- 1283 Okunma
- 22 Yorum
- 0 Beğeni
Aşkların En Güzeli…
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
—sana olan sevdam anlattığım kadardır; sessizce yazarım, sevgimi…
…sana ”sen” diyebilmek, ne güzel; kırlarda sıralanmış papatyalar kokularını bırakırken üzerime, ne güzel seni düşünmek…”seni seviyorum” diye, yaşayabilmek; bastığım her toprakta sana kavuşmanın verdiği heyecanla dolaşmak, ne güzel… Sana “sen” diyebilmek, aşkların en güzeli… Yine de “seni seviyorum” diyebilmek, bir başka güzel. Yatağımın altında sana biriken dualarımdan biliyorum bunu. Nemli yastığımdaki gözyaşlarım kurusaydı eğer, seni sevmelere bırakmazdım bu bedenimi.
Düğümlenmiş bir yenilgi var, sen kokan yanlarımda. Yanarım bu kayboluşta. Savrulurum her anında. Kapımı tıklatan her ayrılıkta, daha da kanar sen yanlarım. Duvarlarımdan akar çiviye bulanmış sözlerim… Avare bir aşkın içinde yaşamaya çalışsam da, her sevgi sözünde düşerim çırılçıplak bataklığa. Ne olur, çiğneme sen olan yanlarımı. Gözümden adın düşerse, sana benzeyen gölgem ölür… En derinlerimden vurulmuşum sevdana, diner mi “sen” olan yanlarım hiç bu ayrılık rüzgârında…
(Yakınlarıma vurur "senli" bir gölge... Yüreğime geldiğini sanırım/ çok sevinirim…)
—her yazdığımda biraz daha sendim oysa. Özlediğimdin/ biraz zamansızlığımdın…
Hasretine düştüm yine. Sarıldım en acınası sevda sözlerimle. Nefret ettiğim şarkılarda buldum seni, kızmadım. Biraz kırıldım. Her kelime sana yakınken, uzaklık oldu tüm harfler ömür kuyumda. Ateşten bildim bu ayrılığı da; yanan her zerremde kül olup, dumanlara yalvardım, bir işaret olsunlar diye, senli yolculuğumda… Gel de bul beni, diye. Ellerimden gör tükenmez sevdamı, nasıl da nasırlaşmayı emek bilmişler bu aşkta. Benden fazla hak etmiş bu beden sıcaklığını, nasıl özlemişler seni… Yalnızca seni.
Sonsuz uykuları içime at. Günahlarının adı olayım, dolaşayım nefsine yenilmiş bir fani olarak… Nasılsa geceler yalan değil miydi, sen olmayınca yanımda. Hani sözlerin gözlerimden dudak ısırmaları olmadığında, sen değil miydin? Gözyaşlarım, gözlerim gibi bakınca senliğine, ne kadarda masumdum oysa. Bir dudak tebessümüme kanacak kadardım. Hiçbir uçurum öldüremezdi beni, senin ayrılığın kadar… Senin yokluğun kadar. Yüz kez vuruldum, yüz kez yine sen oldum. Bu aşksa, ben unuttum aşkın kaç kişilik yaşandığını… Düşümden geçtim, sen yoktun. Sığınmazlıkları bilirdim; en renksiz gölgemde bile seni aradım, çaresizdim. Nasıl bir yıkım içinde büyüdüğümü, hiç anlamayacağım. Seni sensizlikte nasıl sevdiğimi hiç bilmeyeceksin. Bana yönelen yollarda adımların toprağı çiğnemedikçe, sen hiç beni anlamayacaksın…
(Her sen dediğimde, bir sen daha düşüyor gözlerimden… Hayalin akıyor.)
…oysa sana “sen” diyebilmenin, hayalinle yaşardım aşkı. Kapanmış kapıların sürgülerinde bırakırken cesaretimi. Ne kadar güçsüzdüm. Kendime kaçıncı nefretim bu. Kaçıncı gökyüzüne haykırışım isyanımı. Bilirsin beni, dünya hallerine hiç kanmadım. Hiçbir zaman sensizliğine “aşk” demedim. Belki kaybettim… Ama kazandım aşkın en güzelini. Çünkü seni sevdim, sensizliğinde.
…çok sevmeseydim, yine yazardım seni. Yine yeniden yaşardım, sevgini…
—sana olan sevdam anlatamadığım kadardır; sadece yazarım, seni…
( yürek burkulmalarında ki tozlu yazılar–24 ) —Emre onbey
YORUMLAR
Hasretine düştüm yine. Sarıldım en acınası sevda sözlerimle. Nefret ettiğim şarkılarda buldum seni, kızmadım. Biraz kırıldım. Her kelime sana yakınken, uzaklık oldu tüm harfler ömür kuyumda. Ateşten bildim bu ayrılığı da; yanan her zerremde kül olup, dumanlara yalvardım, bir işaret olsunlar diye, senli yolculuğumda… Gel de bul beni, diye. Ellerimden gör tükenmez sevdamı, nasıl da nasırlaşmayı emek bilmişler bu aşkta. Benden fazla hak etmiş bu beden sıcaklığını, nasıl özlemişler seni… Yalnızca seni.
***************************************************************************Olağanüstü bir yazıydı.
Su içer gibi okudum.Kutlarım.Başarılarının devamını dilerim.Gözlerinden öptüm.***********
Fuzûli: Ya Rab, belâ-yı aşk ile âşinâ kıl meni
Bir dem belâ-yı ışkdan kılma cüda meni, diyor.
aşk nelere kadir değilki?
Öyle seveceksin ki bedenin o'na dönüşecek...Hallacı Mansur misali...
Leylenın verdigi hanceri yüregine saplayamayan Kerem, sebebi sorulunca bütün bedenim leylaya dönüştü. Ona zarar veremediğimden saplayamıyorum diyordu.
Böyle güzel aşklar yaşandı...
yazıyı okudukça başka başka duygular filizleniyor içimde..
evet bir çiçek gibi sulamalı. Bir GÜL gibi bakmalı aşka.
Katılıyor ve duygularınızın altına imza atıyorum. Attım gitti hatta:)
sağlıcakla kal..
Her kelime sana yakınken, uzaklık oldu tüm harfler ömür kuyumda…çok sevmeseydim, yine yazardım seni. Yine yeniden yaşardım, sevgini…
—sana olan sevdam anlatamadığım kadardır; sadece yazarım, seni…
bıkmadan usanmadan sevdiğini haykırmak gerçek sevenin tükenmeyen hazinesinden bir akçe...
tebrikler teşekkürler.
Ellerimden gör tükenmez sevdamı, nasıl da nasırlaşmayı emek bilmişler bu aşkta. Benden fazla hak etmiş bu beden sıcaklığını, nasıl özlemişler seni… Yalnızca seni.
Sevmişse yürek, tüm uzuvlarıyla vardır sevdada ve nasırlaşmak emektir aşklarda...
O beden, o ruh bütünselliğiyle sevmiştir sevgiliyi ve öyle de sıcaklığında kavrulacaktır...
…çok sevmeseydim, yine yazardım seni. Yine yeniden yaşardım, sevgini…
Ufak bir kırıntı dahi sevmeye ve yazmaya yeterdir zaten...
Yine Emre Onbey farkıyla müthiş bir yazı okudum ve yine sarsıldım her bir kelime ve satırda...
Sevgiyle...