- 802 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
GEÇMEYEN GEÇMİŞ 4
Kadir, babasının yatağının çarşafını ve yastığını düzeltirken, gözü ucuyla da babasına bakıyordu. Babası pijamalarını giymede zorlanıyordu. Kadir, babasına pijamalarını giymesinde yardım etti, onu yatağına yatırdı. Odanın ışığını kapatıp odadan çıktı. Yan odayı da kız kardeşleri ona hazırlamışlardı. Kadir, yorucu bir gün yaşamıştı üstelik bu olanlar yüzünden korkunç şekilde başı ağrıyordu.
Mutfağa geçti dolaptan bir ağrı kesici ve su aldı içti. Sonra yorgun ve düşünceli şekilde masaya oturdu ve ne yapacağını düşünmeye başladı. Burada kalamazdı, bu mümkün değildi. Burada babası ile kalırsa baba katili bile olabilirdi. Babasına karşı küçücük bir acıma, merhamet ve sevgi duymuyordu. ‘’Bir kaç hafta kalırım o esnada da kardeşlerim birlikte olamayacağımızı anlarlar ve babama bakmaya razı olurlar’’, diye düşündü. Sonra aklına ‘’babasının bu tür hastaların bakıldığı, ilgilendiği yerler olabileceğin düşündü ve olmazsa öyle bir yere yatırırız’’dedi. ‘’Bu çok iyi olur’’, ama bu sefer sesi yüksek çıkmıştı. Sonra etrafına bakındı yine kendi kendine konuşuyordu. Kadir bunu sık yapmasına rağmen her seferinde biri görecek duyacak ve tuhaf gözle bakacaklar diye tedirgin oluyordu. Babasını bakım evine yatırmak aklına yatmıştı. Çok akıllıca birkarar verdiğini düşündü. Böylelikle babasından kurtulup tekrar eski hayatına dönebilirdi. Sabah ilk iş olarak bu fikrini kardeşlerine söylemeliydi. Bir oh çekip odasına yatmaya gitti.
Kadir gecenin bir vakti bağırma sesine uyandı. Saatine baktı 04 ü biraz geçiyordu. Sese kulak verdi, babasının sesiydi. Yüksek sesle konuşuyor bir şeyler söylüyordu. Odasına gittiğinde, babasını yatağına oturmuş nutuk atarken buldu. Babası seçim konuşması yapıyordu.
‘’Değerli Sonatlılar, seçim günü yaklaştı. İlçemizin refahı, gelişmesi için yine oylarınıza talibim. İlçemiz için birçok projeler gerçekleştirdik ve Sonat kıza zamanda hızla büyüdü. Bunların gerçekleşmesinde bizler kadar siz hemşerilerimin de gayretleri ve çabaları vardır. Bizlere sonuna kadar güvendiniz ve destek verdiniz. Siz sevgili hemşerilerimin hizmetine sunduğumuz birçok projemiz oldu. Lakin ilçemize hizmet etmekte zaman yeterli olmuyor ve yarım kalan projelerimizi bitirmek için de sizden desteklerini bekliyoruz. Bize şimdiye kadar güvendiğiniz gibi yine güvenmenizi yanımızda olmanızı ve güzel Sonat için desteklerinizi bekliyoruz. Oylarınız bizlere değil sayın hemşerilerim Sonat’ın geleceğine verin’’,dedi.
Kadir babasına şaşkınlıkla baktı. Otuz yıl önceki halinden hiçbir şey kaybetmemiş olduğunu gördü. Yine halkı peşinden sürükleyici, etkileyici sesiyle seçim konuşması yapıyordu. O kürsüye çıkınca sanki herkesi hipnoz edermişçesine etkilerdi. Bu sesinin ve duruşunun sayesine üst üste çok defa belediye başkanlığı yapmıştı.
Kadir, babasını tekrar yatağına yatırdı. Üzerini örttü lambayı söndürüp yatağına geri döndü. Gözlerini açtığında sabah olmuştu. Babasının odasına kulağını verdi ses gelmiyordu. Saat sabahın 09 du. Gece o olaydan sonra deliksiz uyumuştu. Usulca odanın kapısından içeri baktı, babası uyuyordu. Kahvaltıyı hazırlamak üzere mutfağa girdi. Dolaba baktığında peynirin ve yumurtanın olmadığını fark etti. Evde ekmekte yoktu. Babası uyurken bakkala gidip kahvaltılık bir şeyler alayım diye düşündü. Babası uyunmadan çabucak gidip almalıydı. Hemen aceleyle bakkala gitti ama maalesef alması gereken birkaç şey bakkalda yoktu. Mecburen biraz ilerideki markete gitmek zorunda kaldı. ‘’Keşke arabayla gitseydim2’, diye düşündü. Biraz oyalanmıştı, ‘’İnşallah babam uyanmamıştır’’, diye aklından geçiriyordu. Hızlı adımlarla elindeki poşetlerle evin yolunu tuttu. Evin bulunduğu sokağa girince gördüğü manzara karşısında dona kaldı.
Babası, çöp varilini karıştırıyordu. Yarı beline kadar varilin içine sarkmış, çöplerin içinden bir şeyler alıyor ve yere kenara koyuyordu. Kadir o anda ne yapacağını şaşırdı. Babası, koskoca eski Belediye Başkanı Mustafa Güven çöp topluyordu. Hemen yanına koştu. Babasının elindeki çöp poşetini atıp, ‘’Sen ne yapıyorsun böyle’’, diye bağırdı. Babası yaptığın çok normal olduğunu gösterirmişçesine oğlunun yüzüne anlamsızca baktı. ‘’Evde ekmek kalmamış ekmek arıyordum’’, dedi. Kadir elindeki ekmek poşetini gösterip, ‘’Ben ekmek aldım, hadi eve gidelim de kahvaltı edelim’’, dedi. Babasının elindeki çöpleri bıraktırıp birlikte eve doğru yürümeye başladılar. ‘’Sen nasıl evden çıktın’’, diye sordu Kadir. ‘’Kapıdannn’’,diye sakin bir sesle yanıtladı babası. Sonra Kadir’in kapıyı kilitlemeden çıktığı aklına geldi. Kilitlemeye gerek duymamıştı. Babasının böyle bir şey yapacağı aklının ucundan bile geçmezdi. Üstelik geçmişte ailesi hiçbir zaman maddi sıkıntı çekmemişti, peki neden çöp karıştırıyordu.
Kadir ve babası kahvaltılarını ettiler, babası sessizce kahvaltısını yaparken arada Kadire kaçamak bakışlar atıyordu. Kadir görmezden geliyordu şu anda onunla konuşacak cesareti yoktu. Kadir evi toparlarken ablası Emine geldi. Kadir, ablasına sabah olanları büyük bir şaşkınlıkla anlattı. Ablası gayet sakin dinliyordu, Kadirin aksine hiç şaşırmamıştı. Kadir olanları anlatmayı bitirince, ablasına bakıp ‘’bir şey demeyecek misin?’’ diye sordu. Emine yüzünde acı bir gülümseme ile Kardeşinin koluna dokunup’’ Kardeşim biz alıştık artık evden kaçmasına, çöp karıştırmasına, alıp başını gitmesine. Kaç kez Sonat sokakların da babamı aradık bir bilsen. Bir keresinde dağ yolunda buldular, ava gidiyorum diye dağa gidiyormuş. Bilirsin gençliğinde, arkadaşlarınla ava giderdi. Yine o zamana gitmiş aklı insanlar dağ yolunda bulup getirdiler. Artık herkes biliyor babamı, sokak da bulduklarında getiriyorlar. Çöp karıştırmasının veya çekip gitmesinin bir nedeni yok sadece babam hasta’’, dedi. Kadir şaşkınlıkla ablasını dinliyordu, babasının bu kadar kötü durumda olduğunu düşünememişti. Ablası, kardeşine ‘’Sakın kapıyı kilitlemeden dışarı çıkma’’, diye tembihledi.
Kadir,’’Tam zamanı’’, diye düşündü ve ablasına geceki düşüncelerini anlatmaya başladı. ‘’Abla, babamı bu tür hastaların bakıldığı, ilgilenildiği kliniğe yatıralım o zaman’’, dedi. Ablası, gülümseyerek Kadir’e baktı. ‘’Olmaz kardeşim bu mümkün değil’’,dedi. Kadir itiraz edeceklerini tahmin ediyordu ama ısrar edecekti. Sonuçta babası başına kalmıştı ve onunla ilgilenmek istemiyordu. Bir an önce ondan kurtulup buralardan gitmek istiyordu. Ablasına,’’Neden?’’ ,diye sordu. Ablası gayet sakin nedenini anlatmaya başladı. ‘’Bak güzel kardeşim, annem ikinci kalp krizi geçirdiğinde annem artık bakamaz gücü yok diye yatırmadık mı zannediyorsun. Çok güzel, temiz, düzgün bir bakım evi bulduk ve babamı yatırdık. Birkaç gün sonra, gelin babanızı alın diye aradılar’’. Kadir, neden dermişçesine ablasına baktı. ‘’Çünkü sabaha kadar ağlıyor bağırıyormuş. Herkesi rahatsız etmiş kimse babamın bağırmasından uyuyamaz olmuş. Birde yemek yemiyor, giyinmiyor, hiç bir şey yapmadan yatağında oturup bağırıyormuş. Bizde gidip eve getirdik. Senin anlayacağın babamı o tür yerler kabul etmiyor’’,dedi. Kadir’in umutları kayboldu. Ama pes etmeyecekti başka kliniklere kendi soracaktı, kabul edecek biry er mutlaka bulacaktı, bulması gerekiyordu. Yoksa ruh sağlığını kaybedecekti babasıyla kaldıkça.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
06.12.2012
YORUMLAR
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Selam ve sevgiler
eray hanım yazı harika anlatımda çok güzel kaleme alınmış bu aralar pek gözükmüyorsunuz ortalıkta hayırdır inşallah üzücü bir durum yoktur sanırım ihtiyar olanları kimse kabul etmek istemiyor allah sonumuzu hayır etsin sizede kolay gelsin saygılarımla selamşlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Selam ve sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Selam ve sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Selam ve sevgiler
zor durummm allah kadire yardım etsin..... özlemişiz yazılarını güzel kalem saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selam ve saygılar
kaldığı yerden devam edecek hikaye.
özlemiştik sizleri.güzel hikayeler okumaya alıştık sayfanızda.
bu bölümde oldukça etkiliydi.
kaleminize sağlık.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Selam ve sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Selam ve sevgiler