BEN KAZANDIM
Romantik bir yağmur yağıyor.
İncecik,yavaşça,usul usul.
İnsanın içini okşuyor.
Dua gibi.
Ben bu yağmuru çok seviyorum demek istiyorum.
Çünkü hep öyleydi.
Şimdi ne oldu da başıma taşlar dökülüyor semadan.
Bu yağmur beni dövüyor, istemiyor, sevmiyor. Her zaman beni mutlu eden yağmur neden beni incitiyor.
Karanlık şehrin yolları insanlarla dolu.Otobüse yetişme telaşında herkes.
Yağmura rağmen satıcılar var, yer yer aydınlatılmış karanlık sokaklarda.
Deniz kenarından geçiyorum.
Deniz karanlık da ne kadar da korkunç.
Gündüz verdiği o hoş duyguyu vermiyor.
Hemen bakışlarımı çeviriyorum.
Sanki beni alıp içine hapsedecek.Derin bir kuyuya düşmekten korkuyorum.
Ellerim ceplerimde ilerlerken, karanlıkta olmanın verdiği rahatlıkla ağlıyorum.
Yağmur gibi sessizce.
Seni düşünüyorum.
Aklıma binlerce şey aynı anda geliyor ve eski bir dostumun eleştirisi ’Sen çok doğru bir insansın’ diyor bana.
Bende seviniyorum.
Ardından ekliyor’ama çok ’.O zaman gülümsememin yerini şüphe alıyor ve irdeliyorum konuyu.
Ne demek istediğini soruyorum.
Bu işte bir gariplik olduğunu anlıyorum.’Of yani ne bileyim seninle her şey zor hiç hata yapmıyorsun ben yapınca da kendimi çok kötü hissediyorum ’diyor.
Hayretler içerisinde dinlerken ’O nedenle affetmeyeceğinden de korkuyorum ama sen her şeyi affediyorsun ve ben o zaman kendimi gerçekten çok kötü bir insan zannediyorum’diyor.
Bunu ilk defa duymamıştım.
Sevinmeli miydim?
Durum biraz karışıktı.
Sıkıntı olarak görülen şey benim hayat felsefem olmuştu.
Nasıl yerleştiğini bilemediğim bu huy asla insanları incitmemek üzerine kuruluydu.
Şimdi ellerim ceplerimde bu eleştiriler geliyor aklıma.
Olsun diyorum.
Bu benim ayrıcalığım olsun.
Bu güzel bir şey.
İyi dost,iyi arkadaş,zarar gelmeyecek birisi olarak görülmek.
Benimle yürürken yorulanlar var,dökülenler,dağılanlar ve çözülenler.
Olsun ne yapayım diyorum elimden bir şey gelmiyor.
Üzülüyorum ama vefasızlık gösterdikleri için ben suçlu değilim.
Suçlu olmasam da çok üzgünüm vefalı olamadıkları için üzüldüklerine üzgünüm işte ona bile üzgünüm.
Ben bu zorluğumu seviyorum.
Sana yazdığım şiiri çok beğenmiştin.
Yol ve yağmur,yağmur ve sen,sen ve balık ekmek diye başlıyordu.
Beraber yediğimiz balık ekmeklerin yanından geçerken bakamıyorum artık.
Yol ,yağmur,balık,ekmek bak hepsi senden vefalı çıktı.
Kalan ben ve balık ekmek ama ben yiyemiyorum.Sensiz boğazımdan geçmiyor,bana acı veriyor onları görmek.
Seni düşünüyorum.
Neden bana bağırdığını anlayamıyorum.
Seni de yormuş olmalıyım.
Bilemiyorum hiç anlamıyorum.
Güzel bir arkadaşlığımız oldu.
Birbirimizi çok sevdik.
Fakat sonunda bunu da yaptın.
Sadece susmak istediğini söyledin.
Seni mutsuz görmeye dayanamadım.
O nedenle sebebini ısrarla sordum.
Bir an önce mutlu ol istedim.
Tamam aramayacağım ,sormayacağım.
Seni kim üzdüyse hırsını benden aldın sende biliyorsun ki suçum yok.
Sen beni tanıyorsun hemen unuturum,kolay affederim.
Seni çok seviyorum,sana kızgın değilim sadece kırıldım.
Sen çok kötü bir şey yaşamasan böyle yapmazsın seni bütün kalbimle affediyorum.
Eve dönüyorum.
Aklımda sen.
Üzgünüm ,ağlıyorum şehrin karanlık ve ıslak yollarında bana eşlik ediyor hayalin.
Her yer kalabalık ,insanlarsa ne kadar yalnız.
Her birinin içinde ne fırtınalar var kim bilir.
Fakat herkes kendi derdini çok sanıyor benim gibi.
Ağladığıma bakma içimde garip bir sevinç var içten içe.
Yaşasın diyorum ben yapmadım,ben üzmedim,ben terk etmedim sonunda.
Ben kazandım.
Ben kazandım.
Ben kazandım.
YORUMLAR
Geç de olsa yazılarınızla karşılaşmış olmama çok sevindim. Duru bir Türkçe ile çok naif bir anlatımınız var. Süsleyeceğim diye her şeyi çorbaya çevirenlerden değilsiniz yani. :)
Yazılarınız hepsi öykü tadında.
İçerisinde tam dozunda olmak üzere mizah da var, toplumsallık da var, felsefe ve mantık da var.
Belli ki birikimlisiniz bu alanda.
Yeniden yazılarınızla tanışmış olmama sevindiğimi söylemek istiyorum.
Tebrikler....
Yürükçü
Geç de olsa yazılarınızla karşılaşmış olmama çok sevindim. Duru bir Türkçe ile çok naif bir anlatımınız var. Süsleyeceğim diye her şeyi çorbaya çevirenlerden değilsiniz yani. :)
Yazılarınız hepsi öykü tadında.
İçerisinde tam dozunda olmak üzere mizah da var, toplumsallık da var, felsefe ve mantık da var.
Belli ki birikimlisiniz bu alanda.
Yeniden yazılarınızla tanışmış olmama sevindiğimi söylemek istiyorum.
Tebriklerim saygıyla...
Evet, doğruluk bazılarına fazla gelir. Hepimiz normal şartlar altında iyiyi, güzeli severiz. Gelip görün ki, bazan böyle olmaz bu. Meselâ adam gül gibi karısı dururken, çocuklarının başında, gider kötü bir kadına tutulur, onca yıllık yuvasını yıkar, yavrularını boynu bükük koyar. Ya da çok doğru- düzgün birinin yanında kendini rahat hissedemez, istediklerini rahatça yapabileceği, kendini frenlemeyecek arkadaşlar ister. Kendi gibilerle daha rahat ve daha kaliteli hisseder kendisini. Aslında, yapacak çok şey de yoktur böyle durumlarda. Herkes lâyığıyla...
Ben beğendim, elinize sağlık.
Selâm ile.