- 1684 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DEDEM
Benim bir dedem var idi güzel sevmede mahir idi
Öyle güzel kalbi vardı ki cemalinde zahir idi
Diz çöktüm huzurunda bildim sevmeyi sevilmeyi, aşk bağına kadem kadem girmeyi, gül dermeyi, dostuma gülmeyi, hasmımı hımsımı bilmeyi, çağ açmayı kapamayı, düşman defteri dürmeyi, ilim ve irfan ile yücelmeyi, narinleşmeyi, incelmeyi ben dedemin rahle-i tedrisinde öğrendim. Dedemi herkes bildim bilir, bildim diyen, dedemi ne bilir. Bilen dedemi savaşçı bilir, kavgacı bilir, dövüşçü bilir, geçimsiz bilir, korkutucu ve tedirgin edici bilir.
Dedem, kanun gibi adam… Özü kanun, sözü kanun… Kanun gibi keskin adam… Bir elinde cam-ı Cem, diğerinde gül, belinde kılıncı, kalbinde sevinci… Hizmetliler emrinde, güzel cariyelerin gözü onun üstünde. İthal bir nazenin güzel bir cariye dedeme tutkun olur, vurgun olur, aşık olur. Dedem asil adamdır öyle herkes huzuruna çıkıp da konuşma cesaretini gösteremez. Hüküm ferman dedemin elinde. Bütün dünya onun dili ucunda emre hazır. Güzel nazenin sevgili dedeme âşık olmuştur ama gel gelelim dedeme olan aşkını söyleyemez, seni seviyorum diyemez, kızın içi içini yer, gönlündeki dert günden güne eritir kızı. Her ne yapsa nafile ne düşünse çıkmaz yol. Bu güzel sevgili dedeme ilan-ı aşk etmenin yollarını arar. Düşünür taşınır ve sonunda bulur ilan-ı aşk etmenin yolunu. Bir akşam bütün cesaretini toplar, ve dedemin yatağını hazırlarken dedemin başını koyup da uyuyacağı yastığa şu mısraı nakış nakış işler. “Aşık olan neylesin?” Kızda heyecanlı beklemeler başlar, korku titremeleri ayaklara yürür. Kızın rengi sararır korkudan. Kız her ne kadar korksa da heyecanlansa da artık içi rahatlamıştır. Yedi düvele (devletler) nam salmış büyük insan dedem, geceleyin yatmak için tam yatağına uzanmak üzereyken nazenin kızın nakış nakış işlediği mısra gözlerine ilişir. “Aşık olan neylesin?” Herkesin korkudan huzurunda titrediği bu özü sözü bir adam benim büyük dedem, bu ilan-ı aşka karşı son derece rahat ve sakin bir tavır sergiler. Bu mısraı kim yazmış diye merak eder ve yastığa işlenmiş “aşık olan neylesin?” mısrasının hemen altına ikinci mısraı kendisi işler. Dedem kanun adamının mısrası şöyledir: “Her kim ise söylesin.” Sabah olur ve nazenin kız merak eder gelir gelmez yastığa bakar ve hayretle dedemin yazdığı mısraı okur. Sonra kız yastığa üçüncü mısraı nakşeder. “Korkuyorsa neylesin” Kızda taze bir heyecan yeni bir bekleyiş kendini gösterir. Ve akşamleyin dedem dörtlüğü tamamlayan dördüncü mısraı işler yastığa: Hiç korkmasın söylesin.” Bu ilginç ve gizemli aşk diyalogundan şu dörtlük meydana gelir:
Aşık olan neylesin?
Her kim ise söylesin.
Korkuyorsa neylesin?
Hiç korkmasın söylesin.
Dedem benim gözgü hayranı, ayna tutkunu, aşk müptelası… Tabip doktor beğenmez ve sevmez bir adam. Kalemi güçlü adeta mucizeler döktürür. Kelimeler sesler onun dilinde dans eder. Ve söyler haklı bir övünmeyle:
Zannetme ki şöyle böyle bir söz
Gel sen dahi söyle böyle bir söz.
Dedem şiir hayranı, söz ustası, ehli irfan, erbab-ı aşk… Hoşça bakardı zatına çünkü zübde-i âlemdi o… Âlem, küçük âlem; dedem benim büyük alem… Ne demişse dedem bana hoş demiş… Âşık olmada iddialı, sevmede, gönül vermede üstüne yok. Ben dedemden öğrendim: Varlığın mayası aşktır aşk. Allah güzeldir güzeli sever. Varlık cemal-i mutlağın aynası. Yaratılmış her şey güzeller güzelinin ayine-i mücellası. İşte bundan mıdır nedir dedem de ayna tutkunluğu vardı. Dedemin sırları onun ayine-i mücellasında gizli, aşk onun gözgüsünde gizemli. Dedem benim ayna gibi adam. Lekesiz, saf, kirsiz, tozsuz, çiziksiz ve mücella.
Sonra dedem benim aşk sarhoşu bir adamdı. Aşk belasından hiç kurtaramamıştır başını. Başı baladan eksik olmayan benim dedem sebeb-i mucibini pek anlayamadığım aşka davetçil bakışlarla ve okuduğu şu beyitlerle beni, adeta mest ederdi;
Ya Rab bela-yı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem bela-yı aşktan kılma cüda beni.
Aşkta kıskançlığı, aşkta seçkinliği ben ondan öğrendim. Aşkın ve aşık olmanın eşsiz bir seçkinlik olduğunu bana o öğretti. Dedem beni manilerle, şiirlerle, masallarla büyüttü. Hala aklımdadır ondan öğrendiğim maniler, ondan dinlediğim dörtlükler;
A benim bahtı yârim
Gönlümün tahtı yârim
Yüzünde göz izi var
Sana kim baktı yârim.
…
Güzelliğin on paretmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa.
Sen şimdi yoksun dedeciğim, bıraktın gittin bizi güzel insanlar misali güzel atlara binerek. Torunların şimdi sana sırt dönmekte. Kimi hayırlı, kimi hayırsız… Kimi iyi kimi kötü, kimi sencileyin sevda dolu, kimi boğaz harbinde. Her şeye rağmen ben de şükrüme de şükrederek hoşça bakıyorum zatıma çünkü ben de zümde-i alemim senin gibi. Ve aramaya devam ediyorum, belki dedem gibi bende bulurum ballar balını.ballar balını bulunca söz veriyorum sana dedeciğim kovanımı yakacağım. Ballar balını bulana kovan ne gerek… Yanından kovmaman için işte yakıyorum kovanımı, dumanından anladın değil mi?
Hayrullah GÜRDAĞ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.