- 651 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SİGARA MOLASI...
SİGARA MOLASI
Kedilerin dilinde balıkçı türküleri, çöpün etrafına saçılmış birkaç kefal kılçığı. Gerisi aç köpeklere kalıyordu, lokanta artığı birkaç somun ekmeğinden kalan insan diş izleri.Lüks lokantaların arka sokaklarında sigaralarını içiyordu birkaç bulaşıkçı çocuk.
Kediler köpekler kendi çöplüğünü hırıltılarıyla paylaşırken, sol eli fırın yanığı olan aşçı yardımcısı ciğerinin en derin köşesine atmak için sigarasından derin bir nefes çekiyordu.
Karanlık dar sokağın köşesindeki yanan sokak lambasının etrafında dönen, sahil kaçkını birkaç düzine sivri sinek, ışığa sarılırken bir yandan da kara kanatlı sessiz yarasalardan kaçmaya çalışıyordu.
Siyah saçlarını geceye teslim etmiş Suzan, dirseğini aşçı yardımcısının koluna dürtüp, parmağıyla uzak çöp torbasından düşmüş balık kılçığını gösterirken, ikisi birden söylendi o balığı yiyen müşterinin pis bakışlarındaki sözleri.Sigaralarından son yudumlarını alıp, mutfağa girerken, ikisinin gözlerinde de yorgunluk akıyordu.
On dört numara biftek, on dokuz numara yağsız ızgara, diyete girmiş şişman kadın nefsine inat o yeşil salatadan ısmarlamıştı. Bir masada iş görüşmesi için gelen süslü mat renkli kravatlı adamlar. Kalabalık masalar, arka sokakların inadına seslerin bir cümbüşü.
Ve bulaşık sesleri ve yağdan çıkan cızırtılar kimisi tavadan kimisi mangaldan.
Şehrin magandası birkaç ütülü pantolonlu adam yanında yalandan kontes getirmiş.Onlarda dışarıdaki kedilerden hiçbir farkı yok. Bir kaçı mütevazı abartısız yemek yemek için gelmiş.Duruşlarındaki şatafatsız giyinişleri ve bakışlarından belli.
İstisnai bir durumdu içeri giren çiçekçi Mehmet. Önceden sipariş edilmiş belli söylenen buketteki güler ve orkidelerden açık.
Masa etrafında yürek işçisi kemancılar dolanır, yalandan zorla söylenen istek parçalarının etrafında.Rakı balık şarap ve ince kadehler tokuşur, şarkılara ihanet eden sözlerin etrafında.
İngiliz bir turist yanımdan geçerken sallanarak, çiçek pasajının kenarındaki kokoreççiler satırlarla dövüyordu, tezgahındaki kuzu bağırsaklarını.Biraz kekik biraz pul biber kokusu yayılıyordu seslerin hakimiyetini koruduğu küçük caddede.
Son sipariş gittikten sonra, siyah tenli aşçı yardımcısı bir sigarayı daha yakarken, tüm dumanları, az önce atmış olduğu siyah çöp poşetinden fırlamış ama yerinde durmayan kefalin iskeletinden kalan parçalara savurdu.
Başka bir kıtadaki kendi ülkesini gözlerine doldururken, o an yağmur diledi kendi topraklarının üzerine.
O dalgın dururken,Suzan koşarak geldi, elinde yeni sipariş listesiyle.
Dışarıda sesler,kediler, çöpler birde lambaların etrafında dönen kan emici yarasalar…
Birde siyah bir tenin içinde uzayan, kurak yollu ve uzayan ülkelerle dolu bir hasret ve içeride bir dolu aç midesiyle oturan müşteriler…
YORUMLAR
çok iyi bildiğim yerleri yalın haliyle anlatmanız muhteşemdi....bu kalem sıkı durun bende varım diyor ben okurken sayfada kayboldum....takibindeyim bilesin saygılarımla
DİLEK YILDIZI
Herşeyden önce emek verip okuduğunuz için sonsuz teşekkür ederim.
Sonrasında söyleyeceğim diğer şeyse muhteşem olan sizin o eşsiz güzel yüreğinizdir.( ki bunu sitede okuduğum yazılarınız ve yorumlarınızdan bilirim)
Bir yıla yakın oldu karalayıp duruyorum itiraf etmem gerekirse, istikrarlı bir çizgi yakalayamadım henüz.Hep yalpalayarak yazıyorum.Ama umarım hep okummanıza şayan şeyler yazarım.
Tekradan bu güzel yorumunuz için sonsuz teşekkür ederim.
En derin sonsuz saygı ve selamlarımla abim...
DİLEK YILDIZI
Edebiyat bir okyanus ki siz benden daha iyi bilirsiniz.
ben burada her okuduğum yazıyla pişmeye çalışıyorum.
Abartı dolu sözlerinizden ziyade, bana yazmam için verdiğiniz güç için öncelilkle teşekkür ederim.
En derin saygılarımla ellerinizden öperim...