Bireysel Silahlanmaya Artık Dur Desek...
Silah nedir? Sadece öldürme görevi taşıyan ve dünyadaki tüm savaşların, tüm sömürünün, tüm insan hakları ihlallerinin yaşanmasına sebep olan yegâne araç. Silahın öldürmekten başka bir işlevi yoktur. Bir yerde silah varsa bir gün muhakkak patlar. Filmde bile alakasız bir yerde bir silah görünürse o sonunda mutlaka patlayacaktır.
Amerika’da yaşanana son trajedide çocuk evde bulunan silahları almış, okuluna gitmiş kızdığı kim varsa ve arkadaşlarının üzerine kurşunları yağdırmış, sonra da son kurşunu kendine sıkmış.
Bu olaylar benim aklıma Michael Moore’un 2002 yılı yapımı “Benim Cici Silahım” adlı filmi getiriyor her defasında. Adı geçen filmde bireysel silahlanmanın ne boyutlara geldiği gösteriliyordu. Yeni banka hesabı açtıran herkese, hediye olarak silah veriliyordu filmde. Ve halkın her şeyden korktuğu için peynir ekmek gibi gidip marketlerden silah aldığından bahsediyordu.
OECD verilerine göre; ateşli silahlara bağlı ölüm oranlarının en yüksek olduğu ülke ABD. Her 100 Amerikalıya düşen silah sayısı 96 imiş. Gelişmiş ülkeler kategorisinde ateşli silahlarla cinayet oranlarının en yüksek olduğu ikinci ülkeyse Şili. Ve ardından Türkiye geliyor. En önemli nokta dünyada bu konuda üçüncü ülke olduğumuz.
İnsanımız silahı seviyor. Belirli bölgelerde bu sevme durumu daha da çok zirveye çıkıyor. Düğünlerde havaya silah sıkmak, şarjör boşaltmak marifettir. Maç kazanılır havaya ateş eder. Sevinç kutlamalarına kurban giden birçok insanın yanında nereden geldiği belli olmayan serseri kurşunlardan nasibini alan da çoktur. Kavga eder, kızar, belindeki silahı çıkarır etrafa rastgele ateş açar. Ya da çocuğu oyuncak sanır, oynarken ateş alır.
Silahın her ateş alması bir kişinin ölmesi anlamına gelir. Bireysel silahlanma sonucu kaç kişi bir yıl içinde hayattan kopuyor? Kaç çocuk büyümeden ölüyor? Dünyadaki en aptalca şeylerden biridir "oyun oynarken yanlışlıkla birbirini öldüren çocuklar"
İnsan yanında niye silah taşır ki? Savunma amacıyla mı? Öyleyse polisi gereksiz görüyordur ve can güvenliğinin tehlikede olduğunu savunup, devletin kurumlarının kendi can güvenliğini sağlamakta aciz kaldığı gerekçesiyle, kendi adaletini kendi sağlayacağını düşünüyordur
Bu gerekçeyle ateşli veya ateşsiz silahlarla donanması,"korkulan biri olmak" ile "saygı duyulan biri olmak" arasındaki farkı anlayamamış insanların kendini tatmin etmesidir. Silah birilerin egosunu tatmin edebilir, çünkü zayıf kişiliği olanlar kendilerini ancak silahı ile güçlü hissediyor ve hatta bazıları göstere göstere dolaşıyor, bir eksiği, yarası, derdi var ki bu soğuk gölgeye ihtiyaç duyuyor.
Hayatta adam yerine konulmamış kişi, diğer insanlardan göremediği saygıyı silah vasıtasıyla görebilmeyi ummakta. Kendisini ve insanları sevememiş, kendisi ve toplum için ortaya faydalı ürünler koyamamış, toplum tarafından kabul görmemiş/görememiş insanlar en nihayetinde içlerinde biriken kin ve nefret tohumlarını silah vasıtasıyla ortaya dökecektir. Maalesef olan da masum insanlara olacak, ateş düştüğü yeri yakacaktır...
Kurtlar vadisi izleyip, takım elbise ile gezen ergenlerin bellerinde silahla dolaşmaları nasıl bir özentiyse anlamak zor. Bu ülkede korna çaldığı için yolu kesip adam döven psikopatlara, en ufak kızgınlıkta kadınını döven öldüren şiddet yanlılarına silah ehliyeti veriliyor. Ya da gencecik polislere psikolojisini araştırmadan silah teslim ediliyor. İster yasal, ister yasa dışı olsun, silahın fonksiyonunu değiştirmez. Silah öldürmekten başka bir işe yaramaz.
Umut Vakfı, bu konuda 1993’ten beri çalışmalarını yürütüyor ve “Bireysel silahlanmaya hayır” diyor.
Bir de bir web sitesi daha karşıma çıktı. Adı “Bireysel Silahlanma ve Savunma Hakkı” “BSSH” olan bu site de silahlanmayı savunuyor. Türklerin kültüründeki “At, avrat, silah” üçgeninden hareketle herkesin bir silahı olması, belinde silahla gezmesi, tedbirini alması, kendi can güvenliğini önce kendilerinin koruması gerektiğini söylüyorlar yazılarında. Bayağı da etkili yazılar gördüm baktığımda.
Ortalık kan gölüne dönmüşken, gazetelerin üçüncü sayfaları cinayet haberlerinden geçilmiyorken savunduğu teze bakar mısınız? Teksas’a çevirmek istiyorlar yani etrafı. Bireysel silahlanmayı savunmak demek, ölümü savunmak ve silah ile öldürmeyi doğal olarak görmek anlamındadır.
Benim iki oğlum var genç yaşlarda. Dedeleri başkomiser emeklisi idi. Vefat ettiğinde kendi beylik silahının çocuklarımın babalarına verilmesini teklif etti devlet. İkimiz de karşı çıktık ve evimize dahi sokmadık silahı ve geri verdik. Çekmecede ya da yatak altında durmasının bir anlamı yoktu, evde silah varsa o kullanmak içindir ve bunu göze alamazdım.
Dünyada silahlanma yarışı tam gaz giderken ve ülkeler ekonomik krizlerle boğuşurken bile yemeyip içmeyip silaha para yatırırken bireysel silahlanmaya hayır demek ne kadar inandırıcı olabilir ama görüyoruz ki bunun sonu yok. Bu silah yatırımlarından sadece silah tüccarları zengin oluyor. Ölümler halka kalıyor.
Dünyadaki silahlanmayı durdurmaya gücümüz yetmez ama yine de ve her zaman “Bireysel Silahlanmaya Hayır” demek ve bu düşünceye yürekten katılmak gerek.
Şükran Demirtaş
YORUMLAR
''.. Bu gerekçeyle ateşli veya ateşsiz silahlarla donanması,"korkulan biri olmak" ile "saygı duyulan biri olmak" arasındaki farkı anlayamamış insanların kendini tatmin etmesidir. ''
Ne yazık ki ; petrol, uyuşturucu ve silah tüccarlarının yönettiği bir dünyada yaşıyoruz...
sukdem
bir beylik tabancam birde zor alımdan edindiğim ikinci bir tabancam var...emekli olmadan öncede sonrada hiç taşımadım. bir yalanı iki yılanı üç silahı hiç sevmedim...duyarlılığınızı kutlar saygılar sunarım
sukdem
Silah sadece doğru ve gerekli hallerde kullanıldığında hayatımıza fayda sağlar !
Kolluk kuvvetlerinin demirbaşı olan bu soğuk demirin, bilinçli kullanımı asla gerçekleştiremeyecek olan sivil vatandaşın elinde ne aradığını hep merak etmişimdir. Zaten yetkisi dışında, silahın ağzına verilen her merminin amacı da farklıdır diye düşünüyorum...
Yazınız hayatın içinden ve haklı bir sorgulayıştı !
Teşekkürler duyarlılığınıza...