- 532 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KIYAMET KOPACAK (MI?)
Sene 1979’ du, yaz mevsimiydi.
Bursa’nın yeni kurulan mahallelerinden Gülbahçe’de faaliyet gösteren bir havlu dokuma fabrikasında çalışıyordum.
Hava çok sıcaktı, çalışan tezgahların motorlarından çıkan sıcaklık da eklenince, dokuma dairesi fırını andırıyordu.
İçtiğimiz soğuk su bile bizi serinletmeye yetmiyordu.
Fabrika bahçesinin üst tarafında, 70-80 metre derinlikten çıkarılan buz gibi artezyen suyunun biriktiği havuza elbiselerle dalıyor, serinlemeye çalışıyorduk.
İşte tam o günlerde duyduğumuz bir haber, onca hava sıcaklığına rağmen bizim tüylerimizi diken diken etmeye yetmişti.
Gülbahçe semtinden çıkan haber dalga dalga Bursa’ya yayılırken, biz haberin kaynağına yakın oluşumuz nedeniyle biraz daha fazla tedirgin olmuştuk.
Aşıl veriş yaptığımız bakkalda, yemek yediğimiz lokantada, öğle paydosunda çay içmeye gittiğimiz kahvede hep bu konu konuşuluyordu.
O günlerde neredeyse 3-4 saatte bir can alan terör olayları bile geri plana itilmişti, ilhinç olaydan başkası konuşulmaz olmuştu.
Aslında haber inanılacak gibi değildi ama bazılarının; ’’benim annem,babam gitmişler, söylenenler doğruymuş’’ demeleri şüpheleri azaltıyordu.
Söylentiye bakılırsa, Gülbahçe semtinde bir evde bir bebek doğmuş.
Bebeğin doğıumunun üzerinden 40 gün geçmiş.
Bebeğin annesi, bir gün bahçede çamaşır yıkarken evin içinden gelen bir ezan sesiyle irkilmiş.
İçeri girmiş, bir de ne görsün?
40 günlük bebek ayağa kalkmış, masanın üzerine çıkmış, sağ elini kulağının üzerine koymuş, ezan okuyormuş?
Anne, gördüğü manzaranın inanılmazlığıyla dehşete düşmüş, düşüp bayılmış.
Ev halkından biri anneyi baygın bulunca kolanya, kuru soğan falan koklatmış, anneyi ayıltmış.
Anne, ’’ayılır ayılmaz ilk sözü, oğlum ezan okudu’’ olmuş.
Saçmaşlama demişler evde bulunanlar yeni anneye.
Senin oğlun henüz 40 günlük, buncacık bebek ağlamayı bile beceremez.
Nerede kaldı ezan okuması? demişler, derinden vah vah çekmişler.
Tam o esnada 40 günlük bebek dile gelmiş,annem doğru söylüyor demiş.
40 günlük bebeğin dile gelip konuştuğunu görenler, kendilerini telaşla dışarı atmışlar, ’’bizim evi şeytan bastı’’ diye feryat etmeye başlamışlar.
Bebek bununlada yetinmemiş, kehanette de bulunmaya başlamış.
Ben 2 sene yaşayacağım, sonra öleceğim.
Benim ölümümden 13 ay sonra bir kız kardeşim Dünya’ya gelecek.
O yürümeye başladığında kıyamet kopacak, Dünya hayatı sona erecek demiş.
Bebeğin söyledikleri dalga dalga Bursa’ya yayılırken, biz mahalle kahvesinde ocakcılık yapan kişiyle bu konuyu konuşuyorduk.
Ocakçı, biraz argo konuşuyordu, olayı anlatırken konuşulanların doğru olduğu konusunda yemin billah ediyordu.
Peki sen gördün mü, nasıl oluyor da bu kadar kesin konuşuyorsun? Diye sormuştum; abi, ben görmedim ama annem-babam gidip görmüşler, olay aynıyla vakiymiş deyince ben de ister istemez olayın etkisinde kalmıştım.
Fabrikada çalışan dindar bir arkadaş olayı duyunca 2 rekat şükür namazı kıldığını, bunu da bebeğin tavsiye ettiğini söyleyince benim tereddütlerim yatışmıştı.
Olaydan o kadar etkilenmiştim ki, o güne kadar pek cami kapısı açmazken (o da arasıra) birden bire kendimi 5 vakit namaz kılarken bulmuştum.
1979 dan gelmişiz 2012 yılına.
Aradan tamı tamına 33 sene geçmiş, aynı söylentileri yine duyuyoruz.
Üstelik bu defa ki söylentiler yerel olmaktan çıkmış, Global boyuta ulaşmış.
Parası, imkanı olanlar Şirince’ye gidip hayatta kalmanın çarelerini arar hale gelmişler.
Bizde (Fazla) para olmadığı için mecburen evde oturacağız, geleceği söylenen kıyameti bekleyeceğiz.
33 sonra bir fark varsa, o da benim yıllar önce 5 vakit namaza başlamamdır.
Hiç değilse bu defa ikiyüzlülük yapmayacağım, namazı söylentiler nedeniyle değil de inancımdan ötürü kılmış olacağım.
Gerçekten de söylendiği gibi 21 Aralık’ta Dünya batacak mı?
TV’ lerdeki açık oturumlarda uzmanlardan dinlediğimiz kadarıyla bugünlerde bir başka gezegenin Dünyamıza çarpması imkansızmış, dolayısı ile de kıyamet kopmayacakmış!
Galiba bu konudaki en doğru sözü Hoca Nasrettin söylemiş:
Hanım ölürse küçük kıyamet, ben ölürsem büyük kıyamet kopar!..
YORUMLAR
Şu bebek gerçekten benim de ilgimi çekti, acaba neye delaletti!
Güzel bir anıydı okumaya değer...
Tebrikler.
Ümit İpekçeker
Ümit İpekçeker
AYSE 09
korkmayın