AŞKIN SINAVI
Bu nasıl aşktır ki, gördüğüm her anda yaş durmaz oldu gözlerimde ve nasıl bir sınavdır ki cehennem ateşinden bin beter bir acıyla kıvrandırır ruhumu… Nereye baksam senin siluetinin yansımasından bir sen buluyorum gittiğim her yerde, aldığım her nefeste ve attığım her adımda. Nöbet bekleyen bir askerin “Dur!” çektiği gibi sesleniyorum kalbime haykırarak ama konu sen olunca durmuyor bir türlü aksine, ardı sıra kesilmeyen bir sevda nehrinin çağlayana dönüşmesi gibi gün geçtikçe artan bir sevdayla seviyorum seni. Gözpınarlarım kurudu kuruyacak derken sanırım en zor sınavlardan biri düştü sensizliğin ortasında ararken seni sevgili, gözlerim yüklendi tüm ağırlığıyla içimde senin için dökülen çağlayanları bu yalan dünyaya aksettirilmesindeki aracılığı… Kaybından korksam da, senin eksiklik gibi gözükenlerin karşılığında verdiğin fazlalıklarla tamamladığını düşündükçe, üstüme gelen acılar tebessüm sebebim oluyor sana duyduğum aşkın büyümesinden…
Herkesin acısı kendine ağırdır elbet bu dünyada ve her insan kendine göre bu kâinatın içinde sınava yollandığını bilir ama bazen göz ardı eder ya, aşkın acısı bile fark ettirir aşkın benliğinde kendisinin olduğu zamandaki yitirdiklerimizle acısının içinde bile ne güzellikler yattığını ya… Sen varken içimde sadece ve sadece bu dünya da gözümden bile sakındığım tek varlığımın sen olduğunu anladıkça, sınavım en büyük haline göre içimdeki aşk gibi daha da büyüyor sana karşı… Ve başım secdeye düştüğünde, elimde yüce kitabıma kelam ile sarıldığımda, bir yetimi severken, bir öksüzü sevindirirken, hayır hasenatın içimde bile seni hissetmenin ötesine geçince anlıyor sevgili. Sana sunulan ruhun aslında aşkın elinde gün geçtikçe büyüyen bir çocuk olduğunu ve senden gelen acıların bir annenin evladının kendine gelmesini sağlayan şefkatle bir buse gibi yanağına ne şekilde konduğunu…
Bu ne sınavdır ki aşkınla eriyorum gün geçtikçe yalan dünyanın içindeki telaşın mücadelesinde ve ruh gibi geziyorum insanların içinde bir gün elbet gerçek aşkı bulunca kalplerinizde yanmanın ne demek olduğunu anlayacaksınız dercesine bakıyorum gözlerine sevdiklerimin, tanıdıklarımın ve ve tanımadıklarımın… Ben sana bir isim verdim dudaklarımdan dökülerek seni korusun diye ama anladım ki aciz olan benmişim sevgili.
Her bir kelamında söylediklerini düşününce durmuyor gözlerimdeki yaş ve sana daha da hızlı bir şekilde kavuşmak arzusuyla yanarken korkuyorum sevgilim. Korkuyorum; beni bir şeytani fikir aldatır da sana layık olamadan kavuşurum diye ama bu korku bile vesvesesiyle sarınca beni dilimde bir kuvvetle okuyorum tüm bildiğim duaları bir bir, korkuları yeniyorum ve kalmıyor kalbimde kir, seni eskisinden daha da çok seviyorum.
Her sınav en zoruyla üzerime gelirken sevgili, Firavun’un başı bile ağrımamış ve o an insan durup düşünüyor hani, yalan bir dünyada dünyaya hâkim olma çabasında olan, güzellikleriyle bize sunulandan daha fazla sunulan yerlerde kavuşmanın huzuruyla yaşamayı hayal bile edemediğimizden beklide burası gözümüzü o birbirinden güzel renklerle boyuyor ki, kendimizi bile geçerek, nefsimize yenilip unutuyoruz her şeyi, hayal etseydik bir nebze kavuşamadık diye üzülmenin yerine, “La tahzen” der, yüreğimizdeki aşka daha da sarılırdık. Kendimizde olamıyoruz işte, aşkın yüksek ateşinde kıvranıp nöbetler geçirirken.
Seni öylesine çok seviyorum ki, en usta yazarlar bile gül bentlerinin ortasında alsalar kalemi ve sayfaların en akına düşse kelamları… O aşkın kelamı hiçbir sayfaya düşmedi ve yazılmadı sana duyduğum aşkın bir kelimesi dahi, hatalarımla, günahlarımla ve kirlerle çıksam huzuruna beni en şefkatli halinle affedersin ve bir sebep elbet bulunur af için… Beni affet Allahım, ne gelirse senden gelir, ne olursa sen “Ol” dersen olur, bizler için her şeyin en hayırlısını sen bilirsin. Aşkıma sarılıp sana geldim. Aşkından nefes alamıyorum, nefessiz kalışlarımın hazzından dünyayı göremiyorum. Affet beni sevgilim. Affet beni Allahım!
BAKİ EVKARALI
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.