- 669 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kimliksiz Gölgeler,
Kimliksiz Gölgeler
Yeni kabuk baglamisti yaralari ,demir ranzanin keskin dislerinin izi görülüyordu.
Ellerini kagitla kalemin derin dünyasindaki huzurun zenginligine birakiyordu.
Hücredeki bulutlu sarimtirak isiktan yüzünü kesiyordu.
Yüzsüz duvarlara birer kilif cekiyordu sanki gözlerindeki nemli düsler.
Küf kokusu her taraf, cigerlerini mecburi yoklayan tek misafirdi.
Bu sabah disaridan iceriye akan bir hayat sesi yoktu,aslinda bu ona daha az hüzün veren bir durumdu.
Simseklerin sesini incelten yagmur damlarinin sesi hakimdi sadece.
Bugün icine gölgeler düsüyordu kimliksiz dolasan gölgeler gibi.
Kitaplarina ilisti gözleri,kenarlari burusmus kirlenmis beyaz sayfalar ,en son okudugu kitabin icinde
kaybetmisti kendini .
Iyi kalpli bir adamin, kötülüge bulasan yanlarini kurtarmaya calismasini anlatan bir kitapta,oda kendini unutmustu, sayfalarin sirt sirta verip kelimeleri kavusturduklari yerde kalmisti ruhu.
Bacaklari uyusmaya baslamisti yine, hareketsizce düsüncelere dalmaktan.
Hafiften bir titreme, teninde kendini tatmin edecek yer ariyordu.
Yüzünde acimtirak bir tebessüm ,saklanacak yer ariyordu sakalarinin uzunluguna güvenip.
Hergün, ve daha cokta geceleri sessizlesen, sayiklamalarini sorguluyordu durmadan.
Öksürmesi bile duvarlara öyle senfonik bir ses veriyordu ki , sanki Anne sefkatiydi bu tuhaf sesler.
Yazmak kimi zaman rahatlama,kimi zamanda iskence veriyordu ona,bazen kendine verdigi bir ödül,
bazende verebilecegi en büyük cezayi veriyordu kendine yazmakla.
Kirmizinin en koyu halini tanitiyordu yine gözbebekleri.
Saydamlasan tek gercek, zamanin kendi basini alip kimseleri dinlemeden ilerlemesiydi,
önüne katigi,ölümler,asklar,masum sesler,zamani hem sevdiren hem ilac gören bilginlerin sevdigi
bir kelimeydi zaman.
Bütün bunlar beynini yoklarken , boslukta, intihar etme fikrini asiyordu kendi dar agacinin dallarina.
Birden kadinsiz bir dünyada oldugunu düsündü,kadin kelimesinin beyninin icinde yaktigi ates
bir anda bütün hislerine ve vücuduna yayilmisti artik.
Aniden elleri agir sicak bir telas icinde, dizlerine dokundu,gözleri kapandi,dislerinin sesi kasilmis kasiklarina, baska bir dudaktan akan bir sicak nefes birakti.
Uzamaya basladi birden nefes alisi, insanin kendiyle olma fikrini tamamliyordu suursuz hareketleri.
Bu neydi simdi? Nerden cikti bu garip ruh hali?
Kendine yabanci olan yanlariyla tanisiyordu sanki.
Tuzak düsler,ihanetin pencesindeki zevki tirmaliyordu ,kanindaki hücreler ondan özgürdü artik kendi hücresinde.
Gözlerindeki kirilgan aynanin yansimalarini secemiyordu sekillerin icindeyken düsleri.
Kaleme küfürler edip , sayfalardan özür dileyen zavalli hayallerinin yanindan ayrilmak istemiyordu bedenindeki ates.
Beyninin bütün odalarini kilitlemisti duygulari,tek acik yer kapi deliginin büyüklügüne inanmak isteyen bir adamin yalvaran bakislariydi.
Sonra ellerini hissetti , ellerinin hareketlerini takip eden gözleri tavana bir mutluluk fiskirtiyordu.
Gri carsaflara bakti uzun uzun , kendi rengine dönmeyi ne cok isterdi simdi bu carsaf diye düsündü.
Tipki benim gibisin sende dedi,hem bir gün beni sana saracaklar, iste o zaman en beyaz yanlarimiz karisacak birbirine,sen beni ayaklarimdan basima kadar sararken ,bende seni sarmis olacagim.
Bu düsünceler gözlerindeki bütün musluklari acti sonuna kadar.
Ve birdenbire carsafi yirtmaya basladi,her yirttigi yerden kendini dikiyordu kisilan gözlerindeki iplik halini almis damlalarda.
Bu anlamsiz ve uzun süren savasi kaybetmisti öfkesi.
Beynini yenmisti, kendi icinde yarattigi öteki kendi sevinc cigliklari atiyordu ,hem onun icinde,
ama onun icin degildi bu sevinc, ne tuhaf kendi icinde bir sevinc,bir öfke,kendini ikiye bölmüstü ruhunun keskinligiyle.
Öteki kendi, kimliksiz bir gölge gibi sevinc cigliklari atarak cikip gitti hücreden.
Arkasindan yalvaran gözlerle, ama tek bir kelime cikarmadan izledi gidisini.
Eline aldigi kitaplari oksamaya basladi, birer canliydi tuttugu kitaplar,
her sayfayi yüzüne bastirdi sefkat,sevgi soludu gözlerini kapatarak.
Sonra delirmis gibi ayaga kalkip, hücrede yürümeye basladi,yüzünde yepyeni bir tebessüm diger tebessümlere hic benzemiyordu bu.
Icinden cikip gidenin kötü yani oldugunu anlamisti.
Ben kazandim dedi sonra bagirarak, buldum kendimi iste, icimden cikardim kendimi.
Hücredeki her tas ,her toz yigini, yillarca böyle bir bulusa sahit olmamisti belkide.
Bütün hersey bu adami izliyordu sanki,kitaplar,yirtik carsaf,küf kokusu,yerdeki damlalar,
Gölgesi bulunan bir kimlik vardi artik bu hücrede...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.