GÖZLERİNDE AŞK
Gözlerin, gözlerime değdiğinde özlerdim gözlerinin içinde.
Gözleri, ateşin en kor hali. Türkülerin en yanık teli. Gözlerin dolaşır etrafta. Bir masada, bir sandalyede, televizyonda. Ben peşinden gelirim. O nedenle düşmanıyım kirpiklerinin. Kirpiklerin ok misali saplanır yüreğime.
Onlar ki aşkın en kıskanç, en baş düşmanı.
Gözlerini, gözlediğim günden beri anlamadın neden kirpiklerin, gözlerinin en sevgilisi, en dostu. Onlar ki saklar, en olmadık yerlerde gözlerini.
Unutulmaz anlarda, yaşanılası dakikalarda gözlerimle gözlerinin arasına siyah bir perde çeker, bir fahişenin umulmadık anda attığı kahkahaları o yavaşça atar.
En kötüsü de gözler, farkında değildir durumun. Oysa ki her an savaştayım onlarla. Attıkları oklar, bazen saplanır kalır yüreğimde. Bazen bir manevrayla sıyırır geçer. Işıkları yanarken gözlerinin –şehrinin en parlak lambasıyken- onlar karanlığa gömer beni.
Filizleniyordu gözlerinde aşk. Sigara dumanı kadar uçucu, bir yapıştırıcı kadar sağlam.
Ve aşk gözlerinde filizleniyordu. Odayı ısıtan bir soba kadar sıcak, güneş misali yakıcı. Çölde susuz kalmış bedevi gibi çaresiz teslim oluyor gözlerine.
Ve gözlerinde aşk, filizleniyordu. Dudaklarım çatlamış toprak parçası…
Susuyorum, susadıkça çatlıyorum, çatladıkça hayata dönüyorum.
Tek kelimeyle hayat; GÖZLERİN. NİRELZÖG…