- 746 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
gal sene gurban- ardahan öyküleri- 297
Yağmur yağıyordu. Lapa- lapa, beyaz yağmur yağıyordu.
Soğuk hava, yağmur yağar... kar yağar.
"Sanatsal imaj değil aksi gibi bilimsel bir önermedir yukardaki tümce."
İnsan imaj kurduğuna binpişman oluyor. İmajlar tahdit’i artarsa real’miş.
İmajlar; çok hudutsuzsa dahi... birgün doğrulanırmış.
Yağmur bembeyaz ve lapa- lapa yağıyordu.
Yağmur kapıları kapattı. Ev’de mahsur kaldık. Bir haftalar’ca. Yağmur dam’a, bacaya, aşğhanaya karları sepetler dolusu serpti. Duvar’ı uçurdu; kar darabayı da yıktı. Simo Dayı seki’yi çaktı. Geçtik uslu, akıllı onda oturduk.
Kar yağıyordu. Yağma- yağış... seller sular dereden koptu. Harmanlardan su arkları akaşdı. Zankalar kayar aynı; kaya, kaya süründü: ’Vijt’ sular kayıyordu.
Zankacı! Zankacı! Hey zankacı!
Zankacı bize söye söye... kayboldu. Ufuk’ta yok idi: O satıh yitti! Ufukta yok oldu. Gözden gayba gaydı.
Sümmani ne güzel dersin! Binali Dayı elini kulağına atmıştı. Nihayetinde Sümmani’den diyordu.
Ervah-ı ezel türküsünü çalgısız söylüyordu.
" ... Ervah-ı ezelden, levh-i kalemden... bir günümü yüzbin zar’a yazmışlar."
" İnsanoğlu gamdan hal-i değildir herbirini bir efkara yazmışlar."
Babam dizi dibinde büyümüştü Binali Dayı’nın... Binali Dayı’da babasını hatırlamıyordu!
"Herkes diyarında, muhabbetinde bilmem bizi ne civara yazmışlar."
Bilmem tecelli mi yoksa ki kader... beni bir vefasız yara yazmışlar.
Yazanlar leylayı mecnunu... Sümmaniyi bir kenara yazmışlar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.