BUĞULU MERHABA
Gün ışığı kadar saf ve berrak bir bardak çay, huzurun bengisuyudur desem abartmış mı sayılırım acaba... Sabah saatlerinde, işe gitmenin telaşındayken çaydanlığı ocağa koyduğunuz an üstünde buğusu, billur tenli bir periyi hayal etmeye çoktan başlamışsınızdır. Çünkü çaydanlığın ve demliğin ünsiyetine sizin de dahil olmanıza ramak kalmıştır.
Bir bakıma, güne başlamanın buğulu merhabasıdır çay. Ve her yeni gün hayatımıza eklenen taze bir başlangıç, temiz bir sayfadır. O sayfayı bazen kargacık burgacık yazılarla bazen ışık saçan harflerden oluşan pırıl pırıl cümlelerle doldururuz. Çaysız güne başlamış
sanız sayfaya düşecek harfler küskündür. Ne kadar özenseniz harflere o ışığı veremezsiniz.
Aslında çay demleme işi, telaşı, aceleyi götürmez; ama ne yaparsın hayatın hay huyu içinde telaştan da yakayı kurtaramazsınız. En azından o telaşı çayın berraklığı ve buğusu suhulete ve sükunete çevirmeye yardımcı olur. İlk yudumu aldığınız zaman sakinleştirici etkisini göstermeye başlar huzur kaftanını omuzlarınıza atarsınız. Sabahın ilk demlerinde ipek soylu bir an yakalarsınız. Buğulu merhaba ile yayılan ışık sönüp sizi yarı yolda bırakmaz. O ışık sizi her zaman dinçleştirir, zihninizi açar, gözünüzü ışıtır.
Buğulu merhaba mahmur bakışlı birinin yüreğinden süzülüp gelmiş bir selamın izdüşümüdür bazen. Özünde o merhabayı alabildiğine berraklaştırır. Onun hakim olduğu
an huzur ve sükun rayihası saçılır ortama. An güzelleşir, mekan güzelleşir. Yaşanan güzellikler,yudumlanan nefaset anılar sayfasındaki yerini alırken sayfada, o zaman dilimini yaşayanlar damutludur.
Şimdi size soruyorum, buğulu merhabasız güne başlanır mı? Gününüz aydın, bakışlarınız berrak,buğulu merhabanız sımsıcak ve taptaze olsun.
Ankara, 09.12.2012 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.