BIÇAK SIRTI
Sessizliğin acısını çekiyorum şuan. Adını bilmediğim o duygunun esiriyim galiba. İnsan esiri olur mu bilmediği şeylerin, olurmuş demek ki. Yağmurlar yağıyor yine şehrime. Gerçekten soğuk mu dışarısı yoksa içim mi ürperiyor böyle derinde. Koca bir boşluk var sanki içimde her geçen rüzgar ona takılıyor. Güneş girmez oldu artık soğuk ve karanlık. Bilirsin çocuk gibi korkarım karanlıktan, ve şimdi kendi karanlığımdan da korkuyorum inan.
Sessizlik kaderim oldu, sessizlik sırdaşım. Bilirsin sevmem sessizliği, kendi sessizliğimi bile bozuyorum bazen. Ama içimde can kırıkları var epey fazlaca, batıyorlar etime etime, ben de basıyorum çığlığı geliyor komşular. kulaklarım patlıyor şuan sessizlikten en sevmediklerimi bile sever oldum sayende.Büyümeye alışamadım bir tek tıpkı yokluğuna alışamadığım gibi. hamuş olsa da bedenim içimde hala salıncak için kavga eden çocuklar gizli.
Çocukları tüketiyorum sonra tıpkı sessizliğim gibi. Çocuklarla sessizlik nasıl bu kadar iyi anlaşıyorlar bende anlayamadım hala. sessizliği değil de çocukluğu tüketeyim diyorum büyüsün artık onu da beceremiyorum ve çocuktan bir kadın yaratıyorum benliğimde.
acının o kadar çok dibine vurmuşum ki artık en kötüsünü bile düşünmek acıtmıyor beni. Susuyorum sıkılıyorum . Sustukça içim daralıyor, sustukça sana konuşuyorum. Ben sustukça uçaklar havalanıyor yüreğimde kelebekler uçuşuyor gökyüzüne. Bulutlar denize sokuluyor sanki içim coşuyor. Ben sustukça patlayamamakdan korkuyorum konuşmaktan değil. dansımı yapıyorum içimde öyle havalanıyorum ki bulutlara değiyor saçlarım.
Konuşmak değil de mesele, ya bir gün patlayamazsam, ziyan olup da akarsa içimden onca yıl biriktirdiğim oyuncaklar. Bulutlar kaybolup giderse, ya sis kaplarsa bütün şehrimi.
Sana konuşuyorum hayata susuyorum yeter ki solmasın dağ gülleri.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.