Körlük...
Bilmediğim bir zamanın tam ortası… Derken; hani yokken yanımda, yıllar içinde çoğu kez hayatımın merkezi yaptığım tek insan. Öyle ki, bir boşluk bile diyesim yok, yokluğunun bile gelmeye yanıma yok mecali .. Ki ilk yanlışımsa demek ki, düşen elmanın dalından koptuğu an gibi, olması gerekendi belki.. Oysa ki ilk doğrum da olması muhtemel.. Öyle bir şey işte…
“Sonra sen geldin hayatımın bir anlamı oldu” demek, belki de en büyük yalanıydı evrenin, ne içten ne samimi.. Önce sen geldin, sonra ben adam oldum aslında. Bir anne olabilirdin, işte o zaman hayatımızın anlamı olurdu, hayatımızın “bir” anlamı olabilme ihtimali ile sevilmiştin tarafımdan. Bir güzelliğin sana benzemesi için sevilmiştin.. Gözlerinin yüreğimdeki ölümsüzlüğünü bilemezdi kimse, bilinsin diye sevildin..
“Ne oldu? Ne oldu da ortasında kaldım yine sensizliğin… Allah katında, düşen elmanın katili miydim, günahkarlığın timsali miydim, sensizliğin mi bekçisiydim yoksa bir bebeğin gözyaşına mı sebeptim.. Canımın bu kadar yanıyor olması için, ne olmuştu?” sorgusunun yargıcı sen, cevabı büyük olasılıkla tüm varlığım..
Bilenecek bir şeyin kalmadığı yokluğun ortasında arayıp da bulamadığım… Ya ölümdür bu ya da büyük bir körlüktür yaşadığım..
Mehmed Efendioğlu.
4.12.2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.