ŞİZOFRENİK TEREDDÜTLER
TEREDDÜT
Sokakta oynuyordum.Yine o adam geldi.Başımı okşadı,yan merdivenlerden bizim eve çıktı.Tam da oyunun en heyecanlı yerinde.
Seni onunla yalnız bırakamazdım.Kendimi yıpratırcasına merdivenleri çıkıp büyük bir gürültü ile kendimi yere bıraktım.
’’su’’ diye bağırdım.Su getirdin.Ayakkabılarımı çözmeni istedim,çözdün.Kapıları tekmeleyip’’terliklerimi yine kim giymiş’’diye ağlar gibi yapıp yaygarayı kopardım.Sen buldun.Elimi yüzümü yıkayıp’’havlu’’ diye bağırdım.Sen yine verdin.Sağa sola geçip sorunlar çıkardım,kapıları çarptım.Seni başka odalara çağırdım bir bahane ile.Bulamadığım,aslında bulmak da istemediğim her şey için tepindim.Sen büyük bir sabır ile dediklerimi yaptın.Neden?
O adam her gelişinde senin sabrın artıyordu.Oysa ki sinirli ve otoriter idin.Önüne bir direk gibi aniden çıkıp ’’saçım kaşınıyor beni yıka’’ dedim.Sen kibarca ’’sonra şimdi olmaz’’ dedin.Üzerim tertemiz iken ’’kirlendim’’ diye tutturup kıyafetlerimi değiştirmeni istedim.
O adam gelince bana sakızlar, şekerler neler getirmiyordu ki. Ben ’’ne gerek var zaten babam bana çok getiriyor ki’’ deyip kendimce haddini bildiriyordum.Hiç teşekkür etmediğim halde ha bire getiriyordu.
Beni şımartıyor.seviyor,kucaklamak istiyordu.Küçüklüğümü ve asiliğimi kullanıp reddediyordum.
Beni ciddiye almanız için bazen olgun davranmaya çalışıyordum,bu sefer de bu halimle alay ediyordunuz.
Sadece babamın bir an önce eve gelip varlığını hissettirmesini istiyordum.
O adam bizim akrabamız mıydı? .O nedenle mi evimize böyle rahat girip çıkıyordu.Babam gelince ’’o burada mıydın’’ deyip onunla koyu bir muhabbete giriyor onu gördüğüne çok memnun oluyordu.Tuhaflık bende miydi acaba?
O adam neden karısı ile çok gelmiyordu.Zaten kadın da bizi sevmiyordu.Babalar evde yokken erkek misafir gelir mi hiç?Onun bu gelişleri hep tesadüf müydü?
O adam gelince sana bir haller oluyordu.Bazen ürkek tavırların ile genç bir kızı andırıyor idin..O geliyordu sen da bir güzelleşiyor Kaşların gözlerin daha bir siyahlaşırken dudakların yanakların renkleniyordu.Boyan olduğuna hiç şahit olmamıştım.Bana mı öyle geliyordu ne?
O gelince kırmızı puanlı şifon eşarbını bağlıyor,dizlerine gelen dar kumaş eteğini,ince çoraplarını ve saten bluzunu. giyiyor filmlerden fırlayan güzel,minyon bir kadın oluyordun.Eşarbını tam ortadan katlayıp küçültüyor muydun?
O adam bizim evimizde bacak bacak üzerine atıyordu.Hep akıllı,hep duygulu,hep anlayışlı, hep sevecen,hep toleranslı biri oluyordu.
Babamın bazı olaylar karşısında pasif davrandığını ,kendisinin ise asla tahammül edemeyeceğini vurguluyor ,benim anlamadığımı zannediyordu.Yürüyüşünde bile bir kibir vardı onun.
O geliyordu sen bir dağ menekşesi oluyordun.
O geliyordu sen ona gülüyordun.
Benim kalbim sıkışıyordu.
O geliyordu cebinden çikolata çıkarıp bana veriyordu.Ben hırsla yiyerek ona bakıyordum.
YORUMLAR

İnsanın bir tane hayatı vardır. Eğer yazmaya da istidadı var ve yalnızca o bir tane hayatı bir tanecik bir hayat yapmaya kalkışıyor ise, yazacak şeyi pek az bir süre sonra azalacaktır.
Ben sizin de bu şiar ile hareket ettiğinize inanıyorum. Zira kendi yaşamınızla ne denli ilintili bilmiyorum yazılarınız. Tümden dışında olduklarını söylemek sanıyorum mümkünsüz. Fakat tüm yazıların da yaşam kesitleriniz olduğunu düşünmüyorum. Böyle düşünmememe neden olabilecek kurgularınız var çünkü. Emsallerine nazaran daha bir farklı tabiatta ve farklı yaklaşımlardaki genç kız azıcık benziyor size. Hani yazılarınızda anlattığınız. Ben böyle düşünüyorum en azından. Ancak bu yazıdaki hikayeyi ilişkilendiremedim sizinle. Nedeni, o asi tabiatlı kız eğer böyle bir düşünceyi taşısaydı, kendisini yerlere atmazdı. Eminim o adamı ve annesine karşı lüzumu dairesinde bir tutum geliştirirdi. Pek gürültücü olduğundan da, babası kesinlikle olan biteni kısa zamanda öğrenirdi. Siz yazı hocanıza burada yazdıklarınızı da gösterdiniz mi? Eğer böyle yaptınızsa ve halen bu yazının sizin yaşam kesitiniz olduğunda ısrarcıysa kendisinin yazı bilgisi ve hocalığını sorgulayın derim haddim olmayarak.

Sevgili Yürükçü,
Yazı hakkında sadece yorum yapmak istiyorum. Öncelikle yazının başlığını siz yorum altında yazdığınız an ben bu yazıyı okumamak istemiştim. 'Sebebi ne?' derseniz, şizofren kelimesini çok rahat kullanabiliyoruz biz ve bir çocuğun merak duygusunu, dünyayı tanıma duygusunu şizofren kelimesiyle sınırlandırmanın pek de manidar olmayacağı düşüncesindeyim.
Şizofren ismiyle başlayan her yazı, öncelikle yazarı için bir kayıptır. Aynen bir zamanların çok kullanılan 'ince hastalık, verem, depresyon, sancı...' kelimeleri gibi. Bu yön itibariyle yazdıkça daha hassas olursanız bu konuda, daha orijinal kelimeler bulabilirsiniz...
Konusu itibariyle yazı, düşünen her çocuğun başından geçebilecek bir serüven zaten.
Başarılar...
