İCLALDEN ANNESİNE MEKTUP
Merhaba anne ben kızın,
Arafta kalan kızın hatırladın mı? Senelerce hayalini kurup bir gurur ve intikam uğruna hiçe saydığın kızın ve şimdi sana sesleniyorum anne, umarım sana söylediğim cümlelerim o merhameti unutup taşlaşan kalbinin taşlarının üstüne bir balyoz gibi inerde şeytanın sana musallat olup seni azap içinde bırakmasından kurtarır ve o kalbin o güzeller güzeli kalbin yeniden aşkla atmaya başlar eskisinden daha güzel hallerle… Sen ne yaptın anne? Senelerce sen bekledin de babam seni terk edip bir başkasına mı yar oldu da ona ölümden bir elbise biçtin ve beni arafta bıraktın merhametsizliğinle, bazen düşünüyorum anne iyi ki de beni dünyaya getirmemişsin bu halinle; çünkü sen beni dünyaya getirseydin o merhametsizliğinle tırnak makasını eline alır dirhem dirhem doğrardın etimi, o derecede acımasız bir hal alırken sen sakın tüm suçlarını başkasına yükleme… İlim maluma tabidir anne, sen daha iyi bilirsin bunları ve eğer yüklersen suçlarını haliyle günah işleyen bir adamın acizliğine düşeceğini sende biliyorsun, günah işleyen adam ne der anne kalbinin şeytani halini rahatlatmak için, Kaderi suç ortaklığı yaparken bu Allaha olan inancının zayıflamasından, ona olan imanın zayıflığından ve kulun acizliğinden kaynaklanmaz mı anne?
Sende biliyorsun okuduğun her harf Kur’anda babam nasıl seni hatırlıyorduysa sende onu bir ömür hatırlarken, hala onsuz kalmayı seçip şeytana dost olduğun sürece işte sana araftan bildiriyorum anne o nefesin göğsüne az gelecek, işlerin birden tersine dönecek, zikirlerin zehir olacak ve sende biliyorsun ki adını hepten unutacaksın. Beklenen onca seneye bedeldi her salise babamı bekletip gelmediğin o an, ölümle eşdeğerdi ki yaptığın kaç kere mezara soktun hıncınla, kininle ve kaç defa boğdun sevgiyi ellerinle ama yine de ölürken bile sana aşkım, bir tanem, ruhum diyordu o adam. O annesiz adamın kusurlarını görürken sen bir kusuruna bin iyiliğini silip, seni kimsesi ilan eden bir ruhu ve sen varsın diye tüm acılara göğüs geren, kardeşlerinin en sevdiğini alacağız elinden demelerine bile başkaldıran bu adam, neden sevdiklerini hayatına dahil etmiyordu sanıyorsun.
Son zamanda senle daha güçlü olacağını anladığı anda, onca sene sen şeytana uyup ben derken o biz dedi anne ve emin ol güzellik aşkın önüne geçseydi senin ismin bile zikredilmezdi ama sen onun için Mecnuna bu kadını nasıl sevdin diye padişaha kafa tutarcasına “Gel sen bir de benim gözümle gör” diyen bir adamdı. Sen onun gözünde göremedin anne, hep ona fikirlerini bana işlemek istiyorsun derken, aslında kör inadınla fikirlerini ona işlemeye çalışıyordun, ne asi bir insandın sen anne.
O yüce kitabın ve kaderin yazıcısı Allah’ın elinde tüm adaleti yazan kalem, bir hali yazarken karşıtlığını da yazmış ya kulları için, boş yere saçma sapan bir gurur uğruna helak ettiniz dillere destan bir aşkı, babama da kızmıyor değilim ama her ikinizle birlikte arafta izlerken sizi, yaşadıklarınızı an be an biliyorum bende Allahın izniyle o nedenle anne, bu sınav dünyasında üzülüyorum sana şimdi senin sahte mutluluklarının sonunda en acımasız gözyaşlarına boğulurken sen her damla gözündeki yaşında anneciğim o seni deliler gibi severken öldürdüğün ve sana ölürken bile hayır dualar eden o adama yaptıklarından dolayı unutamayacaksın, çünkü o o kadar üzüldü ki sana göre sen hak etmedin bunları yaşamaya, ona göre o, ama şöyle bir hal var ortada öleceği tarihi bilen bir insan için yaşayıp öğrenmenin ne anlamı var ve bu dünya neden yaratıldı o zaman… Affedeni affederim diyor yaradan ama yüreği kale duvarlarından daha merhametsizlik harcıyla karılıp yapılmış kalpte affetmek ancak inançlı bir insanın yüceliğine ait bir huydur.
O Son nefesinde bile ismini sayıklar ve sana hayır dualar ederdi, berzahta hala seni sayıklıyor anne, helal olsun sana ve helal olsun size… Ben sizi beni buralarda bıraktığınız halde, kucağınızda taşıyıp, saçlarımı sen tararken, babam yanaklarımı sıkıp akan sularını silerken size tebessüm etmek varken benim hakkımı hiçe sayıp böylesine yüce bir sevdayı yok edip burada bıraktığınız için, affedeyim ki sana ve babama, Allahta sizi affetsin anne.
Kalbine yolculuk ettiğimde son zaman hayır çerçevesinde, kalbinin en ücra köşesinde ve her hücresinde adın yazılıydı anne ve sen kendi halinde istemiyorum türküsünü tutturup o sanki dışarıdan bir durummuşçasına seni nereye yazdıysa, depremde evladına sarılan bir baba gibi sarılıp seni yazdığı yerleri koruyordu, o kendinden değil biliyorum affet onu allahım beni bilerek üzmek istemez diyordu kendi için ve senin kurtuluşun için dualar ediyor, Yüce kitaba sarılıyordu ve biliyor musun anne, sen onu ölüme terk ederken, 6 saatin her salisesi gözyaşlarıyla bekletip ayakta ayrılıkları boynuna ölümüne sebep olan o atkı gibi asarken, ne acımasız bir annenin evladı olacaktım dedim kendi kendime…
Sanki bunu duymuşçasına haykırıyordu beklediği an, dışarıya adım bile atmazken, sen gelirken beş saniye seni fazla görebilmek adına pencerelerde seni beklerken, sana ihanet etmeyip, kalbi seninle doluyken bile canından öte sevdiği gözünü kırpmadığı insana bile geç kalmayı göze alıp senden başkasına gönül kapısını kapatıp giderken….
Senden başkasını sevmedi, zerre kadar ihanet etmedi sana, çünkü ihanenti bir çay kaşığında boğacak kadar çok seviyordu seni aslında anne. Anne sen ne yaptın?
Sana bana getirip, huzurlu ve mutlu bir yuva sunmaya çalışırken, seni okutup bir yere getireceğim sözünü bile sen menfi anladın oysaki sana sevdanın adamışlığına kanıt olsun diye bir söylemdi bu, rest çekmekle kalmadın, paramparça ettin yüreğini ve anne sen şimdi emin ol okuduğun hiçbir şeyi anlamayacaksın, zerre kadar aklındurmayacak hiçbir şeyin biliyor musun?
O hayatının içindeyken rengin vardı anneciğim artık bu dünyada renksiz yaşayacaksın, kendi adını bile unutacak ama onun adını unutmayacaksın. Yıllar sonra hatırlayınca kendin, diyeceksin ki ben ne yaptım yarabbim? Tövbelerin yine kabul olacak inşallah. O her şeyi affeder!
Babam da ne olursa olsun kendisine ne yapılırsa yapılsın, her şeyi affeden bir adamdı anne? Neleri görüp affetmedi ki? Sen ona düşmanlık besleyip, onu sana “Kimsem sensin” diye koskoca bir dünyaya bedel cümleleri söylerken, sen basit bir cümleymişçesine aldın tüm bu sözleri, haklıydı anne, bu adamın hayatında dostu, arkadaşı, babası, kimsesiz kalmamış, yüce rabbimin emaneti bir annesi bir de seni kalmıştın ama doğru senin kimselerin vardı anne, kimsesi olduğun insan oydu ve sen kinine bulayıp çekerken ellerini onun ellerinden kimsesiz kalan da o oldu. Kimsesizliğin ortasında gözyaşlarını geber dercesine bakıp, kal demeden yollarken ve sen kimseli hayatına yeniden sahte gülücüklerle başlarken anneciğim, o hala senin için Allahtan merhamet diliyor, allahım onu kimseye muhtaç etme ekmeğini kendi eline ver diye dua edip, üzülmesin o, benim için, aşkım için duamı kabul eyle ya rab, üzülmesin diye ağlayarak geri döndü.
Pencereden sana el sallayıp seni sevdiğini söylerken, bir umut yeşermişti sende ona sevdiğini söylerken anne, ne oldu? Hangi şeytan boyadı gözlerini de sana senin yolunda canını verecek olan bir adama düşman etti?
Yeise düştün anne ve biliyorsun ki şimdi, avuçlarının ortasına konan hiçbir el sen kokmadığı gibi sana aşk sıcaklığı vermeyecek ve o kokmayacak, üşüyeceksin, aldığın her nefes seni onu hatırlatacak ve anlayacaksın anne kıymetini anlayacaksın, ellerinle yok ettiklerini görecek anlayacaksın ve o güzel yürekli insan anneciğim, senin yüreğinin güzelliğine inanan adam arabadan inerken bile gözlerindeki her damla yaşta seni cehennem ateşinden koruması için bu yaşlar bedel olsun derken, senin iyiliğini isterken, hatanı anlayıp geri dönüşlerinde bile itaatsizliğine ve asiliğinin keskin uçlarına rağmen affetmeye hazırdı kendi için ve hala da aynı zerre kadar zeval gelmesin saçlarına diye dua ediyor içten içe…
Korkun olmasın anne, o düşlerini beklediği gibi öbür dünya da da sen gelene kadar canla başla çalışacak kadar güzel yürekli bir insan, sen onu kötü bilsen de…
Kırdın kalemi anne, ellerini tutan hiçbir el, gözlerine bakan hiçbir göz, sana söylenen en güzel sandığın aşk var içinde diye yalana bandırılan her söz onun sana söylediği en kötü sözlerin bile sana verdiği huzuru veremeyecek biliyorsun, çünkü o sana kızarken bile birtanemlerle, hayatımlarla kızmıştı anne, hatırlıyor musun, sana sen istemiyorum diye öldürürken babamı, o da artık dayanamayıp istemiyorum aşkım diyordu sana ya hani…. Hiç kimse o olmayacak anne, biliyorsun!
O beddua gibi görünen dualarda bile seni sadece kendine istemişti anne, çünkü biliyordu ki kendisi sen Vahşi gibi ellerinle yüreğini söksen de seni affedecek ve her şeyi unutup sana mutluluğu Allahın rızasını birlikte kazanmanız için vermeye çalışacak kadar sevebilecek bir insandı. Şimdi gitsen kabrine hala seni affeder anne, bitkisel hayattaki bir hayata döndürdüğün hayatın içinde adımlarını kessen ve sevdiğini söylesen affeder anne, o öyle bir yürek anneciğim. Sen en mahreminizi bile canım dediğin ablalarına söylediğinde her şeyi biliyorum ben ablam diyen insanların bile onu nasıl yıktığını bir bilsen kuzum, her şeyi sen olduğun bir insanın yıkılışını düşünemezsin bile ama bu adamın nasıl düşeceğini bilirsin dizleri dermansızlaşarak anneciğim. Sen benden daha çok tanıyordun onu aslında…
Hayret ediyorum bu şeytana, görevini nasılda güzle yerine getiriyor ve kandırıyor insanları, helak etmelerine sebebiyet veriyor aşkları. Hiç kimse o olmayacak anne ve sen sana gözyaşlarını silip sana huzuru vermeye gelen bir adamı yeise düşüp helak ettin ya anne, o eminim hala hayır dualar ediyordur sana emin ol.
Nerden biliyorsun dersen, bir an firakın ortasında nefessiz kalışında izliyordum babamı, elinde Kur’an vardı ve okurken inci inci gözyaşlarını döküyordu gözlerinden kalbinde her döktüğü gözyaşı karşılığında ismin zikrediliyor yankılanıyordu ve ben duyabiliyor, görebiliyordum her şeyi, “Allahım, onu benden çok mutlu et, istemeyen o beni, beni toplu iğne başı kadar istemiyor artık ve sevmediği de belli ama allahım o benim kimsem olduğunu göremiyor bunun için onu suçlayamam o istemiyor ve sevmiyor diye de suçlayamam, ona olan tüm hakkımı helal ettim sonuna kadar ve onunla birlikte kim varsa beni ona hatırlatacak tüm arkadaşlarına, ailesine, tüm dostlarına, kalemine, kelamına ve yarattığın her harf Kur’anına kadar ne varsa allahım bana öğrettikleri ve benim ona öğrettiklerim için hakkımı helal ettim. Bunu onun bilmesine gerek yok, artık istenmeyen ve sevilmeyenim ama Rabbim rızkını onun kendi eline ver, onun üzülmesine izin verme her şeyi onun o güzel gönlüne göre ver yarabbim, biz kader hükmünde ayrı kalsak ta allahım, birbirimizi çok sevdik ama en son o beni istemedi, istenmeyen ve sevilmeyen ben olayım varayım ve o beni kötü bilsin ama sen her şeye kadirsin, onunla birlikte bana bu zamana dek hangi kulun zulmedip canımı acıttı ise ben hepsine karşıda onun vasıtasıyla hakkımı helal ettim, zerre kadar kir, şüphe ve şeytan izi bırakma onun ve benim kalplerimizi nurunla yıka, onu çok mutlu et, onu kimseye muhtaç etme, ona bir aşk vereceksen allahım bundan sonra ne olur benden fazla sevmesini ve benim yaptığım hataları yapmadan onu çok mutlu etmesini nasip et, ona bir evlat ver ki allahım, benim kimsesizliğimde kimsemsin dediğimin anlamını öğretirken, ona asi olmayan, ona itaat eden ve yaşlandığından yanında yaşlanmasını sağlayan evlatlar ver ki o kimse ye muhtaç olup yaşlılığında da üzülmesin allahım, ve ona öyle bir gelin ver ki allahım onu kendi annesi gibi üstün tutsun, evinin kızı olsun ve erinin eşinin hizmetçisi olurken, onu ve çocuğunu ondan çok sevsin o gelin kız inşallah, yaşlandığında anneciğim diyerek huzura erdirsin, o tek kimsemsin dese de onu kimsesiz bırakmasın o gelin. Allahım Kur’anı okumama vesile olanlardan biridir o, ona okuduğum her harf boyunca sevap yaz ve yolunu aç, ömrüm boyunca… Sen ol dedin mi her şey olur, sen her şeyin tek sahibisin. Şükrederiz biz ne olursa olsun senin izninle, onu çok mutlu et ondan razı ol Allahım.” Diye dualar ediyordu k, bende gözlerimdeki yaşı tutamadım arafta… O kötü bir insan değil, sınavı zordu, sende bir sınav oldun ona ama seni çok sevdiği gibi biliyorum ki anne, sana karşı biri kötü bir söz söylese emin ol o dünyayı Allahın izniyle yıkacak kadar iyi bir insan olduğunu söyler, siz birer yansımasısınız bu yüce ilahinin aslında… Ama bu sınav dünyasında herkes görevini elbet yapacak, şeytan yemin etmiş zaten Allahın huzurunda…
Ama anne ben ikinize de kızıyorum, senin bir yarınım ben sen ne yaparsan Allah rızası için bende o olurum anne, arafta da kalsam senim ben, bana kin yüklersen kin olurum, nefret yüklersen nefret olurum, aşk yüklersen gülerim ikinize de… Babam söylüyor sanma bunları anne, babamın bunları söyleyecek durumu yok artık! Allah sizi affetsin, özellikle de seni anne.
Ömrün boyunca en ateşli aşkları hayır diye yaşasan bile, yüzündeki tebessümler sana en tatsızından ve samimiyetsiz geleceğini bilsen de, mutluluğun ondan başkasıyla olmayacağını sen de biliyorsun ve ben sana küstüm ömrün boyunca sana gelmeyeceğim anne.
Ama unutma ben sen ne olursan, babam ne olursa o olurum, babamın kalbinde adın vardı ama asla adın kine, nefrete, isyana bulanmadı, ne zaman şeytana yenileceğini hissetse kendisini senin o güzel yüreğinin öğrencisi kabul etti ve Allaha sığınıp şeytanı yendi anne, sana hayır dualar ediyor hep, seninde bir gün şeytanı yenip hatanı göreceğini ve sana sunulan şu andaki bal zehir olmadan zehir olduğunu göreceğini biliyor, Allah için inanıyor ve sana dualar ederken anne, kızıyorum sana sen ona aylarca istemiyorum derken o sana bende istemiyorum aşkım dedim bak ettiğini gördün mü, hak etmemişti o fani bunu, hem de hiç hak etmedi.
Doğru senin kimselerin sadece babam değildi ama sen babamın kimselerinin hepsiydin. Canın sağ olsun, canınız sağ olsun, arafta kaldım sizin yüzünüzden. Ha onu habersiz bırakmıştın ama o seni habersiz bırakmak istemedi bana emanet etti söyleyeceklerini, o sana olan tüm hakkını helal etti, kalbinde isminden başka ismini kirletecek kin, nefret, çamur, bulaşık, şeytan izi, başka bir aşk olmadığını özellikle belirtmemi istedi anne. Bu mektubumdaki her harf taş olup o merhametsiz yüreğinin en ücra köşesindeki taşları Allah rızası için kırıp, asıl güzel yüreğini ortaya çıkarsın inşallah. Allah seni bir ömür mutlu etsin anne, her daim yüzün gülsün, çünkü çok güzel gülüyorsun, yaradanım kalbini nuru ile yıkasın şeytan bir daha senin hayatına bulaşıp mutluluklarını gölgelemesin anneciğim. Allah sana huzur, mutluluk versin. Allah sana merhamet versin anne.
Merak etme anne, babama ben çok iyi bakarım sen istemesen de… Bu hafta düğünümüz var nasipse, istemeyeni bir isteyene yazar yaradan yeter ki yüreklere buğuz gelmesin, kalpler taşa dönüşüp mühürlenmesin ama unutma anne… O senin kadar iyi biri… Bir ben kaldım seveni ama buradan sarılamıyorum o ağlarken ona… Seni de çok seviyorum babam gibi… Sizi Allaha hayırlarla emanet ediyorum. Allah her şeyin hayırlısını versin ikiniz içinde… Bundan sonra âşıkları, sevenleri yüce rabbim zor sınavlara tutmasın, hayırlıysa birleştirsin bir bütün etsin taş gibi, hayırsızsa birbirlerine kadar taşa çevirsin yürekleri, ne olursa olsun sevmeli Allah rızası için… Bunu bana siz öğrettiniz anne…. Seviyorum, yaradan yüce varlıktan ötürü… Allah mutluluklar versin emi, kadir kıymetinizi bu dünyada bilen hayırlı insanlarla birlikte, allah dünyada hayırlı kullarla, ahirette hurilerle konuştursun. sizi çok seviyorum ki. Gülümseyin hadi, : ) Gülüm ki canım anne ve babam, hayatınıza gülücükler savrulsun...
ARAFTAKİ KIZINIZ
İCLAL
BAKİ EVKARALI
" İnsanlara kızıp, gücenip, kötü beddualar etmeyiniz, kızdığınız hareketi yapana kadar belki onu siz o hale getirdiniz, hata bu sınav dünyasında biz insanlar içindir, affeden aff ve mağfiret bulur, affetmekte bir mümin için huzur ve selamet vardır, kin ve öfke ile buğuzlanan kalp lekelenir ve çabuk ölür, o sebeple siz biri sizi istemiyorum derken içinde kin varsa geçmişinde o hale getirene dek yaptığınız hatalara pay biçiniz ama hatasını görüp anlayan ve size huzur ve mutluluğu sunmaya çalışan bir kulun hele ki tek kimsesi iseniz sakın ona intikam duygularıyla yaklaşmayınız, bu sizi bu sınav dünyasında aşkla sınava tutan Yüce yaratıcının da hoşuna gitmez, şüphesiz ki af dileyene kılıç bile indirmemiştirler. Biri size kalbi severken istemiyorum derse biliniz ki o hale getiren yine sizin etkinizdir. Küçük bir çocuğa bir tokat ettığınızda onunda size aynı cevap verdiğini görürsünüz, oysa sevgi ve aşk herşeyin ilacıdır."
BAKİ EVKARALI
AŞKIN YANINDAN GÖZLERİ YAŞLI DÖNERKEN
BAŞKA BİR ŞEHİRE GİRDİ OTOBÜS
OTOBÜSTE
ÜSTADIN YOL HİKAYELERİ
İNTERNETE YAZILMAYAN DEFTERİNDEN...
Samed Şahin
YORUMLAR
Oyy, çok etkilendim ve içim acıdı. Nasıl kıyar ne hakla bu dünyaya gelmesine izin vermezler ve bir canlıyı yok ederler.
Efendim siz otobüse sık binin ki bizde böğle güzel şeyler okuyalım.
Saygımla.