- 367 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aman Tanrım
İçkiler su misali akıyor Gemliğe, geceye, yalnızlığıma dair. Sarhoştum, bir çocuğun anne kokusunu kaybetmişçesine çaresizce ağlıyordum hıçkıra hıçkıra bir gözümden sen akıyordun, bir gözümden ise hasretin akıyordu.
Bedenim ilk defa bu kadar içtim diye küfür ediyordu. Birden her şey sustu bedenim küsmüştü artık bana, konuşmuyordu ve aynı anda kapı çalmıştı iki defa...
Postacı git başımdan diyordum yalnızca. Kapı çalması tekrar edince, anladım ki postacı değilmiş yavaş yavaş kalkıp, doğruldum kapıya doğru yöneldim ve kapıyı açtım...
Yaşlı, dilenci amcaydı kapıdaki, karnım aç bana para verir misin diyordu. Amca diyordum, hiçbir dilenciye para vermem ama buyur gel yemek var. Geldi içeri ben yemeği ısıtırken o da banyoda ellerini yıkamıştı. Yaşlı adam yemeğini yerken bir yandan da sohbet ediyorduk. Bilindik sorularıma hiç tahmin etmediğim cevaplar veriyordu.
—Sen kimsin diyordum
-’’Tanrı’nın meleği’’ diyordu.
Pekâlâ, Tanrı’nın meleği nerelisin memleket nere diyordum
-’’Cennet’’ diyordu.
Adam bir yandan yemek yerken, gülümseyerek sorularıma devam ediyordum.
—Ne için buradasın Tanrı’nın meleği sonra sana kızmasın Tanrı
-Yok yok diyordu ve ekliyordu;
Tanrı çok yorulduğu için bir hafta tatile çıktı, yerine bakacak bir insan bulmam için beni görevlendirdi.
Kimmiş o insan diyordum
’’Sen’’ beni de sana yardım etmem için görevlendirdi diyordu.
Korkmuştum o yaşlı amcadan, onun söylediklerinden
Ve onun seviyesine indim dedim ki;
’’O zaman ben Tanrı isem seni istemiyorum evimde’’
Birden yaşlı adam bir tüy bırakarak yok oldu. Aldım elime o tüyü
içimdeki ses bana diyordu ki bir hafta sonra görüşürüz...
Birinci gün ikinci gün derken bir hafta boyunca canı olan canlılar yaratıldı ve ömürleri bitince canı alındı. İnsanların istekleri kulaklarımda yankılandı. Kimisi sağlık istiyordu, kimisi ise maddiyat. İşte o zaman anladım ki; ’’Tanrı ya sağlık sorunları çıktığı zaman ya da maddi sorunlar çıktığı zaman akıllarına gelir insanların...’’
Bir haftalık Tanrısal görevim bitmişti ’’Tanrı’nın meleği’’ tekrar gelmişti diyordu ki; Tanrı seni ödüllendirecek verdiği görevi tam olarak yerine getirdiğin için... Dile yalnızca kalben dile ruhunu görüyor diyordu...
İnsanların hiç dilemediği aşkı ve sevdayı diledim.
İçimde bir tek sen vardın biliyordu. Yazgında varsa verir diyordu
Kendi yazdığı yazgısıyla oynayamaz.
Sadece bekle...
Bir kalem bir kâğıt oluyordu Tanrı’nın Meleği, ona şiir yaz diyordu Yazıyordum yazdıkça anlıyordum ki;
Tanrı kendisinden bana bir parça vermişti
İnsanların yazgısı yazmak misali görüyordum şiir yazmayı,
Bir tek kelimelerin içindeki seni değiştiremiyordum.
02 Temmuz 2011
Efsane Etrafoğulları
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.