- 691 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Ruh Düşmesi
RUH DÜŞMESİ
Bana sorsan insan kalpten ibaret derim. Kalpte ne varsa dile de o düşüyor, kalpte ne varsa ruha da o yansıyor. Kalp sıcaksa şayet, bir sevda ateşindeyse, ruh da sıcak olur. Pür çocuklar gibidir; yaramazlık yapıp yapıp masum bakışlar bırakır etrafa, kıyamazsın kızmaya bile ona. Ateşi iki kişi yaktıysa eğer yanmak güzeldir. Yandıkça daha çok harlansın ister yürek, sevdikçe daha çok sevmek istersin.
Ateşi yanan tek kişiyse ama artık, işte o zaman cehennem azabına düşmüş demektir yürek. Nasıl ki, cehennemde ölmek yok; azap içinde azap var, yürek de o misal azap içinde azap tadar. Bir kez sever ama bin kez ölümü istese de ölemez ki kurtulsun. Gariptir ama aşkın nar’ı yüreği yakarken, ruhu titretir. Sokak ortasında kimsesiz bir çocuk gibidir ruh. Herkese yabancı bakışlar atar, korkar çekinir herkesten. Hem bir el bekler, hem de tüm elleri iter. Ruh aslında kendinden kaçmak ister bu zamanlarda ama çıkmaz sokaktır kendisi, çıkamaz asla terk edilmiş sokağından.
Kalp yanmakta, ruh titremekte; zavallı insan ârafda gidip gelmekte ve asla sonunu görememekte. Bakmadan kalbinin çapına aşkla lâdese girmekte, her gün “aklımda”diyerek gün geçirmekte. Kör bir ebe olmuş aşkı “sobe”lemek derdinde.
Ne, beni mi sordunuz? Ben hep âraftayım, cehennemden kaçtım ama cennete girişim yok.
Ne bahar geldi yürek ülkeme ne sonbaharda kaldım, yaz mevsimiyse nihayetinde üç aydan ibaretti. Kalbim yangınlar içinde üşümekte, ruhum titremekte, buz gibi günler geçirmekteyim şimdilerde. ruhum düşüyor bir aşktan ve ben uçurumlara meydan okuyamıyorum. Ruhum düşüyor bir aşktan ve ben onu tutamıyorum, tutup da yarasını saramıyorum. Ruhum düşüyor, üşüyorum.