- 705 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
adı:yağmur
kararan satırlar üzerine harfsel izüşümlerde bulunmanın zamanı gelmişti ve hatta geçtiğini savunanlar vardı..
kendince bir düş çizmek istiyordu çocuk, karakalemle; zaten son günlerde fena halde karizmatik tutumlarda bulunuyordu..elinde bir çanta, siyah, ucundan T cetveli sarkmakta, civardaki ahalinin bakışları T`yi yakın markaja almakta..beğendiği uzun siyah saçları vardı ve rüzgarda, üstten birkaç katın Newton`u utandırır tutumlara girişmesi hoşuna giderdi..Tchaikovsky dinlerdi kahve kokulu çizimler yaparken..21.yüzyıla inat insancıldı, prefabrik hayalleri vardı ve hayal ortakları..samimiyetle tebessüm ederdi, yandan çarklı yalanlarını samimiyetle fiyonklamak isteyen kitleye inat, fazlasıyla samimiydi..bazen yolda yürürken diğer çocukların saçlarını okşardı..hastanede muayene sırasında bekelrken mutlaka birşeyler atıştırırdı, ve bunun en güzel yanı atıştırmalıklarını diğer çocuklarla paylaşmaktı..o kadar çocuktu ki, geciken minibüsleri beklerken tanımadığı çocuklarla top oynardı; o kadar çocuktu ki, daha önce iki kelam etmediği çocuklara bile tripler satardı..yaşadığı bir şehir vardı, adı İstanbul, her gelen kendine göre çekimlemişti, o en çok İstanbul`da otobüs yolculuğu yapmayı severdi, çünkü bir çocuğa çocuk olduğunu hissettiren yegane mekanlardandı otobüsler..örneğin, İstanbul`da bir toplu taşıma aracında çocuksanız eğer, iki tatlı tebessümle bütün ahaliyi tavlayabilirsiniz, ağladığınızda herkes susmanız için birşeyler yapar, eğer hemen yanınızdaki ablanın elindeki bisküviye alıcı gözlerle bakarsanız abla muhakkak elindekini paylaşmak isteyecektir..eğer İstanbul`da bir bayramsa yaşadığınız, toplu taşıma araçları maksimum insan taşıma kapasitesine sahip olacaklardır ve eğer eliniz annenizin elinde ayakta kalmışsanız, etraftaki abiler/ablalar/teyzeler/amcalar sizi kucaklarına alma talebinde bulunacaklardır..
çocuğun bakışlarından ürken bir kesim vardı, ruhunu görmeye cesaret edemeyen..oysa o ruhun kapısını çalsalar, utançtan gözyaşı döktürecek mahzunlukları vardı, itilip kakılmış, hor görülmüş hayalleri vardı, paramparça oyuncakları..düşsel dolanımlarda bulundukları vardı bir de, aynı bardaktan su içtiği sevenleri vardı bir hayli, sevilemedikleri vardı..hem yumuşak hem hesaplı üstüne bir de kararlı zararları vardı..dondurma yiyen akranlarına özenip göz pınarlarını çağlatmışlıkları vardı..insandı..ve ona rağmen çocuktu..
çocuk darda şu sıralar, çokça kıskanç, narsizmine yenilmekte..öyle çok surat gördü ve öyle çok sıfatı niteledi ki, zincirleme insan tamlamalarının vazgeçilmezi..
bir çocuk vardı, adı Yağmur, baştan aşağı nem..
çocuğun bir yüreği vardı, o sol yan demeyi tercih ederdi sağ tutumlarla, düşlerinin esiri..
bir Yağmur vardı, sözde çocuk, özünde mahzun bir kırık..
bir çocuk..adı Yağmur..
büyümekte şimdilerde..
YORUMLAR
küçük yağmur, o günden sonra biraz daha büyüdü..
artık daha az konuşuyor, daha az gülüyordu..
herkes tavırlarına kendince sebepler uydururken o sadece tebessüm ediyordu..
ve bunu yaparken o kadar yakıcı, o kadar içten bakıyordu ki..
sonra hiç hasta olmadı..
zaaflarını aldırdı; ve bir daha hiçbiriyle konuşmadı..