- 347 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
20BİR ARALIK
Bir sayfa düşer takvimden..yeni zaman tarihteki yerini alır.
İşler sarpa sardığında ,hani o çözülmez düğümlerin içinde debelendiğin bir günün sonunda..arkana yaslanıp derin bir nefesle başladı öykün.
fizy.com/#s/1i8rmp
…..
Paragrafın başı gibi sonu da belirsiz..öznesi de yüklemi de bir çünkü.
Gün geldi canı yandı,gün geldi teri terine karıştı çalışmaktan.
Yetmedi..didindi,ertesi gün bir tembellik.Parmakları kalkmadı biraz da anlamaktan.
Onun ertesi de böyle..pencere kenarından sokağı ve akan hayatı izlerken birden içi kıpırdayarak giyinip dışarı çıktı.
Sokak kedileriyle selamlaşacak kadar şen..koşar adım yürürken gökyüzüne takıldı gözleri.Yarı gri yarı mavi..akşam olmak üzere.
Kırmızı şalı boynunda,çantasına aykırı.Tıpkı ruhuna anarşist bedeni tarzında.
İş listesi uzun.Güzergah karışık.Yürüdükçe açılıyor.İyi geliyor yolculuk .
Her zamanki gibi yalnız..ceplerindeki kelimeler ve sırtı dışında.
Yazmaktan ve taşımaktan eskimiş hayatlar tadında.
Gözleri düşen yaprakların üzerindeki renkleri analiz eder gibi …hemen sonra boş bir dalgınlık.
Ayağına takılıp bileğini büken taş kıvraklığında zihni..her dem aydınlık.
Yorulduğu anda kapanan bir seyir defteri gönlü.Biraz dolu biraz karmaşık.
İş listesi bitti.Eve dönüş.İçeride huzurla karışık mevsim salata .
Çatal kaşık seslerinden kalan o küçük ayrıntıda sokak lambasının titrek ışığında..soğuk merdiven basamaklarının üzerindeki rutubetli yalnızlık.
Çocukluğundan kalan alışkanlık..son lokma bırakılmadan kalkılmayan bir sofra..sofranın sonunda keyif eşliğinde tütünümsü loş bir karanlık.
Yine pencere..yine akıp giden hayatlar..İçeride birbirine el ve ayak , dışarıda sulanmaya sulanmaya taşlaşmış kurumuş bir saksı ..yapraksız bir sarmaşık.
Tetikleyen bir rüyanın izini sürüp uyandığı tabirsiz sabahların anımsattığı günlerinden yeni bir gün.Her zamankinden bir eksik..üç fazla .Denklemi bozuk bir matematik işleminin formülü gibi çarpışık gerçeklere uyanık.
Bir ayağı yerli yersiz haddini bilmekte,öbür ayağı olduğu yerde ritimsiz bir besteyi söylemekte.
Çocukken de böyle..iki gün yasını tutacak kadar kısa ve kelamsız öyküler gibi susarak.
Cesedi kayıp bir cenazenin üzerine sinmiş kokusu gibi arınmak ister kaldığı enkaz yığınlarından.
Duvar üzerine yıkılır …bir ses gelir ‘neredeydim’…
Zamanı geldi…hadi kalk.
Yol kısa..ancak çetin.Ayağımızı kaydıracak kadar soğuk ve ıslak.
Gelecek mut sözüne sadık.
Bir sayfa düşer takvimden..ve bu sayfayla yeni bir takvim tüm bilir bilmezliğiyle duvardaki yerini alır.
Masada bir not defteri..bir kurşun kalem.
Ve tarihsiz bir başlık..:
P-İŞ LİSTESİ
Mavikalemlik
21/12/2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.