Ah, Dünya!
Eskiden yediğimiz ve içtiğimiz her şeyin özgün bir tadı, kokusu ve besin değeri vardı çünkü her şey olabildiğince doğaldı.
Su temiz, berrak ve güvenle içilebilecek kıvama sahipti. Hava da temiz, berrak ve rahatça solunabilecek haldeydi. Toprak mis gibi kokardı hem de çok verimliydi.
Yaşam için mutlak gerekli olan dört temel ögeden üçünü (su, hava, toprak) de adeta yok edercesine kirletti insanoğlu.
Yeraltı su, doğal gaz ve petrol kaynaklarının hızla ve hoyratça tüketiliyor olması da başlıca büyük sorunlardandır.
Yedi milyara yaklaşarak hızla artmakta olan dünya nüfusunun yarattığı kaygıya bağlı karamsarlıktan kurtulabilmek hayli güç olsa gerek!
Temel besin kaynağı olan bitki ve hayvanların genetiği ile oynanması çok vahim bir olay olup, klonlama yöntemi neredeyse insanı bile kopyalamak için uyarlanmaya çalışılmaktadır.
Doğal dengesinin son hızla bozulmayı sürdürdüğü dünyanın yaşanamaz hale gelmesinde insanoğlunun olumsuz katkıları korkunç boyuttadır.
Kanserojen madde içeren gıda, giysi, ev eşyası, oyuncak, araç ve gereçler tüm dünyaya dalga dalga yayılmaktadır.
Sanayi ve tıbbi atıkların çevreyi nasıl kirletmekte olduğunu göz ardı etmek mümkün olmadığı gibi enerji üretiminde, iletişimde, teknik ve teknolojik çalışmalarda radyasyon riskinin büyüyen varlığı da asla yadsınamaz.
Deprem, sel, tsunami, toprak kayması, yer kabuğunun artan ısınması, kuraklık, … gibi doğal afetlerin yanı sıra nükleer denemeler, savaşlar ve trafik (kara, hava, deniz) kazaları zamanımızın büyük korkulu düşü haline gelmiştir.
Ters orantılı biçimde hızla artmakta olan dünya nüfusu ile aynı hızla azalmakta olan su ve besin maddeleri hiç de iyimser bir tablo oluşturmamaktadır.
İnsanlar zamanla daha da bencil, anlayışsız, hoşgörüsüz ve paylaşımsız olurken karşılıklı saygı, sevgi, ilgi ve imece duygusu da hızla eksilmeye hatta yok olmaya yüz tutmuştur.
Çevre, hava, ses ve görüntü kirliliği dayanılması güç boyutlara ulaşmıştır. O koca görkemli dünyayı cehenneme çeviren, insanları bir an önce göçüp gitmeye zorlayan olumsuz etkenlerin sayısı çok fazladır.
Yaşamak ve yaşlanmak da güzeldi eskiden. Peki, ya şimdi?
Üstüne üstlük geçim derdi, seçim derdi, düzeysiz ve çirkin politikalar, para ve makam hırsı, zulüm ve haksızlıklar, … insanın insanca yaşamasını her biçimde engellemektedir.
Çözüm: Sayalım, sevelim ve paylaşalım hem madden hem varlığı, darlığı hem de yokluğu. İnsana, doğaya ve tüm sorunlara mutlak sahip çıkalım.
Hoş, esen ve sevgiyle kalınız…
14.12.2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.