- 677 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AMAÇ
Soğuktan çürümüş kısacık çimenlerin üzerinde ki kırağı tabakasına ayağımı sürterek yürüyordum. Güneş toprağın yüzüne bakmayalı, taş kesilmişti toprak. Ayakkabılarımın toprağın üzerine iz çıkarmasını izliyordum. Karşıma bakasım gelmiyordu. Baksam ne olacaktı ki? Tüm dünya duman içindeydi; ya da dünya duman olmuşta ben onun içindeydim. Sisten bir adım ötemi görmüyordum. Soğuk ve karanlık havanın verdiği duygudan huzursuzlaşıyordum. Huzursuzluk değil belki, evrende kendimi yalnız hissetmenin verdiği korkuydu bu. Belki de alışamamaktı bulutlarla birlikte iç içe yaşamaya. Nereye gittiği mi de bilmiyordum. Gelişi güzel adımlarla geniş bir vadide belki de nadasa verilmiş sert bir tarlada yürüyordum. Ara sıra taşa çarpıyordu lastik ayakkabılarım. Yorgun türküler dökülüyordu dilimden. Tabanları kalmamış çorabım ıslanarak ayağıma yapışmıştı, ceketim ise ağır geliyordu sırtıma. Yorulduğumu haykırıyordu bacaklarım. Ama ısrar ediyordum hissetmemekte. Kaç gün yürüdüm, kaç gün dinlendim, ne zaman bir taşın üzerine oturdum da etrafıma bakındım bilmiyordum. Dağın eteklerindeydim sanırım. İşte şimdi bir amaç doğmuştu bana! Zirveye ulaşmak
YORUMLAR
Güzel yazınızı sesli linkini verdiğim şiirimle yorumlamak istedim. Selamlar.
http://www.edebiyatdefteri.com/siir/159035/bir-yudum-insan.html
Bir yudum insan
Altı günlük Dünya’da o bir yudum insandı
Dört günlük yolu sonsuza uzandı.
Her Mevsim başka hale büründü
Zamanın tezgahında işlendi, kırpıldı;
Acılarla şekillendi...
Doymamış hevesleri, özlemleri vardı
Hiç bitmeyecekti işleri...
İnsan olmak istiyordu!
Aynaya baktı gördüğü bir insandı...
İnsan yiyenler, görünürde onlar da insandı.
Çobanlara sordu;
-Sürü kimin?
Onlar da bilmiyordu ama güdüyordu.
Sürü itaat ediyordu...
Tökezledi, dört el yere düştü
Aklı o an başına geldi.
Kalktı, doğruldu, yürüdü...
Nereye gidecekti?
Bilemedi.
Öylece orada kalakaldı.
Herkes onu çağırıyordu,
Güleç yüzlü temiz elbiseli...
Onlar insan mıydı?
Sürünenler vardı, inleyenler!
Evet onlar da insandı.
O’nun daha gidilecek yolu vardı.
İnsan olmak istiyordu!
İnceden bir sızı kapladı benliğini,
Sebebi bir insandı...
Belki aradığı onda vardı.
Yaklaştı, uzattı elini;
Isınmıştı eli, yandı bedeni ;
Aklı onda kaldı.
Oysa daha yolu vardı.
"Beraber gidelim" dedi.
Şimdi yolculuk daha kolaydı.
Ahmet Bektaş