yeni yıl mesajı
Yeni yıl alışverişi güzel başlamıştı. Kar yağmıyordu o akşam, ancak çocuklar kar topu oynuyor gibi neşeliydi. Kırmızı ışıklar dükkan vitrinlerinden düşerek kaldırımları aydınlatıyordu. Hediye paketleri, pasta ve tatlı taşıyan insanlar doldurmuştu sokakları. Havada şekerli bir şeylerin kokusu vardı.
Derken orta yaşı geçkin, muhtemelen hayatı boyunca hiç çalışmak zorunda kalmamış, süslü bir kokana, beyaz deri eldivenini ağzına götürdü ve bir çığlık attı.
Nereden çıktı bu insanlar diyordu kürk mantolu kadınlar. Burada ne işleri var? Fabrikada, madende, yerin metrelerce altında olması gerekmiyor mu bu insanların?
Nişantaşının renkli ışıkları arasında, ara sokaklardan bir anda çıkan onlarca insan toplanıyordu. Sayıları önce yüzü sonra beşyüzü buldu. Giderek artan bir şekilde çoğalıyorlardı. Kaldırımda yürüyecek yer kalmayınca, caddeyi ele geçirdiler. Yüzlerce insan Nişantaşı’nın temizlenmiş ve yapay karla süslenmiş caddesinde yumruklar havaya kaldırılmış hep bir ağızdan slogan atarak yürümeye başladı.
“İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!” diyorlardı.
Ne olduğunu, bu insanların nereden çıktığını henüz anlamayan şık giyimli kadınlar dükkanlara sığınmaya başladı. Bazı kadınlar gördükleri insanların kıyafetleri ve üzerlerindeki kir, çamurun yapıştığı elbiselerden dolayı dehşete düşmüş, koşarak kaçmaya çalışıyorlardı. Kadınlar kaldırıma düşüyor, canlarının yanmasından çok parlak naylon çorapları yırtıldığı için ağlıyorlardı. Aslında onlara bir şey yapan yoktu hani. Nedensiz bir korku duyuyorlardı bu insanlara karşı.
Mavi, kırmızı, yeşil ve yağlı tulumlarıyla işçiler Nişantaşı sokaklarını sesleriyle inletiyordu sadece…
Yol kenarında olan biteni izleyen kadınlardan biri:
“Neler oluyor? Bu koku da ne?” diye sordu yanındaki arkadaşına.
Yürüyen işçilerden biri kadını duydu ve yanına yaklaştı.
“Alın teri kokusu o! Sen anlamazsın, amcık.” Dedi.
“Oh mon dieu…” dedi kadın ve korkudan sendelerken elini alnına götürdü.
Yüzlerce işçi motor, makine, kömür ve gres yağı kokusu eşliğinde sokaklarda yürüyor slogan atıyordu. Bazı madenciler kaskıyla gelmişti. Kask üzerinde yanan fenerleri geceyi ateş böceği gibi aydınlatırken yürüyorlardı. Ancak ilginç bir şekilde kimseye zarar vermiyor, dükkanlara girmeden, sadece slogan atarak yürüyorlardı. Trafik zaten onlar gelmeden çok önce kilitlenmişti. Yolun ortasına park etmiş bekleyen araçların arasından ilerleyip taksim meydanına yürümeye başladılar.
Çok kısa sürede polisler geldi. Ancak polisler de anlamamıştı olan biteni. Ne yapıcaklardı? Kaldırımda yürüyen insanları mı tutuklıycaklardı? Bu sırada fabrika sahipleri birbirlerini arıyor durum değerlendirmesi yapıyordu.
“Nasıl olur? Üç fabrikam birden durdu. Sabahtan bu yana bir işçi bile yok. Nerde bunlar diyordum? Sendikaların da haberi yokmuş!”
“Sadece İstanbul’daki fabrikamda sorun var. Anadolu da böyle bir şey yok.”
“Ama nasıl olur? Bu kadar organize şekilde, polisin haberi olmadan bu kadar insan nasıl bir araya gelir? Bu kadar zeki mi bunlar?”
“Bilmiyorum dostum. Nişantaşın’da karım ve kızım mahsur kalmış bir dükkanda.”
“Bizimkiler, alışveriş merkezine sığınmış. Kapılar içerden kilitlenmiş. Şehrin ortasında ne işi var bu adamların? Üstelik bu kılıkla?”
“Ben söylemiştim. Fabrikaları çok daha uzağa yapmalıydık.”
“Lanet olsun. Bir günde ne kadar zarar ettim bir bilsen!”
“Zarardan çok akşam karımın çenesinden çekiniyorum.”
“Dur televizyonda temsilcileri konuşuyor.”
“Hangi kanal?”
“Bütün kanallar.”
İşçi tulumu giymiş bir adam kameralar karşısına geçmiş, konuşuyordu.
“Evet, arkadaşlar. Bugün yaptığımız bu küçük eylem sesisimizi duyurmak içindi. Bizi görmezden gelmeye devam etmeniz halinde tüm ülkede benzer eylemler yapıcaz. En lüks caddelerde, en pahalı restoran ve dükkanların olduğu sokaklarda dolaşıcaz. Eşleriniz ve kızlarınızın yanında yürüyeceğiz, onlar kokumuzdan rahatsız olurken öğrenecekler alın terinin ne olduğunu. Zor kazanılan paranın karşılığında dönüşülen şeyi görücekler. Parayı alması kolay, kazanması zordur. Umarım mesajı almışsınızdır. Hepinize iyi seneler...” Dedi ve polislere döndü.
“Gidelim arkadaşlar.”
İfade vermek üzere emniyete gitmek için polislerle birlikte beyaz araca doğru yürüdü. Başın tavana vurmasın diye polis memuru eliyle başını korurken araca bindi…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.