- 2325 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Ya Siz, Ne Kadardınız!
Vefa İstanbul’da bir semt artık… Aksine o semti bilmeyenler çoktur malum, asıl manasıyla değerlendirelim. Kimlere, adamına göre midir bu değerlendirme! Hayır, olmamalı; işimize geldiğincedir diye bağıranlar var gibi geliyor bana ama, neyse...
Tüm aşk şarkılarının sesini kısalım. Kalbiniz hissiz, elleriniz uyuşmuş, gözleriniz donuk, tavanla soğuk muhabbettesiniz. Bakın işte, yatağınızın sağ tarafında kalan duvarda perdeleniyor yaşam… Hadi elinizden geliyorsa yok sayın, acıyla örülmüş kareleri.
“Vefa demiştim, İstanbul’da bir semt”… Bilmeyenler öyle bilsin, zararı yok. Yazımın sonuna geldiğimde nasılsa yoklayacak, karıştıracaktır zihnini. O benim anlamını bilmediğim duygu, zannededursun kendini. Hep bildim ve duygularımla, vicdanımla hareket etmişimdir. Aklımın ve mantık çerçevesinin sınırlarına karşı bir duvar örmüştüm, kalp gözüm ile. Karşımdakinin saygısı, terbiyesi, değer yargıları ve kalitesinin ölçütünce de sınırlandırdığım olmuştur, almadan verme duygularımı.
Benimle birlikte gülen, güldürebilen ve mutlu anlarımı paylaşanların olması ne güzel bir duygudur. Birlikte ağlayabildiğim birçok arkadaşım ve dostum olduğundan şanslı addediyorum kendimi. Bu çok önemlidir. Mutluluklarınla mutlu olup, acılarınla ağlayabilen dostlar bulabilmek ki, Rabbime şükürler ediyorum. Ya maazallah Rabbim beni hiç sevmeseydi?
Hiç en zor anlarınızda size şefkatle bakacak bir arkadaşınız oldu mu? Dizlerine yattığınız, hastayken size kahvaltı hazırlayan, çorba pişiren. Ilık sütü elinize zorla tutuşturup, koltuğa uzanmanızı sağlayan. Ve bir bebek gibi size bakan… Beyninizin oksijen seviyesinin düştüğünü anlayıp, en iç açıcı mekanlarda ruhunuzun darlandığında nefeslendiren. Sadece günlük telefon konuşmalarında ses tonunuzdan ruh halinizi çözümleyip, beş on dakika sonra kapınız çalarak karşınızda gördüğünüz. Ve her gün her anınızda biliyorsunuz ki; bu vefalı kadim dostlarınız, manevi destekleriyle yanınızda olacaklar. Vefa ve dostluk budur, öyle değil mi?
“Vefa, o çok beklenilen değer görme duygusunun, biliyor musunuz ki kalpten kalbe yol ile yürünülebildiğini”… Başkaca bir yolu yöntemi olduğunu sanmıyorum ki, varsayılsa da palavradır. Çünkü benlik duygusunu yenememiş, karakteri ve (süper ego) insani duyguları gelişmemiş insanlarla dolu dünya. Benmerkezcilik insanoğlunun o ihtişamlı ‘ego’ları. Bumerang gibi düşünün. Ne verirseniz size dönecek de ancak odur. Tek taraflı vefa göstergesi insanı kısa sürede yorar, kullanılmışlık hissi verir. Ve duygularda samimiyetsizlik… İçtenlikle muhabbet beslediğiniz sevdiğiniz insanlar ayni sevecenlikle ruhunuzu içselinde düştüğü kuyudan çekip bir çırpıda çıkartabilendir.
Karşılıklıdır bu tür yardımlaşma, manevi destek, kötü gün dostluğu, acıyı paylaşabilecek yürek olgunluğu, sevginin ve insani değerlerin ancak emek vererek ve karşılıklı olarak paylaşılabilme duyguları… İnsanca tarafsız ve objektif değerlendirmelerle karşılıklı ufkunu genişletebilen… Biri, diğerinin görmediği alanı gösterir, düşünemediğini getirir akla; fikir alışverişidir. Ve çok önemli unsurlardır paylaşımda bulunduğunuz, ruhunuzu tamamlayan dostluklarda…
İhtiyacı olduğunda yanında kimseyi bulamayanlar, acaba ne kadar insaflıydınız? Ne verdiniz de neyin sitemiyle dilleniyorsunuz. Şahsım, ihtiyacım olduğunda yanımda olmayan dosta dost demem, değildir de. Manevi olarak gücüm bittiğinde başımı göğsüne yaslayamamışsam, ihtiyacım olduğunda o şefkati bulamamışsam! Bir daha asla yatmayayım o omuza; hiçbir kaybım olmaz! Sınırsız koşulsuzdur bazen bazı şeyler, ama sınırsızın bile biteceği gün gelecektir.
Size acı veren, her bakımdan yanlışlar arayan, başarılarınızı alkışlamayı bırakın; görmezden gelen sevdiklerinizi daha ne kadar ayni aşk ve değer ile sinsi büyüyen bir hastalık gibi besleyip büyütebilirsiniz kalbinizin başköşesinde!
Vefa dedim, sevmek ve değerli kılmak; her mekanda her anlamda, elbette kalbinizde ve aklınızda olduğu kadardır; karşınızdakine verdiğiniz değer… Tutmayan frekanslarda mutlaka kendinize özeleştirinizi geciktirmeyin. Ah, yoksa tüm dünya mı size karşı olan! Aynalarla barışın, hırs ve bencillik ne kadar körleştirmiş, kendinize bir iyilik yapın gözlerinize bakarken samimi olun. Yine kendi iyiliğiniz için. Akıl almaz ve körü körüne aldığınız ön kabullerinizin size ne kazandırdığını zaman gösterecektir. Önyargılarınızla kırdığınız onca değersiz baktığınız, insanların sizin için ne önemi var ki! Nasıl olsa yaşadığınız sürece muhtaç olmayacaksınız; etrafınız boşaldığında eski ama kadim bir dosta, değil mi?
Sözüm meclisten kesinlikle dışarıdadır. Vefa konusunda bir kaç kelam ettim. Tutkulu bir arkadaşlık tükenmeyen nice paylaşımlar adına sorabilir miyim? Ey dost! Ya siz, ne kadardınız?
Neşe CÖMERT
9Aralık2012
YORUMLAR
Düşündüren ve inceden ders veren bir yazı kaleme alınmış.her ne kadar dostluklarda vefa kalmadı desekte aslında hala can dostları bulunabiliyor.
İnsanları çok da fazla kınamamak gerkmekte.Zaman çok hızla akarken ve insanlar korkunç bir hayat mücadelesi verirken bazen en yakın dostlarını ihmal edebiliyorlar.Bunda etken, dediğim gibi hayatın zorlayan şartları.
hele büyük şehirlerde bir iki yakın dostun ötesinde can dostu bulamk hayli zor.Bazen yakın dostlar bile yakında bulunamıyor.Medeniyet denilen canavar insan olma özelliklerimizide kendine benzetiyor.duygusuz insanlar...
yazınızıdikkatle okudum.etkili ve anlamlıydı.kaleminize sağlık.