- 1056 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Nerde O Eski Bayramlar
Şöyle biraz Geriye gidelim İstersen; Hani Çok Mu az mı bilmiyorum ama Çocukluğunun başladığı dönemlerdeki gizemliliği Ele alalım Boşa Geçen Günlerin İçersindeki Bu Boş Günde ‘ de… Çok Değildir ‘ ki.. en azından Öyle Tahminlerim Beni düşündürmeye Yelken açtırıyor… Açık olanı da söylemek gerekirse Hepimizin içinde Yatan bir çocuk ‘ Vardır… Hiç dışarı Çıkarmak İstemediğimiz Belkide . Tüm Gizemliliği ve Temizliği ile öylece İçimizde Yatan Çocukluk ‘ aslında Bunu Güzel Bir Duyguya Bağlamak Gerekirse. 9-10 yaşlarında ‘ ki. Yaramaz Görünüşünden Arınmış… Sadece masum. Söylenen her söze İnanan. Dahası açılan Her Sevgi koluna Şefkat ve inandırıcı Bir duyguyla yaklaşmaktır diye düşünmeden de ‘ edemiyorum. Çok Ertelendik aslında Hemde ne Çok… Örneğin en Kısasıyla; Hani Eski Bayramlar derdik ya… NERDE O ESKİ BAYRAMLAR… Aslında Eski Bayramların bir yere kaybolduğu Falan yok. Yada Başını alıp bir yere Uğrayıp orda Güzelliklerini bırakmış olma ihtimalinide göz Önünde Bulundurmak İstemiyorum . Sadece biraz Gerçekten Güzellik için Düşünmek için olsa bile. Varlığını ne kadar bilsekte bir türlü Gereken özende ‘ DÜŞÜNCE ‘ Eylemin Gerçekleştiremiyoruz… Aslında En büyük suçlu bu konumda bizleriz… ! Evet… Bizleriz. Güzel Geçen Bayramların Katillerinde bizleriz… ‘ Düşünelim İsterseniz. : Evvel Zaman Demekten Kaçınıyorum Çünkü Dün gibi Daha aklımda çocukluğum. Bayram ‘ ın İlk Gününü Kucaklayacak olan Gece ‘ de nasıl Bir Telaştır. Nasıl bir sevinçtir… Ve Nasıl bir günün özlemidir… diye Düşünüyorum sanırım Cevabını Bulmak için uzun yıllar bir dilin bütün Kelimelerini kullansamda bunu Tarif edemiyeceğiimi biliyorum. Ve Derken. Gecenin karanlığı bir süre Sessizliğini Göğe serptiği gibi Gecen Dakikalarında Heyecan Yarattığını unutmak sanırım Mümkün Değildir… Ne güzeldir ‘ ki… Çocukluk yıllarımızda ‘ Sabahın ilk Işıklarında. Başucumuzda Beklettiğimiz ve Sabahında giymek için… Sabırsızlık ile Yarıştığımız o Dakikalar Gelmiştir… Yatağımızdan fırladığımız gibi. Önce. Her Zaman olduğu Gibi sadece yüzümüzü elimizi yıkarken ‘ farklı Bayram gününün güzelliğini yansıtan Duyguyla… Aynada: Kendi Kendimize gülümseriz. [ Mutluluğumuz o kadar derin o kadar masum ve o kadar güzel ‘ ki ] sadece bizi Bizden o dakika Kimse anlamaz Düşüncesine merhaba Deriz… ! Derken; öylece Hemen Dün Den Kalma Bir Heyecanın sıcaklığı İle… Başucumuzda Beklettiğimiz. [ Bir çift pabuç Yada ] Yeni alınmış elbiselerin Gözlerimizin ince hücrelerinden Nüfuz Ederek Kalbimizin en Uç Köşesinde bir mutluluk yaratıyor… Ve Hemen. alel acele. Sanki birileri Gelipte belli bir dakika sınırında bunu Giymezsen! Senden alıp bir daha sana asla vermeyeceğim !
Düşüncesinde .. Hızlıca giyiniriz… İçerde Bir kaç adım Yada koşar Adımların Belirtilerinden oluşan! Salonun bu ucundan bu ucuna yâda odanın Gözünden Yatağına öylece yeni elbiselerinle uzanıp Tekrar kalkmaları da hesaplarsak. Aslında zaman durmuş diyebiliriz… Ve anne babamızın Belkide kardeşimizin bir an önce uyanmasını ‘ ve bu içimize sığmayan eşi benzeri olmadığı gibi.. Hiçbir Zaman Tarif edilmesi mümkün olmayan bu Mutluluğu Onlarla Paylaşmak İstiyoruz.. ‘ aslında.. Bunu Çoktan da Hak Ediyorlar.. çünkü o Mutluluğun Yaşanılabilmesi için.. Onların Bu güzel Dakikalara Bizi sürüklemiş olmalarına ‘ da bağlamak Yeridir… ‘ Derken öylece annemizin sabah ‘ ın ilk ışıklarında gözlerini açip; Oğlum ne Yapıyorsun Hadi uyu Bak Herkes uyuyor Hem Saat Kaç! Demesi Bile Sanki O kadar yanlış Bir cümle ‘ ki o gün İtibari ile. : Anne sabah oldu artik Hem sizde uyanın.. Bugün Bayram! Cümlesinden Başka bir düşüncenin kullandığına kendimi inandırmak Ebetteki İstemem ‘ bu kadar güzel mutluluğa Rağmen… İlginçtir ‘ ki o Gün Her şey sabahın ilk Işıklarında olmalı ‘ Güneşin doğuşuna bile Denk Kılınacak herkes Ayakta olacak ‘ bu mutluluk Tablosu öylece Devam ‘ ını sürdürmek için Tüm Gözler Bir Odanın İçinde Birbiriyle Mutluluk sınırında BARIŞIK olacak… Evet. Olması Gereken o Odada. Çünkü bugün bayram; Bugun daha Da özel bir gün… Hani herkesin Kalplerinde yatan sıcaklığın Bugün adına dışa Vurulmasını ümit ettiğimiz ümit ederken de görmeye alışkın olmak için can attığımız o gün… Ve aslında Saatler ilerlemeye başlar… Tıpkı Hiç Gideceğin yeri bilmediğin halde. Tren İstasyonlarında Beklemek gibi. hiç Ummadığın Hiç Farkına varamdıgın kadar saatler geçer… Ve o arada Artik günün Başladığını fark edersin… Önce Gülen gözlerin belirtisinde yatan o Mutluluğun birer birer uyandığına şahit olursun artik… Sabahın ilk ışıklarında… Annenin kalkar kalkmaz… Şeker Kavanozlarına Avuçlarının alabildiği kadarcasına doldurması ve dahası… Çikolataların masanın üstünde her an gelen misafir için Sunulmayı bekleyen Bir durumda öylece bekliyi dur. ‘’ aslında arada bir Hani birkaç tane almaktan [ ne Çıkar ki ] diye… Elini uzatmayanınız yoktur. Tıpkı benimde uzattığım gibi...
Şair Salih Apaydın
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.