- 713 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KUANTUM VE GERÇEK DİN
Merhaba sevgili dostlarım;
Bugün kaleme aldığım konu kuantum bilimi ile din arasındaki bağı hakkında karınca kararınca keşif ve tefekkürümce akatarmaya çalışacağım.
Bu fakiri artık yazılarından az çok tanıyorsunuz.Konu hakkında aktaracağım bilgiler çok önemlidir,şimdiden sevgiler diliyorum.
Daha önceki yazılarımda her şeyin atomlardan meydana geldiğini yazmıştım.Evet bütün evren atomlardan, atomlar ise kendilerini oluşturan daha ufak olan atom altı leptonlar ve kuarklar gibi temel parçacıklardan meydana gelmiştir.Birde bunları oluşturan alt parçacıklar var tabii.Ama, modern bilimde atom seviyesindeki dünyayı açıklayan kuantum bilgisidir.Leptonların içinde elektron vardır.Ve ayrıca pozitron da malumunuzdur yani anti elektron dur.Burada bilim anlatmak istemiyorum ve bilim adamı değilim.
Şunu açıklamak istiyorum.Peki ortalıkta antimadde niye görülmüyor?Diyorsanız sebebi; Madde ile antimadde karşılaştığında, ortaya enerji çıkmasıdır.Yani bir anlamda düşünce bilgisi data dır.Yani enerjidir.İşte varoluşun arkasındaki varlığın kendisi bir zeki varlık olan ve artısı ve eksisi kendinde olan tek bir varlıktır.Kuantum bilgisi yani enerjisi, içinde yaşadığımız dünyayı, gözümüzün yanıldığı gibi birbirinden kopuk ayrı ayrı, bireysel parçalara ayıramayacağımızı göstermiştir.Yani tümel tek varlıktır.Yani her şeye müdahale eden bir TANRI değil...
Şu önemlidir ki, atom altı (kuantum boyutunda) bu ayırım kaybolmakta TEK bir ENERJİ yapı karşımıza çıkmaktadır.Yani,kişinin kuvvetli imanlı düşünce niyeti taaa varoluşun aslına ulaşmaktadır.Zamansızlık boyutunda herşeyin ol demesiyle oluştuğu yere kadar.Bunu unutmayalım lütfen.Yani fiziksel olarak gördüğümüz her şeyin atom altı kuantum derinliğine indiğimizde karşımıza bir data,bir enerji çıkıyor.Bir kum tanesinin derinliğinde bütünün sırrı gizlidir.
Dostlarım atom altı kuantum parçacıkları,kişinin niyet düşüncesine göre karşılık verirler.Yani niyet hayır ise akibet hayır olur,düşüncesini onun için eski öze ermişler söylemişlerdir.Keşif ve tefekkürleri ile söylemişlerdir.Peygamberimiz 1500 yıl evvel onun için her an yeni bir şen de dir,ve zerre küllün yani tümelin aynasıdır demiştir.Şunu eklemeliyim ki insanımızın dinimizin aslını tanıyamamasının altında evreni tanıyamaması yattığını görmek lazım.Ki buradan hareketle kişi,kendi mutluluğunu veya mutsuzluğunu bu duruma göre yarattığını da bilmelidir.
Daha önceki yazımda mokro ve mikro kozmos tan bahsettim.Mikro kozmosun insan olduğunu yazdım.Makro ve mikro kozmosun aynı öz’den var olduğunu anlatmıştım.Yani tümel tek olan ile özde bir olduğumuzu yazdım.Şunu da eklemeliyim ki,kişinin Allah anlayışı doğru deyilse,hep ötlerde bir tanrıya bir şeyleri atfeder.Ve göklerde bir tanrı tasavvuru ile sonsuza dek kendine zulum ederse yazık olur.Onun için kişi bilinç sıçraması yapması gerekir.Niyet edelim yazımda yazdığım gibi iman ederek niyet ederek içimizdeki öze yönelerek,aslımızdan farkındalık isteyerek gerçek mutluluğu kendi dünyamızda yaşamayı arzu etmeliyiz.Yani tümel tekliği,kendi iç dünyamızda teklik olarak yaşamalıyız ki mutlu olalım.Çokluk olarak yaşamamalıyız.Çokluk mutsuzluktur.Yani kuantum bilgisi bize tekliği öğretiyor.Din ise asırlarca önce, “La İlahe, İllallah” Tanrı ( İlah) YOKTUR, var olan sadece tek olan(Allah) şeklinde tespitini yapmıştır.
Ayrıca hz.Ali kv.Kuranın sırı,fatihadır.Fatihanın sırrı bismillhadır.Bismillahın sırrı başındaki b harfinde yatar der.Kuran da okuduğumuz ayetlerde başında b olanları OKUduğumuzda kişi kendi özünü düşünmelidir demiştir.Mesela bismillah dediğinde,ötede bir Allaha değil,içinde ki özüne yani içindeki Allah’ı anmış olduğunu düşün denmiştir.Ve tekliği bu şifre ile 1500 yıl evvel anlatmıştır.Yani Hallacı Mansur un enel hakk (ben Allah’ım)dediğinde bunu anlattığını anlamayan insanlar onu katletmişlerdir.Çok geçde olsa artık anlaşılmıştır.
Bilim ve Din arasında çatışma ya da çelişkiler görülmesinin ana nedeni ise dini anlatımlardaki sembollerin gerçek sanılmasından kaynaklanmaktadır.Dini okuyun ama ne anlattığını düşünmeyin diyen bir dinciler olduğu müddetçe kişi kendini anlamadan gelip geçecektir.Tıpkı eski anlamamış insanlar gibi.Aynı zaman da dışarıda, ötede bir TANRI oluşturarak, ona tapınıp, ondan bir şeyler bekleyerek, aslında TEK olanı bilinçlerde ikilemek suretiyle ben ve sen,biz ve siz, geçmiş,gelecek kavramlarının oluşmasına sebebiyet verip dinin en büyük suç olarak nitelendirdiği ŞİRK (Tek’i çok görmek) fiilini de farkında olmadan açığa çıkarmışlardır.Dostlarım,tekliği yaşayalım.Bilincimizdeki kirleri düşürelim lütfen.
Sevgili dostlarım,görünen ve görünmeyen,algılanan ve algılanamayan her şey,içinizden yani özünüzden dışa sonsuza doğru tefekkür, ve sonsuzluktan, içinize doğru tefekkür şekilnde algılanmasından ibarettir.Din,tek’in içinde oluşturulmuş bir sistemdir ki araçtır aslıda,amaca ulaştıran. Bununla amaçlanan,insanların kemale ulaşmasıdır.Ve aslını bilip bulmasıdır.Dinin gerçeğini öğrenen ve aktaran öze ermiş zatlar,zaten kuantumu anlatmışlar bizlere.
Herkese selam eder,kendilerini bilmeleri ve bulmalar için dua ederim.Segilerimle...
HASAN BELEK 22/12/2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.