz ve düzgündü.Tam bu sırada,sanıyorum dolmuş şöförlerine benzeyen iki kişi ninenin yanına yaklaştılar.Birinini elinde bir büyük dolu çay bardağı,diğerinin elinde büyükce bir simit vardı.İkisi de nineye hürmetle sundular.
Nine minnetle aldı verilenleri.Sevinmişti nine.Gözleri parlamıştı bir an.Ama elleri titriyordu.Fakat heyacandan değil,belliki ihtiyarlıktandı. Aç olduğunu da simidini çaya daldırıp eliyle bölüşünden anlamaya çalıştım.
Nine dikkatimi çekmişti sevmiştim bu nineyi..Sevimli bir nine idi,ama işim oldukca acele idi.Bu yüzden gitmeye bir nevi mecburdum.Kendisini o çınar ağacının altında bırakıp gittim.
Sanıyorum dönüşüm geç vakit idi. Evime gitmek için dolmuş durağına geldiğimde, o tatlı nine aklıma geldi.Dönüp o çınarın altına baktım.Aman Allah’ım nine hala orada aynı yerinde aynı halde oturuyordu.
Tekrar yanaşıp kendisine hayran hayran bakmaya başladım.Nine daldığı alemin içinde yaşıyor olmalıyda ki,benim yanaştığımı bile fark etmedi.Gerçi dolmuş durağı olsun,ninenin bulunduğu cadde olsun pek kalabalıktı.Bu yüzden kimse kimseye nazar etmiyordu.
Birden gönlümde bir kırışıklığın hissini duyar gibi oldum.İçim kabarmış gibi oldu.Anlayamadığım bir haldi olanlar. Sadece sağ duyum olsa gerek,”gel satın al bu ninenin mallarını”der gibi geldi.Fazla düşünmedim,vardım yanına oturdum.O zaman nine yüzüme baktı,Nine dalgınlığından uyanır gibi olmuştu.Bana bakıp,
----Buyur evladım bir şey mi istedin.
----He nine bize şunlardan çokca lazımdı,bari senden alayım diye düşündüm de.Ninenin gözleri parlamıştı,
----Kaç tane istiyorsun evladım. Yüzüne gülerk,
----Hepsini almak istiyorum,kaç para istiyorsun?.Nine hepsini deyince biraz şaşırır gibi olmuştu,
----Ne bileyim ben oğlum hepsini alacaksan tanesi otuz bin lira ama,sen yirmi beş bin liradan al gitsin.
Sehpanın üzerinde ki,banyo eldivenlerini,kadınlar için patik,ve bir kaç tanede elde örülmüş eldiven ve yün çorap vardı.Hepsini saydım.Otuz bin liradan hesabını yapıp parasını verdim.Hatta koynundan çıkardığı küçük kesesine de yerleştirdim.
İşte bir kaşık sevinci ben burada tattım.Nasıl anlatayım.Ne yazayım Olanları gördüklerime ne ilmim ne bilgim yetiyor anlatmaya.Bir nine,döğşürcülük değil de,bir alış veriş derdi içinde uğraş veriyodu.,Şimdi de mallarının satılmışlığın tadını yaşıyordu.Gözleri parlıyordu. Ellerinde ki titremeler kesilmiş bir haldeydi.Nine dua ederek sanıyorum evine doğru yollanmıştı. Eline küçük sehpasıyla,dizlerine yeni bir güç gelmişti.Yürümüyor uçuyordu.Ben hala bankta oturuyorum.Önümde satın aldığım eşyalar var.Nine gözden ıralanıncaya kadar ardından baktım.İçim dopdolu idi ama neydi bilemiyorum.
Bir muafir öylece kala kaldım.Sonra önümde duran eşyalara baktım.Kendi kendime güldüm.
----Ne yapacağım şimdi ben bunları diye de hayıflandım.Zira evde bir kör oğlu bir ayvaz misali.Yapayalnız iki kişiyiz. Ne ne zaman kullanırız nerede nasıl yaparız bunları.Aklıma gelen ilk şey,dağıt gitsin gelene geçene dedim.Elimde kileri tekrar yere serip,kenarına da bir yazı yazdım.”Bedavadır,yalnız bir tek parça almak şartıyla”
Gelen geçen başladı benim yazdığım yazıya bakmaya. Herkeste bir şaşkınlık seziliyordu. Kimisi dik dik bakıp hızlı hızlı yürüyordu. Bazıları da gördüklerine bir iki kez okuyordu.Ve bir hanım yaklaşıp,
---- Amca yazdıkların doğrumu? Dedi.
----Doğrudur hemşire hanım,yalnız bir parça seçip bir parça almalısın.Bunu duyan kenardaki bir iki kişi daha yaklaştı bu konuşmalar üzerine.
Yarım saate kalmadan önümde ki parçalar bitmişti.Bu kadar bitmesinin sebebini de ben biliyordum.Bir parça seçip alan,başka taraftan gelip bir parça daha alıyordu. Hatta bir kadın beş parça aldı beni görmedi sanarak.ama görüyor hemde tanıyordum.. Benim yazdığım yazıda hora geçmemişti.
Biraz geç bir vakitte evime vardım.Kapıda hanımım karşıladı.Biraz meraklanmışta.Ama ben dolmuş yolculuğum sırasın da hep o tatlı nineyi düşündüm.Fakat bu şehirde başka gördüğüm nice yaşlılar vardı.Hepsi Allah rızası ile yaşamaya çalışıyorlardı.Ve işte dolmuş yolculuğum da hep bunları düşündüm.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.